1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Kahve dövücüsünün hınk deyicisi...

Eskiden kahveler, mahallelerde bulunan taştan yapılmış büyük havanlarda dövülüp, öğütülürmüş.
Burada kahve dövme işini kahve dövücüler yaparmış.
Yine bir gün kahve dövücüler, ağır tokmakları havandaki kahve tanelerine indirip kaldırırken işsiz bir delikanlı karşılarına geçip onları izlemeye koyulmuş.
Kahve dövücüler, tanelere tokmakları indirdikçe “hınk” diye ses çıkarıyormuş.
Delikanlı da geçmiş havanın başına, dövücüler ne zaman tokmağı indirse “Hınk” demeye başlamış.
Kahvenin öğütülmesi bitince kahvesi öğütülen müşteri parasını vermiş gitmiş.
Delikanlı kahve dövücüsünün yanına sokularak “Abi benim hakkımı vermedin” demiş.
Kahveci şaşırmış: “Ne hakkı yahu?”
Delikanlı: “Ne hakkı olacak abi, sabahtan beri tokmağı her indirdiğinde “Hınk” diyerek sana güç veriyorum, işini kolaylaştırıyorum, emeğimin karşılığını ver!”
İşte o günden bu yana, birinin yaptığı bir işi dalkavukluk ederek destekleyen, aslında hiçbir iş yapmayan kişiler için kullanılmaya başlanmış bu deyim.
Şu sıralar bu deyimi haklı çıkartacak sayısız olayla karşılaşıyoruz.
özellikle de siyasette…
özellikle de iktidar partisi çevresinde.
İktidarın yaptığı her işi, işin doğru ya da yanlış olduğuna bile bakmaksızın sırf “dalkavukluk” olsun diye destekleyen, hiçbir iş yapmayıp, yapmaya da niyeti olmayan, fakat yaptı dalkavukluk karşılığında bir çıkar elde etmeyi bekleyen çok sayıda insan var.
Yani…
Bir anlamda “Kahve dövücüsünün hınk deyicileri” var.
İktidar partisinin önce bu çevresini saran dalkavuklardan kurtulması gerekiyor.
çünkü…
Bu dalkavuklar, işi yapandan daha çok iş yaptığını, gücü elinde bulunandan daha çok o gücü kullandığını her fırsatta ortaya koyuyor.
Hem de dalkavukluk haricinde  hiçbir iş yapmamasına rağmen.


......


 


Böyle ilginç bir başkanlık
yorumunu hiç duymamıştık…


Burç yorumcusu Nuray Sayarı Eskişehir’e gelmiş.
Katıldığı bir programda da 2017 yılında Dünya ve Türkiye’de neler olabileceğine ilişkin bir konuşma yapmış.
İşte bu konuşma sırasında, şu sıralar mecliste görüşmeleri devam eden anayasa değişimlik teklifi konusuna da girip, şunları söylemiş ünlü astrolog;
“27 Haziran’a kadar olan dönem ülkemiz için çok zor. Başkanlık sistemi gelecek. Bu sistemin gelmesinden herkes korkuyor ama bu sistem geldikten sonra her şey dengeye ve değişime girecek. Dolayısıyla terör de ondan sonra bitecek, kabuslar da sona erecek, dengesiz iletişimler de sona erecek. Başkanlık sistemi koşarak geliyor”
Mesele ortaya atıldığından bu yana geçen süre içinde başkanlık sistemi ile ilgili olumlu ve olumsuz pek çok değerlendirme duyduk.
Ne yalan söyleyelim: bu güne kadar bu ilginçlikte olanını hiç duymadık…


.....


Şehrin göbeğinde yardım kömürlerini görünce…


Bir okurumuz çekmiş fotoğrafı.
Yer: İstiklal Mahallesi.
Adalar sahil yolunun arkasında kalan sokak.
Yani şehrin orta yeri…
üç katlı bir bina…
önüne torbalar halinde kömür yığılmış.
Kömür torbalarının üzerinde para ile satılamayacağı yazıyor.
Yani devletin sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı aracılığıyla kimsesiz ve yoksul ailelere dağıttığı kömürlerden.
Yer Eskişehir’in göbeği olunca…
3 Katlı düzgün de bir bina olunca.
Bir de bu binanın önüne yığılan yardım kömürleri olunca, okurumuz cep telefonu ile çekmiş fotoğrafını.
Yollamış bize…
-“Bu durum benim biraz tuhafıma gitti. Bu işte bir iş var gibi geldi. Şu yetiklilere bir sorsanız da, şehrin göbeğinde, 3 katlı binanın önünde bu kömürler ne arıyor? Şehrin göbeğinde, 3 katlı binada hangi yoksul oturuyor da bu kömür ona gidiyor?” diye de bir not eklemiş.
Fotoğrafı görünce biz de meraklandık.
Okurumuzun da isteği doğrultusunda o soruları sorma gereği duyduk.
Şehrin ortasında bulunan bir mahallede, dışarıdan bakıldığında gayet de düzgün görülen 3 katlı binanın önünde…
Sosyal yardımlaşma vakfının para ile satılmayan yardım kömürleri ne arıyor?
Burada gerçekten ihtiyaç sahipleri mi oturuyor?
Yoksa…
İhtiyaç sahibi olmamasına rağmen bu 3 katlı apartmanda ortan birilerine kıyak mı çekiliyor?
Gerçekten merak ettik…
Eğer söz konusu binada gerçekten de muhtaç insanlar varsa ve bu kömür bu insanlara geldiyse “helal olsun” diyeceğiz.
Yok, durum tam tersiyse, o zaman da “verene de alana da haram olsun” deme hakkımız var galiba…


......


Biraz da gülmek lazım


Adamın biri bir gün yolda giderken otostop yapan bir kedi görür, durur ve arabaya alır. Kedi ön koltuğa geçer ve dile gelir:
"Ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim." der.
Adam güler ve arabayı sürmeye devam eder. Kedi tekrar dile gelir:
"Eğer benim başımı okşarsan çok güzel bir prenses olacağım ve seninle 1 hafta kalmaya razıyım." der. Adam tekrar güler ve iki elini de direksiyondan ayırmayarak sürmeye devam eder. Kedi sıkılmaya başlar ve der ki:
"Eğer benim başımı okşar ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta kalırım ve istediğin herşeyi yaparım."
Adam yine güler,sonunda kedi dayanamaz:
"Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen 1 hafta seninle kalıp istediğin herşeyi yapacağımı söledim. Neden beni öpmüyorsun?"
Sonunda adam cevap verir:
"Bak ben bir mühendisim. Konuşan bir kedi, bir prensesten çok daha ilginç geliyor."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi