1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İktidar sarhoşu...

 


 


 


Hangi iktidar olursa olsun, belli bir süre sonra güç zehirlenmesi ve sarhoşluğu yaşamaya başlar.


Parti;  kibirli, egolu, ayakları yerden kesik, ulaşılmaz adamlarla dolar birden.


Sadece arkasına iktidar rüzgarını almış, havalı, başkanlık rolü kesen ve davanın çilesini çekmemiş insanlar kritik noktalarını ele geçirir partinin.


Tabandan kopuk, davadan uzak, yapay teşkilat ve o teşkilatın aktörleri işbaşına gelir.


İşte bu durum, iktidar partisindeki yangın vaziyetidir.


Yangınla birlikte yangından mal kaçırma telaşı başlar iktidarlarda…


Gözü hep yukarılarda olanlar, makam-mevki hastası olanlar, mal-mülk devşirme sevdalısı olanlar çıkar sahneye…


Parti en son aşamada şehir eşkıyası kafası ve görünümünde olanlara kalmış, çöküş de artık son aşamaya gelmiştir.


çünkü…


Bu özellikte insanların güç ve söz sahibi olduğu parti, çetin ve çileli süreci aşabilme becerisine haiz olma kabiliyetini yitirmiştir artık.


çünkü…


Bu özellikte insanların güç ve söz sahibi olduğu parti, yeniden toparlanma yeteneğini de kaybetmiştir artık…


Başarı; iktidar, muktedir ve zengin olmada değildir aslında…


Başarı; Samimiyet, mütevazilik, doğruluk, dürüstlük, gayret ve çalışma ile mümkündür.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


,,,,,,,,,,,


Dünya bu iyi insanların hatırına dönüyor…


Sokakta yapılan sosyal bir deney…


İyi giyimli bir adam, tam da yoksul ve evsiz birinin yanından geçerken içi para dolu cüzdanını düşürüyor.


önüne düşen cüzdanı fark eden evsiz adam, iyi giyimli adama önce sesleniyor, ardından ona doğru koşmaya başlıyor.


Sonra da “Cüzdanını düşürdün” diyerek veriyor içi para dolu cüzdanı sahibine.


İyi giyimli adam “Cüzdanı bana getirdin. Paraya ihtiyacın yok galiba?” diye soruyor.


Evsiz “İhtiyacım olmaz olur mu? Ama o benim değildi ki… Malı sahibine vermeli. Ben benim olmayan bir şeyi almam. Para çalmam” cevabı veriyor.


İyi giyimli adam cüzdandan bir miktar para çıkartıp “Bu senin için” diyerek evsiz adama veriyor.


Parayı alan adam evsiz adama sarılarak teşekkür ediyor ve ayrılıyorlar…


Sosyal deneyin bundan sonraki kısmını muhtemelen şöyle tahmin ediyorsunuz değil mi?


Aynı cüzdan düşürme işlemi bu kez varlıklı ve iyi giyimli birinin önünde yapılacak, ama cüzdanı yerde bulan varlıklı insan, cüzdanı hiç kimse görmeden cebine atacak.


Ne yazık ki böyle ilerlemiyor sosyal deney…


Hani o evsiz olan, düşen cüzdanı alıp sahibine veren, cüzdan sahibinin de bunun karşılığında çıkartıp para verdiği evsiz var ya…


Takip ediyorlar aldığı o para ile ne yapacağını…


İşte o, doğruca yiyecek satan aracın önüne gidiyor.


5-6 paket yiyecek yaptırıyor.


Sonra da o paketleri, çevresinde kendisi gibi evsiz ve büyük ihtimalle de aç olan insanlara dağıtıyor tek tek.


Anlattığımız bu sosyal deneyin internet üzerinde videosu mevcut.


İzlediğinizde “Dünya bu iyi insanların hatırına dönüyor” diyorsunuz…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Bazı kişiler…


