1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İnanmadığın ve anlamadığın konuyu anlatamazsın ki...

Bir konuyu iki durumda anlatmak çok zordur.


Birincisi: İnanmadığınız bir olayı…


İkincisi ise: Anlamadığınız bir olayı.


Yani…


Herhangi bir konuda ikna olmamış ve inanmamışsanız, ya da o konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayıp o işe aklınız bir türlü ermediyse, o konuyu bir başkasına anlatamazsınız.


Kendinizi anlatmak için zorlasanız da zaten ikna edici olamazsınız.


Geride bıraktığımız referandum öncesinde Evet cephesinin böyle bir açmaz içinde olduğu son derece açık, ayan beyan ortadaydı.


Zira…


özellikle AK partili aktörlerin büyük bir bölümü, referandum sürecinin ortasına gelindiğinde bile neyi nasıl savunacaklarını bilemez bir durumdaydı.


-“neden Evet demeliyiz?” sorusu karşısında verilecek cevaplar, genel merkezden gönderilen broşürler sonrasında ancak netleşmeye başladı.


öyle ki:


Referandumun yapılacak olması kesinleştiğinde neyin oylanıp, neyin nasıl savunulacağını dahi bilmeyen pek çok AK partili aktörün “Vardır büyüklerin bir bildiği” demekle yetindiği bir süreç yaşandı.


Zaten…


AK Partili aktörlerin “neden Evet demeliyiz?” sorusuna karşı vermeye çalıştıkları cevaplar, Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından yapılan açıklamalar sonrasında ancak şekillenmeye başladı ki gelinen süreç neredeyse referandumun ortalarını gösteriyordu.


Kısacası…


Ortada, Evet’i savunacak kitle içinde dahi inanma ve anlaşılama konusunda bir sıkıntı vardı.


Dahası…


Hayır cephesinde, anayasada değişmesi istenilen 18 madde ve başkanlık ile ilgili tek tek her türlü argüman ve söylem geliştirilirken ve bu yöntemin yarattığı etki toplumda karşılık bulurken, Evet cephesinin referanduma yönelik “Daha güçlü meclis”, “Tarafsız yargı” gibi son derece basit ve etkisiz savunma modeli içine hapsolması, Evet cephesinin çaresiz bir görüntü vermesine neden oldu.


Sonuç olarak:


Hayır cephesi bu referandum öncesinde “neden hayır demeliyiz?” sorusunu, neredeyse her madde ile ilgili geliştirdiği etkili, akla yatkın, inandırıcı söylem ve argümanlarla üstelik çok daha az ve eşit olmayan propaganda yöntemiyle anlatmayı becerirken…


Evet cephesi, önce anlamaya, sonra da kendisini buna inandırma ile başladığı süreçte, toplumu ikna etme adına ne zengin söylem ve argüman bulabildi ne de zaman.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Başbakan’ın talimatı!


 


önceki gün Ankara’da AK Parti il başkanları toplantısı vardı.


Bu toplantıya katılan AK Parti Eskişehir il başkanı Dündar ünlü Esgündem’e konuşmuş.


Söz konusu toplantıda Başbakan Yıldırım’ın il başkanlarına “Bölgenizdeki durumu tahlil eden bir rapor hazırlayın” talimatı verdiğini söylemiş Dündar ünlü.


Ardından da…


-“Referandumda hayır diyenleri anlamak, onların gönüllerini yeniden kazanmak için gayret sarf edeceğiz” demiş.


Kısacası…


Başbakan AK Parti il başkanlarına “Hayır diyenleri anlamak için çalışın” talimatı vermiş.


Aslında bu talimatın verilmesinin arkasında bana göre “Gidin Hayır diyenlere ‘haklısın’ deyin” demek falan yatmıyor.


Baka göre bu referandumda, seçimlerde AK partiye oy vermesine rağmen referandumda Hayır oyu veren seçmenlerin olduğunu başbakan da biliyor.


Hedef olarak da onları gösteriyor il başkanına.


-“bugüne kadar oyunu hep bize veren seçmen bu referandumda nasıl oldu da bizim bulunduğumuz yere oyunu vermedi? İşte bunun nedenlerini bulun ve o seçmenleri yeniden ikna edin” diyor başbakan bu talimatıyla.


Kanımca bu talimatın verilmesinin altında “ hayır verenlerin tümünü anlamaya çalışın” direktifi yok.


Zaten olmamalı da…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Yahu bu CHP!


 


Referandum sonuçlarının ortaya çıkmasının ardından konuşulan tek konu YSK nın mühürsüz oy pusulalarını geçerli saydığına dair karar.


Sonuçların birbirine yakın çıkması, alınan bu kararı tartışmalı hale getirdi.


AK Parti cephesi topa hiç girmiyor farkındaysanız.


Konuyu “Bizimle alakası yok” tarafına getiriyor sürekli.


Davranışlar son derece temkinli.


Şunu çok yi biliyorlar ki:


AK parti cenahı topa girse, bu işten daha zararlı çıkacak.


YSK nın verdiği karar, ortaya çıkan kafa kafaya sonuç ve gündeme gelen şaibe iddiaları ile kamuoyu meşgulken CHP’nin bir yöneticisi çıkıp “Milletin bağrına döneriz” diyor.


Aradan yarım saat bile geçmeden bir başka yöneticisi çıkıp “Böyle bir karar yetkili organımızda benimsenmedi” diye ilk söylenileni adeta yalanlıyor.


Hoop gündem birden “İşte CHP bildiğiniz gibi hep aynı ” ya dönüyor.


CHP’de ne kadar genel başkan yardımcısı, ne kadar grup başkan vekili, ne kadar milletvekili varsa her gün konuşmaya, bir şeyler söylemeye mecbur mu? Allah aşkına?


Her konuşanın kendi kafasına göre parti politikası ve söylemi belirlemesi mecburi mi?


Bu insanlar bir şeyler söylemeden, kendi kafalarından bir şeyler yumurtlamadan bir günü geçiremiyorlar mı?


CHP’lilerin ömrü, bir başka CHP’linin söylediği lafları düzeltmekle geçiyor.


Sonra da çıkıp “İşte CHP bildiğiniz gibi hep aynı ” diyenleri ikna için uğraşıyorlar yıllarca. 


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
İlkokul 5. sınıfta resim dersinde öğretmen
-"çocuklar konu serbest, hayvan resimleri çizin bakayım" dedi.
10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldırdı. öğretmen yanına geldi. Resim kağıdının üzerinde bir sinek duruyordu. çocuğun bu sinekten şikayetçi olduğunu zanneden öğretmen eliyle sineği kovaladı ama hayvan hiç hareket etmedi. Biraz daha dikkatli bakınca da sineğin gerçek olmadığını fark etti. Bu bir sinek resmiydi. öğretmen şaşkınlıkla sordu;
-Sen mi yaptın oğlum bu resmi?
-Evet öğretmenim.
-Peki bir de at resmi yap bakayım.
Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizdi ki, at, sanki kağıttan fırlayıp çıkacak. O kadar canlı. Şaşıran öğretmen:
-Yavrum beni hemen babana götür. Sen müthiş bir yeteneksin. Burada harcanmaman gerekir. Derhal güzel sanatlara transfer olman lazım. Babanla konuşmalıyım, dedi.
Son dersten sonra Ahmet le beraber yola koyuldular. Dar bir patikadan bir gecekonduya geldiler. İçerde, yatakta, dizlerini karnına çekmiş, üzerinde yorganı bir adam yatıyordu. öğretmen konuşmaya başladı;
-Geçmiş olsun efendim.
-Teşekkürler.
-Ben oğlunuzun...
-Allah kahretsin oğlumu.
-Aman böyle söylemeyin, yaptığı resimler...
-Onun yaptığı resimler yerin dibine batsın.
-Ama beyefendi böyle yetenekli bir çocuğun...
-Yeteneğine başlatmayın şimdi.
-Peki ne oldu, niçin böyle kızgınsınız oğlunuza?
-Neden olacak, dün gece eve biraz çakırkeyif geldim. Bu eşşoğlu sobanın üzerine çıplak kadın resmi çizmiş. Resmen yaktı benii...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi