Psikolog Yağmur Gökşen Bulut

Psikolog Yağmur Gökşen Bulut

İncir Etkisi


Mitolojik olaylar her zaman ilgimi çekmiştir. Çünkü bir çok mitolojik olayda aslında günümüze göndermeler ve öğretiler bulunmaktadır. Bu yazımda da anlatacaklarım bu düşüncemi pekiştirmektedir.
Mitolojiye göre bir gün baş tanrı Zeus’un canı sıkılır. Çünkü; dünyadaki ölümler kendisini unutmuş, ona kurban adamıyor ve dua etmiyorlardır. Bunları düşündükçe daha da çok canı sıkılır ve daha sonra oğlu Hermes’i yanına çağırır. Ona dünyaya inmek istediğini, beraber insan kılığında dünyada dolaşıp insanların onu neden unuttuğunu anlamak istediğini söyler. Üzerlerine eski, yırtık giysiler giyip Ege kıyılarına inerler oradan da Bergama ovasına gelirler. İnsanlarla muhabbet etmek ve acıkmış olan karınlarını doyurmak için insanların kapılarını çalmaya başlarlar. Önce büyük kapılı kocaman zengin görünümü olan evlerin kapılarını çalarlar ancak kapılar ya açılmıyor ya da yüzlerine kapatılıyordur. Sonrasında önlerine gelen her kapıyı çalmaya başlarlar kapıyı açanlar üstlerindeki kıyafetlerini görünce hemen kapıyı kapatıyordur. Zeus giderek daha da sinirlenir. Sonra Bergama tepesine yakın küçücük duvarları dökülmüş bir ev görürler. Hermes kapıyı çalar ve yarısı kırık olan kapıyı yaşlı bir kadın açar. Onları görünce hemen içeri buyur eder ve onlara yemekler hazırlar. Bahçede bulunan meyve ağaçlarından meyveler getirir ve eşi ile birlikte misafirlerini ağırlar. Sonra Zeus ve Hermes kalkmak ister ev sahiplerinin tüm ısrarlarına rağmen kalkarlar ve yaşlı çifti de yanlarına alıp yürürler. Yürürken bir fırtına çıkar ve Bergama tepesine kadar olan tüm evler yıkılır. Bunu gören ev sahipleri çok şaşırır ve evlerine gelen kişilerin tanrılar olduğunu anlar. Tanrılar onlara ne isterlerse onu yapacaklarını söylerler. Yaşlı çift ise tanrılardan tek bir dilekte bulunur; “Bunca yıl beraber yaşadık ve çok mutlu olduk bu yaştan sonra birimiz gider diğeri kalırsa buna dayanamayız. Bizim dileğimiz beraber ölmek” der. Bu durum üstüne tanrılar dileklerini kabul eder ve uzun yıllar Bergama tepesindeki tapınağa bekçilik yaparlar. Bir gün yine tapınağın bahçesinde otururken aniden ikisi de bir uyuşukluk hissederler ve ayağa kalkamazlar. Ayakları toprağa kök salmaya başlar. Kolları dallara elleri ise yapraklara dönüşmeye başlar. Çift daha çok birbirine sarılır ve sonunda birisi Çınar ağacına diğer ise Ihlamur ağacına dönüşür.
Sözün özüne geldiğimiz de bu mitolojik anlatı bize gösteriyor ki; dış görünüş aslında hiç önemli değildir. Bir kişinin görüntüsüne bakarak onun iyi-kötü, zengin-fakir ya da doğru-yanlış olduğuna karar veremeyiz. Bu tarz kalıp yargılar bize gerçeği göstermekten ziyade bizi yanlışa sürükler. Ben bu duruma “incir etkisi” diyorum. İncir de dışarıdan baktığınız da çok güzel görünür
 içinde kurt olma ihtimali her zaman vardır. Siz dışından o meyveye bakıp ağzınıza attığınızda maalesef kötü bir deneyim yaşayabilirsiniz oysa ikiye ayırmak her zaman daha doğru ve sağlıklı bir yoldur. Şimdi bu öğreti de bize gösteriyor ki Ön yargılar çeşitli ayrımcılıklara neden olabilen tutumlardır. Çocukluktan itibaren edindiğimiz pek çok fikir gelecekteki ön yargımız olur. Büyüdüğümüz çevre, aldığımız eğitim, yaşadığımız hayat düşüncelerimizi şekillendirir. Oysa insanları yaşantısına, kıyafetine ve söylemlerine bakmadan o insanı tanımak ve sonrasında yargıda bulunmak daha sağlıklıdır.
Denemenizi öneririm :)
Önyargısız haftalar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Psikolog Yağmur Gökşen Bulut Arşivi