-Başkalarının eleştirilerine gelemezler.
-Karşısındakileri kendi istekleri ve amaçları için kullanmayı severler.
-Güç ve sevgide doyumsuz, kendilerini eşi bulunmaz biri olarak görme özellikleri vardır.
-Kimseyle empati kuramazlar.
-Karşısındakilerden onay ve ilgi beklerler.
-Beklentileri karşılanmadığında benlik saygıları sarsılır, kırgınlık ve çökkünlük yaşarlar.
-Kendilerine ilgi göstermeyen, saygı duymayan herkesi küçümserler.
- Hayallerini abartmaya, kendilerini haklı çıkartmaya, başkalarını kandırmaya çabalarlar.
-Umutsuzluğa kapılmadan, tüm gerçekleri saptırırlar.
-Başkalarına imrenir, rahatlarından ödün vermezler.
-Başkalarını kıskanır, kendilerini beğenirler.
-Bu kişilik bozukluğunun teşhisi oldukça zordur.
-Bu kişiler yaşları ilerledikçe, güzellikleri ve güçleri kayboldukça oldukça zorlanırlar.
-Olumsuzluklar karşısında öfkelenir, intikam duygusu beslerler.
-Yaşamlarına yapılan eleştirilerde umursamaz hal alırlar.
-Yapılan eleştirileri değersiz görürler.
-İnsanları kullanmayı severler.
İşte bu belirtiler kişilik bozukluğunu gösterir ve bu özelliklere sahip kişilerin yakalandığı hastalığa da NARSİS denir.
Narsistik kişilik bozukluğu tanısı koymak aslında çok da basittir.
Kendisinin çok önemli olduğunu düşünen kişiler
Sürekli olarak sınırsız güzellik, zeka, güç veya kusursuz sevgi üzerine kafa yoran kişiler
Her zaman beğenilmek isteyen kişiler
Kendinin eşi bulunmaz biri olduğunu düşünen kişiler
Kendinin kayırılacak biri olduğunu düşünen ve hak kazandığını zanneden kişiler
Başkalarını kendi çıkarları için kullanan kişiler
Başka insanların duygularını anlamada isteksiz kalan, empati yapamayan kişiler
Başkalarını kıskanan ya da başkalarının onu kıskandığını düşünen insanlar
Kendini beğenmiş ve küstah bir kişiliğe sahip olan kişiler
Yukarıdaki kriterlerin en az beş tanesinin bir arada olması halinde, biz bu insanla ilgili “Narsistik kişilik bozukluğuna sahip” diyebiliriz.
Sonuç olarak…
Her birimiz, çevremizde, bizi ülke genelinde ve yerelde yönetenler de başta olmak üzere çok sayıda narsis insanla yaşıyoruz.
Zaten bu yazıyı okurken bile her birinizin aklına en az 5-6 ismin geldiğini hissediyor gibiyiz.
Biz bu yazıyı, biri ya da birileri için yazmadık elbette.
Ancak…
Yazdığımız bu yazıyı okuyanların, bu yazıyı birilerine yamayacağını da biliyoruz.
Zira…
Yönetenlerden komşulara, akrabalardan arkadaşlara kadar her bir yanımız maalesef narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanlarla dolu.
Ve biz tüm bu insanlarla aynı havayı soluyor ve varlıklarına resmen sabrediyoruz…


 


.....


 


 


Ziyaret zorunluluğu mu getirsek?


 


Aynı partiden milletvekilleri anlaşamıyor.


Farklı partilerden milletvekilleri de anlaşamıyor.


Belediye başkanlarının da çok iyi anlaştığı söylenemez.


Oda başkanları birbirine mesafeli.


Siyasilerin bürokratlarla arası yok.


Herkes almış yanına birkaç kişiyi, diğerlerinin hepsine olabildiğince uzak.
herkes tek başına, kendi işine bakıyor.


Böyle olunca birlikte yapılabilecek bir iş çıkmıyor ortaya.


“Acaba” diyoruz…


Şehrin atanmış ve seçilmişlerine belirli süre aralıklarla birbirlerini ziyaret etme, hal hatır sorma mecburiyeti mi getirsek…


Onlar yapmışor bu işi…
bari şehir halkı olarak biz mi zorlasak?


…………………………….


 


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM



1- Bir adam gazeteye ilan vermiş: ’’Eş arıyorum’’.
Ertesi gün yüzlerce mektup almış. Hepsi aynı şeyi söylüyormuş.
’’Benimkini alabilirsin.’’
2- Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa emin olabilirsiniz.
’’Ya arabası yenidir ya da karısı!...’’
3- Bir genç babasına sorar; ’’Baba evlenmek kaça mal olur?’’
Baba cevap verir: ’’Bilmiyorum oğlum, ben hálá ödüyorum.’’
4- Evli erkeklerin psikolojisi arkadaşlarla lokantaya gitmeye benzer.
İstediğin yemeği sipariş edersin, sonra yanındakinin istediği yemeği görüp
’’Keşke onu isteseydim’’ dersin.
5- Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler,
ikinci yılında kadın konuşur adam dinler,
üçüncü yılında her ikisi de konuşur, komşular dinler.
6- Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır:
’’Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.’’
Adam cevap verir: ’’Evet aşıktım, fark edemedim.’’
7- Bir davette bir kadın arkadaşına sorar; ’’Alyansını yanlış parmağına takmıyor musun?’’ Diğer hanım cevap verir;
’’Evet yanlış adamla evliyim de ondan.’


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi