1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İnsanlar Organize ve Şehir Hastanesi'ne gitmek için geceden yola çıkacak bu gidişle!

Şehir Hastanesi’nde görev yapan bir hekim arkadaşım var.
Cuma günü saat 11.30’da mesaj atmış “Hastaneye daha yeni gelebildim” diye…
Ardından da…
-“Ben geldim gelmesine de Hastaneye ne diğer hekim arkadaşlar ne de hastalar gelebilmiş. Şu anda şehir hastanesi bomboş. Saat de neredeyse 12.00’ye geliyor” demiş mesajında.
***
Dün, yani Cuma günü hekim ve hastaların hastaneye ulaşamamasının nedeni; çevre yolunda meydana gelen ve iki işçinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan trafik kazası...
İşçileri taşıyan servis otobüsü, yol kenarındaki tabelalara çarparak devrilince yol trafiğe kapanmış.
Sabahın erken saatlerinden itibaren müthiş bir yoğunluk oluşmuş çevre yolunda…
Şehir merkezinden Şehir hastanesine 45 dakika-1 saatte gidenler olmuş.
Şöyle bir sosyal medya sayfalarında gezelim dedik, çevre yolunda araçlarıyla ilerleyemeyen insanların yakınma paylaşımlarıyla dolu…
***
çevre yolundaki hem trafik hem de ulaşım sıkıntısı artık büyük ve çözümü olmayan bir boyuta ulaşıyor.
Söz konusu yolun, sabah ve akşam trafiğini kaldırması artık mümkün gözükmüyor.
Yapılacak olan tek şey, acilen alternatif çevre yolunun yapılması.
Yani…
Kuzey ya da Güney çevre yollarından birine acilen başlanıp, var olan çevre yolunun yükünün olabildiğince hafifletilmesi.
Eğer bu alternatif çevre yoluna başlanılmaz ve yakın zamanda Kuzey ve Güney çevre yollarından biri yapılıp, en kısa süre içinde devreye sokulmazsa, insanlar yakın bir gelecekte Organize’deki işlerine ya da Şehir hastanesine gidebilmek için geceden yola çıkmak durumunda kalacak.
Demedi demeyin!


......


İbrikçiler..!


Adam yabancı olduğu kasabada acayip sıkışır. Tuvalet arar ama bir türlü bulamaz.
Sonra cami gelir aklına.
Her caminin müştemilatında mutlaka umumi bir tuvalet vardır.
Gözlerini havaya çevirir ve başlar minare aramaya.
Sonunda bulur camiyi.
Ardından da tuvaleti…
Boş kapısı açık iki kabin, kapının önünde birer su ibriği ve girişte, sandalyesinin üzerinde tünemiş, elinde sigarasını tüttüren tuvaletçi.
İbriklerden birini kapıp, kabinlerden birine tam dalarken tuvaletçi arkasından var gücüyle bağırır;
-“Bırak o ibriği! Diğerini al!”
Adamın tartışacak hali yoktur.
Bırakır elindeki ibriği, diğerini alır ve girer içeriye.
İşini halletmiş. Rahatlamıştır artık.
Ellerini yıkadıktan ve parasını ödedikten sonra sorar;
-“Yahu arkadaş! Merak ettim tuvalete girerken diğer ibriği alsaydım ne olurdu?”
İbrikçi mağrur bir ifade takınır önce.
Ardından sigarasından derin bir nefes çekip, sandalyesinde de şöyle bir kaykıldıktan sonra cevap verir;
-“Bir şey olmazdı! Su aynı su… Ama bırak da bizim de bu kadar forsumuz olsun yani!”
***
Apartman yönetiminden tutun da ülke yönetimine kadar aklınıza gelen ne kadar oda, dernek, vakıf, kurum ve kuruluşlarda, yönetmeleri için ya insanlara yetki verilir…
Ya da…
Bazı insanlar yetkiyi kendileri üstlenir…
Yetki verilen insan liyakat sahibiyse, verilen yetkiyi de iyi kullanır.
Liyakat yoksa…
Yani, yetkiyi kendi üstlenmişse, işte o yöneticinin yukarıda anlattığımız ibrikçiden farkı yoktur…
Dahası…
İşin içinde liyakat yoksa ibrikçilerin biri gider, diğeri gelir…
Yönetme adına yapabilecekleri tek şey;  sonucu değiştirmeyecek ama egolarını tatmin edecek kararlardan ibaret olur.


......


Mutluluğun ardından gelen kaygı!


çoğu evde şu sıralar büyük bir mutluluk yaşanıyor.
çocuklarının üniversiteye yerleşmesinin verdiği mutluluk bu yaşanan…
Sosyal medya sayfalarına kadar yansıyor bu mutluluk.
önce çocuklarına ait hangi üniversitenin hangi fakültesine yerleştiğine ait belge paylaşılıyor…
üzerine de “Oğlum-Kızım şu üniversitenin şu bölümüne girmeye hak kazandı. Gururluyuz-mutluyuz” benzeri ifadeler yazılıyor.
Paylaşımları gören herkes, yaşanan mutluluğa ortak oluyor.
önce, üniversiteye yerleşen çocuklar kutlanıyor…
Sonra paylaşımı yapanlar tebrik ediliyor, kutlanıyor…
Anlayacağınız şu sıralar sosyal medya üzerinde, çoğu evde yaşanan “üniversiteye yerleşme” mutluklarına şahit oluyoruz.
***
Aslına bakacak olursanız, benzeri bir mutluluk furyası, mezuniyet dönemlerinde de yaşanıyor.
çocuklarının üniversiteye yerleşmesi sonrasında yaşadığı ikinci büyük mutluluk bu…
Bu mutluluk da tıpkı birincisinde olduğu gibi sosyal medya sayfalarına bolca aktarılıyor…
-“Oğlum-Kızım şu üniversitenin şu bölümünü başarıyla tamamlayarak mezun oldu” benzeri ifadelerle, çocuklarının mezuniyet elbiseli fotoğrafları sosyal medya sayfalarını adeta dolduruyor.
Tıpkı ilkinde olduğu gibi herkes sosyal medya sayfaları üzerine yansıyan ailelerin bu mutluluğuna ortak oluyor.
Mezun olan genç kutlanıyor, aileler tebrik ediliyor, insanlar dostlarının, akrabalarının, akrabalarının mutluluğuna ortak oluyor
***

Sonuç olarak iki büyük mutluluk, yani üniversiteyi kazanmak ve kazandığı üniversiteden mezun olma mutluluğu 4-5 yıl arayla geliyor hem gençlere hem de ailelerine.
Ve gerçekler!
Bu iki büyük mutluluğun ardından mezun olun gençlerin ve ailelerin iş kaygısı başlıyor.
Bazı gençler ve aileleri şanslı oluyor.
çünkü iş buluyor.
Ama büyük bir çoğunluğu, işsiz üniversite günleri bekliyor.
Keşke üniversiteyi kazanan ve mezun olan gençlerin tamamı diplomalarını aldıktan sonra un olduktan sonra iş bulabilse…
Ama olmuyor bu ülkede!
üniversite mezunlarının yüzde 40’dan fazlası, iş bulamıyor…
üstelik rakam her geçen gün artıyor…
Ne gençlerin ne de ailelerinin mutluluğu daim olmuyor bir türlü!


......


BİRAZDA
GüLMEK LAZIM


Temel, Fadime'yi Dursun ile birlikte yakalamış. Hemen silahını almış ve Dursun'a, "Madem Fadime'yi istiyorsun, onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum" demiş. Dursun kabul etmiş ve düello için ikisi birlikte yandaki odaya girip kapıyı kapatmışlar. Temel Dursun'a fısıldamış:
- "Aslında kimsenin ölmesine gerek yok. İkimizde havaya ateş edelim, sonra ölmüş gibi yere yatalım, Fadime ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur."
Böylece ikisi havaya birer el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar. Fadime silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş, yerde yatan Temel ve Dursun'a bakmış ve bağırmış:
- "Cemaal, hayatıım! çıkabilirsin, ikiside öldü!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi