1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İşe alınacakların listesi partiden giderse...

 


 


Bildiğiniz ne kadar başarılı şirket varsa, hemen hepsinde İnsan Kaynakları diye bir birim bulunur.


Bu birimin görevi, şirkete alınacak olan insanları, yetenekleri ve donanımları ve şirkete sağlayacakları fayda ölçeğinde değerlendirmek suretiyle işe almaktır.


Devletin kurumlarında ise, her ne kadar “Personel müdürlüğü” adı altında birimler olsa da, yukarıda anlattığımız anlayış doğrultusunda çalışan bir birim yoktur.


Devlet kurumlarında iş şu şekilde yürür.


örneğin bir Devlet hastanesi…


çeşitli birimlerde görevlendirmek üzere 30 tane işçi alacak.


önce iktidar partisinin il başkanı ya da milletvekillerine haber ulaştırılır.


çünkü bu durum onlara özellikle tembih edilmiş ve “Alacağınız işçi miktarını mutlaka bize bildirin” denmiştir.


Bunun üzerine partide 30 kişilik liste yapılır.


Liste yapılır, işe girecek isimler belirlenirken “Bu insanlar bu kuruma katkı sağlar” düşüncesi kesinlikle gözetilmez.
Bunun yerine…


-“Bu insanlar bize oy kazandırır” düşüncesi hakim olur.


Sonuç olarak:


Bu 30 kişilik liste Hastane Başhekimi ya da müdürüne gönderilir.


Sözünü ettiğimiz bu 30 kişi ertesi gün işe başlar.


Hastane yöneticilerinin “Bu insanlar bizim işimize yaramaz” ya da “Gönderdiğiniz listede yer alan insanların özellikleri bizim aradığımız özellikleri taşımıyor” deme şansı yoktur.


 


O nedenle…


Niteliksiz, donanımsız, düşük profilli hiçbir insan, başarılı şirketlerin kapısından içeriye dahi giremezken, devlet kurumlarının kapısı ardına kadar bu olumsuz özelliklere sahip insanlara açılır.


İşte bu yüzden…


Başarılı firmanın genel müdürü vasat olan çocuğunu dahi aynı işyerine alamazken, devletin kurumları, iktidar partisi baskısı sayesinde vasat delegelerin vasat eş, dost, akraba ve çocukları ile dolar taşar…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Siyasetçilerin taşıdığı virüs…


 


Siyasetle uğraşanlar, henüz aşısı ve çaresi bulunmamış bir virüs taşır.


O virüs bir bulaştı mı bir daha gitmez.


Hem parasal, hem ruhsal hem de bedensel olarak ömrünü tüketir siyasetçinin.


Bugün kadar bu virüse karşı bağışıklığı olan siyasetçi görülmemiştir.


O virüsü bir kapmaya gör…


Sigaradan, içkiden, uyuşturucudan da beterdir.


Siyasette bir yere gelmiş olanların, geldikleri o yere defalarca aday olmaları işte bu virüs yüzündendir…


Siyasette bir yere gelememiş olanların defalarca denemeye devam etmeleri, asla vazgeçmemeleri de hep bu sözünü ettiğimiz virüsün işidir.


İşte bu yüzden:


Yıllardır koltuğundan kalkmayan ve o koltuğu başkasına kaptırmak istemeyenlere “Yeter artık! Başkalarının önünü aç” demeniz hiçbir anlam taşımaz.


Yıllardır bir koltuk sahibi olamayıp, denemekten de vazgeçmeyenlere “yeter artık! Vazgeç” demenizin de çok bir anlamı yoktur.


Virüs girmiştir bedene bir kere…


O virüs o bedenle birlikte mezara kadar gider…


Ondan sonrasını biz de bilmiyoruz…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Neden olmasın?


 


-Esnafın biri, dükkânının önü kapanmasın diye dubalar koyup araç parkını yasaklayabilir mi?
Söz konusu yer Eskişehir ise, yapar…
-Aynı esnaf, yayalar yürüsün diye yapılan kaldırımın üzerine ne kadar buzdolabı ve stant varsa koyabilir mi?
Söz konusu Eskişehir ise elbette yapabilir.
-İnşaat yapan bir müteahhit, inşaatına beton dökmek için, hem de günün en hareketli saatlerinde koskoca sokağı kapatabilir mi?
Söz konusu Eskişehir ise Caddeyi bile kapatır.
-Fırıncı, dışı artık çamur bağlamış kasalarla ekmek taşıyabilir mi?
Eskişehir’de olmayacak şey yok. Tabii ki taşır.
-Trafiğin en yoğun olduğu caddelerde ticari mal indiren araçlar olur mu?
Niye olmasın ki? Burası Eskişehir.
-Tramvay güzergâhına araçlar girer mi?
Tabii ki girer. Girenlerin büyük bölümü de Resmi ve belediyeye ait araçlar olur.
-Şehir merkezinden kaldırılan resmi Kurum binaları götürülüp yine şehir merkezine yapılır mı?
Elbette yapılır. Hatta Adliye binasının karşısına Kültür merkezi bile yapılır. Burası Eskişehir.
-Taşınan Resmi Kurumların boşalttığı binaya başka bir Resmi kurum getirilip kondurulur mu?
Niye olmasın ki? Amaç şehir merkezi yoğunluğunu azaltmak değil ki, resmi kurumlara yer bulmak.
-Zaten sıkışan kent merkezinde ki 5 km lik alana 5 Otel 3 Alışveriş merkezi kondurulur mu?
Konur…Konur…Hiç merak etmeyin.
-Odunpazarı ve İstasyon meydanlarını otoparka çevirip, sonra da Meydan yapmak için kendini yırtan bir şehir var mıdır?
Bak bu soruyu bilemedik işte…

-Dünyada Demiryolu ile Tramvay yolunun kesiştiği başka bir şehir duydunuz mu?
Yok.. .Bu konuda ilkleri yaşatıyoruz.
-Havacılığın merkezi olan bir kentte Uçak seferlerinin olmaması nasıl bir duygu?
Enteresan vallahi…

Uğraşmayın. Biz aradık bulamadık.
Velhasıl saymakla bilmez…
Ama…
-"Sayıyorsun da ne oluyor ki?" diyenleri rahatlatalım bari…
Hiçbir şey olduğu yok…
Adın Reşit kendin söyle kendin işit sözünü doğrulamak istiyoruz sadece…
..................................................


 BİRAZ DA GüLMEK LAZIM



Kimyacının biri Karadeniz kıyılarında yürürken denizin diğer tarafına geçmek istemiş. Bir kayıkçıya rast gelmiş. Yolda giderken konuşmaya başlamışlar. Kimyacı sormuş:
- Sen okuma yazma bilir misin? demiş kayıkçıya.
Kayıkçı :
- Bilirim, diye cevap vermiş.
Kimyacı sormuş:
- Sen Avagadroyu bilir misin?
Kayıkçı bilmem diye cevap verince kimyacı:
- Senin hayatının %14’ü gitti.

Tam bu sırada fırtına çıkmış. Deniz kabardıkça kabarmış. Koca dalgalar kayığı alıp götürüyormuş. Kayıkçı sormuş:
- Sen yüzme bilir misin?
Kimyacı:
–Bilmem , ben daha önce hiç yüzmedim ki.
Kayıkçı bunun üzerine:
- İşte şimdi senin hayatının tamamı gitti. Az sonra boğulacaksın.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi