1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İyi ki uyarıyorlar!

İki Eylül Caddesi’ndeki tramvay durağında bizzat şahit oldum…
Yaşı muhtemelen 80’inin üzerinde olan bir amca elinde bir poşet ile oturmuş tramvay bekliyor…
Yaka-bağır açılmış, elinde bir poşet, poşetin içinde ise bir ekmek, gazete ve bir-iki parça bir şey…
Yüzlerinde maske, ellerinde eldiven ile aynı durakta bekleyen iki kadın önce kendi aralarında konuştular amcaya bakıp.
Sonra yanına gidip, yaklaşık bir metre mesafeden başladılar konuşmaya;
-“Amca hayırdır? Nereye gidiyorsun?
-“Eve” dedi adam.
-“Nerede oturuyorsun ki?”
-”Emek Mahallesinde!”
Kadınlar birbirine baktı. İçlerinden biri;
-“Sabahın bu erken saatinde evinden çıkıp, çarşıya niçin geldi amca?”
Adam, suç işlemiş bir psikolojiyle “Ekmek aldım, gazete aldım. Bir iki bir şey daha”
Kadınların sorularının adeta ardı arkası kesilmiyor.
-“İyi de amca! Bunları almak için çarşıya neden geliyorsun? Emek dediğin koskoca bir mahalle. Bunları alabileceğin, evine yakın bir sürü yer var. Bak sen tramvayla gelmişsin. Şimdi yine tramvayla gideceksin. Ya mikrop bulaşsa! Sen gidip evde çocuğuna çocuğuna, komşularına bulaştıracaksın. Bak biz çalıştığımız için zorunlu olarak çıkıyoruz. Sen zorunlu olmadığın halde sokağa çıkıp, bizim de sağlığımızı tehlikeye atıyorsun. üstelik hiçbir önlem de almamışsın” deyince, yaşlı adam önce montunun fermuarını çekti yukarıya, başını öne düşürdü ve gözleri yerde ağzından; “Haklısınız kızım!” sözleri çıktı…
Yaşlı adam, pek çoklarının söylediği gibi “size ne kardeşim? çıkarım” diye tepki göstermeyip, kadınların uyarısına hak vermesi hoşumuza gitti.
Fakat…
Daha da hoşumuza giden, o iki kadının “bize ne?” demeyerek, o yaşlı adamı uyarmaları oldu…
Demek ki…
Artık insanlar, kurallara uymayarak, toplumun tamamının yaşamını tehdit edenlere karşı uyarlarını yapmaya başlamış…
Umarız toplumda bireylerin, kurallara uymayanlara karşı bu tür uyarıları artarak devam eder…


.....


Bu bela atlatıldıktan sonra aynı mücadeleyi vermemiz gerekecek!


İşsiz sayısı geçtiğimiz aya oranla 932 bin arttı.
Yani…
Geçtiğimiz aydan bugüne kadar geçen 30 günlük süreçte işsizler ordusuna tam 932 kişi daha eklendi.
Açıklanan bu rakamlara ilişkin haber, korona virüsün neden olduğu korku ve endişe haberleri arasında doğal olarak dikkat çekmedi, kaynadı gitti.
Zaten şu süreçte öyle de olması gerekiyor…

Zira…
Yaşam kadar elimizde değerli başka hiçbir şey yok…
Yaşamın tehlikedeyse, başka hiçbir şeyin de önemi yok.
Ancak…
Bu virüsün neden olduğu hastalık ve bu hastalıktan kaynaklı endişe ve korku ortamı bir gün gelecek, sona erecek…
Bu süre ne kadar olacak bilemiyoruz ama gün gelecek bilim bu tehlikenin üstesinden gelecek ve korku-endişe, yerini normal bir yaşama bırakacak.
İşte o günler geldiğinde, ülke olarak en büyük sorunumuz büyük ihtimalle bu rakamlar olacak.
Diyeceğimiz şu ki;
Bugün için koronavirüs’e karşı toplum olarak vermiş olduğumuz mücadelenin bir benzerini, bu bela atlatıldıktan sonra işsizliğe karşı vermemiz gerekecek…
Hem de vakit dahi kaybetmeden…


.....


Lanet üzerimize mi çöktü?


Mitolojik bir hikâyedir anlatacağımız.
Tanrı Apollon Kassandra isimli bir kızı görür ve çok beğenir.
Kendisiyle birlikte olma karşılığında kıza “geleceği görme” meziyeti vereceğini vaat eder.
Kızın amacı rahibe olmaktır.
Sırf bu yüzden geleceği görmek adına kabul eder bu teklifi.
Apollon ona geleceği görme meziyetini verir.
Ancak kız söz verdiği gibi Apollon ile birlikte olmaz. Rahibe olmayı seçer.
Apollon buna çok sinirlenir. Kandırılmayı içine sindiremez.
Kızı lanetler. Lanete göre; Kassandra geleceği görecek ama kimseyi buna inandıramayacaktır artık.
Nitekim…
Kız Truva Savaşı'nı ve savaşın sonucunu görmesine rağmen kimseyi gördüğü şeylerin yaşanacağına inandıramaz.
***
Şu günlerde benzeri bir olay yaşıyoruz.
Virüsün neden olduğu hastalıkla ilgili verilen mücadele kapsamında pek çok bilim insanı çıkıp, uyarılar yapıyor.
-“Bu iş daha kötü olacak. Şu önlemler acilen alınmalı” diyor.
Ama hala söylediklerine inandıramayan, söylenilenlere inanmayan bir dolu insan var.


.....


Bir sürü LAMA ile birlikte yaşıyoruz!


Adam tramvay’dan iniyor. Kendini kaldırıma atar atmaz önce ağzından bir “Harrrkk” sesi çıkartıyor, sonra da ağacın dibine fırlatıyor tükürüğünü…
Adam Doktorlar Caddesi’nde karşıdan karşıya geçiyor. Kendisini zıplayarak kaldırımın üzerine atmasıyla, ağzından çıkarttığı tükürüğü, kaldırım kenarında bulunan çim alana fırlatıyor…
öylesine normal bir davranış yaptığını zannediyor ki, etrafındakilerin iğrenç bakışlarına bile aldırmıyor.
Zira…
O sırada ikinci kez tükürmenin hazırlığı içinde!
Adam falan diyoruz ama bu söylediğimizi yapanın ne adamlıkla ne de insanlıkla bir alakası var.
Bildiğiniz LAMA’dan farksız…
Yapabildikleri ise oldukça sınırlı…
Nefes alıyor, yiyor, içiyor, tuvaletini yapabiliyor ve tükürüyor…
Sağa sola tükürüp gezerken, diğer insanlara mikrop bulaştırmayı falan hiç mi hiç dert etmiyor…
Yazsan da, söylesen de, kesinlikle anlamayacaklar!
-“Yahu arkadaş bu virüs LAMA’lara da bulaşıyor” desen bile, söylediklerin hiçbir anlam ifade etmeyecek.
Zira…
Cahile rica ile minnet ile tembih ile bir iş yaptıramazsın…
LAMA’nın kendisi eğitilir de bu bizim LAMA’lar hayatta iflah olmaz.
O nedenle!
Ya basacaksın cezayı, ya da basacaksın sopayı!..


....


Biraz da
gülmek lazım


Şiddetli ishal olan Temel, hastaneye kaldırılmış.
Doktor, kısa bir muayeneden sonra, hastabakıcıya talimatını vermiş:
-Hastamız şiddetli ishal, kendisini hemen tekerlekli sandalyeye oturtun ve ilgili servise götürün.
Hastabakıcı Temel’i tekerlekli sandalyeye koymuş ama yanlışlıkla koridorun sonundaki psikiyatri servisine bırakmış.
Aradan birkaç gün geçmiş. Temel’e ilk teşhisi koyan doktor, Temel’i psikiyatri servisinde görünce şaşkınlıkla sormuş:
-Yahu sen ishaldin, ne arıyorsun psikiyatri servisinde:
Temel kafasını sallamış:
-Ne pileyum, sizin hastabakıcı puraya ceturdi...
-Peki ishal durumun nasıl?
-Aynen eskisi gibi ama...
-Aması ne?
-Artuk kafama takmayrum

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi