1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Keşke virüs sadece aptallara bulaşsa!

-Melih Gökçek dahil pek çok kişi, saç kurutma makinesi ile burun içine sıcak hava verilmesinin virüsü öldüreceğine dair bilgi paylaşıyor. Pek çok kişi de buna inanıp yapıyor iyi mi?
Ağzı-burnu yananları mı ararsınız, gözü kirpiği tutuşanları mı?
-Zetytinburnu'nda, sahil kenarında,  gelin- damat ve yakınları halay çekiyor, kol kola giriyor, göbek atıyor.
-Adam toplamış aile efradını, almış mangalı, çıkartmış gömleği, fanilasıyla mangal yelliyor, piknik yapıyor.
-Karantina altında bulunan yakınını göstermediği için hastane güvenlik görevlisi 6 yerinden bıçaklanıyor.
- Defalarca uyarılara ve yasaklanmasına rağmen sokağa çıkmakta ısrar eden ve evde oturmama konusunda yılmayan 65 yaş ve üzeri insanların yaptığını saymıyoruz bile.
Kısacası...
Bu tür insanlar için sanki Koronovirüs testi kadar zeka testi de gerekiyor galiba...
Ne diyelim?
Bu şekilde davranmakta ısrar eden embesiller sayesinde ya öleceğiz, ya da artık virüsün sadece cahillere ve aptallara bulaşacak şekilde mutasyona uğramasını bekleyeceğiz.


.....


Biri de çıkıp bir şey söylese artık!


Hep diyoruz...
“Doğru, şeffaf  ve güvenli bilgi gelmez ise meydan dedikoduya kalır.”
Dedikodu da en az virüs kadar yaşamı tehdit eder.
Efendim! Virüs konuşmaya başladığımız günden bu yana Fransa- çifteler- Emirdağ ve Eskişehir dörtgeninde geçen bir hikaye her geçen gün dalga dalga ve üzerine yapılan ilavelerle kulaktan kulağa yayılıyor.
Anlatılanlara göre:
Kadın Fransa'dan çifteler'e geliyor, eşi ile bakıcısına bulaştırıyor, Emirdağ'dan bu kadını görmeye 4 kadın geliyor, bakıcı Emirdağ'a gidip 5 kadınla yemek yiyor, bu 5 kadından biri evinde mevlit yapıyor, hepsi karantinaya alınıyor, bu kadın sayesinde daha kaç kişiye virüs bulaştığı bilinmiyor falan filan.
öyle ki; hikayenin ilk çıktığı günden bu yana gösterdiği değişim, virüsün gösterdiği değişimi bile sollamış vaziyette.
En son hikayeye "çifteler ilçesi tamamıyla karantina altına alınmış" iddiası da eklenmiş iyi mi?
Allah aşkına! Ne olur bir yetkili çıksın artık! Böyle bir durum yoksa  "Böyle bir şey yok. Bu anlatılanlar tamamen yanlış" desin.
Ya da...
Anlatılanların tamamı ya da bir kısmı doğru ise, en azından bu olayı inkar etmeyecek bir açıklama yapsın.
Aksi takdirde bu olay farklı yerlere ve sonuçlara evirilecek, bizden söylemesi.


.....


Bir de kiralık akıllar var tabii!


Bazı insanlar bir şeye inanır…
Daha doğrusu körü körüne bağlanır inandığına…
Onu o inancından hiç kimse alıkoyamaz, vazgeçiremez.
çünkü o inandığına inanmaktadır!
Vazgeçerse, egosunun, karizmasının yerle bir olacağını düşünür ki, böyle bir duruma düşmek istemez.
O güne kadar edinmiş olduğu bilgileri sentez yeteneği yoktur.
Doğru ve yanlışı ayırt etme gibi bir derdi de yoktur.
Sizin ne söylediğinizle hiç mi hiç ilgilenmez.
Aklını, inandığı o şey neyse ona kiralamıştır bildiğiniz.
Kiraladığı akıl ne diyorsa alkışlar.
Kiraladığı aklın yaptığı her şeyi doğru kabul eder.
Kiraladı aklın ebedi destekçisidir.
İşte! Bu yüzden bu özelliği taşıyan insanlara bazı şeyleri anlatmak, bazı şeyleri ispat etmek son derece mantıksızdır.
Siz siz olun, bu insanlardan uzak durun…
çünkü…

Kiralık akıl, dört tarafı duvarlarla çevrilidir…
Bırakın içeriye girmeyi, oksijenin bile giremediği akıldır kiralık akıl….


.....


çok ilginç değil mi bu durum?


Şu süreçte, sokakta yaşadığımız cehaletin boyutunun ne denli korkunç olduğunu anlatmaya herhalde gerek yoktur.
Akıl, mantık ve bilime dayalı yapılan açıklamalar, bir kesim üzerinde hiçbir işe yaramıyor.
Bu kesimin, bilimin, tıbbın, fiziğin, kimyanın, biyolojinin ne dediği hakkında hiçbir fikirleri yok.
Kuran’da “Akıl” ile ilgili 70’in üzerinde ayet olmasına rağmen, hastalık ve sağlığın yukarıdan geldiğini düşünüyor…
Ne virüse inanıyorlar ne de karantinanın gerekliliğine.
İlginç olan:  Cumhurbaşkanının her sözünü kayıtsız şartsız onaylayan ve uygulayan bu kesimin, yine Cumhurbaşkanı tarafından söylenen “sokağa çıkmayın” gibi basit bir talebi dinlemiyor olması…
HHH
Sokak röportajında bir vatandaş “Erdoğan ne derse doğrudur ve haklıdır” dedi önce…
Habercinin “Ama aynı Erdoğan sokağa çıkmayın diyor. Buna rağmen neden çıkıyorsun?” sorusu üzerine “O mesele başka” cevabını verdi.
Bu örnek bile, söz konusu kesimin nasıl bir yaklaşım içinde hareket ettiğinin ipuçlarını veriyor.
Söz konusu kesim acaba:
-Bu güne kadar her söylenene inanıyormuş gibi mi görünüyordu?
-İşine gelene inanıp, işine gelmeyene inanmama durumu mu vardı?
-Menfaat icabı ya da dini tercih nedeniyle inanmış rolü mü kesiyorlardı?
Yoksa…
-Bile bile lades mantığıyla mı hareket ediyorlardı?
Sonuç olarak…
Erdoğan’ın tek sözü ile galeyana bile gelebilen bir kesimin, aynı keşiden gelen “Evden çıkmayın.” sözüne inanmamaları ve buna uymamaları gerçekten çok ama çok ilginç!


.....


Biraz da
gülmek lazım


Temel askerliğini Yunan sınırında yapıyormuş.
Temel’in canı çok sıkılıyormuş.
Yunan’a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış,Yunan aldırmamış.
Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış, Yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış. El hareketi yaparak "Topçu musun?" demiş, yunan aldırmamış.
Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış.
Nöbetler değişmiş sıra yine Temel’le Yunan’a gelmiş.
Yunan’a hadi sınıra git demişler yunan da:
- "Ben oraya gitmem. Orada bir deli Türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor.."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi