1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Meclis üyeleri el kaldırırken iki kere düşünmeli...

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 14 milyon lira zararı uğratıldığı ortaya çıkmış.
Sayıştay, Belediye Başkanı Recep Altepe’nin talimatıyla meclisten geçen Bursa Terminali’nin devrini mevzuata aykırı bulmuş.
Devletin 14 milyon lira zarar uğratıldığını belirleyen Sayıştay, söz konusu paranın faiziyle birlikte Recep  Altepe  ile 12 ilçe belediye başkanı ve  75 meclis üyesinden tahsil edilmesine karar vermiş.
Sayıştay’ın verdiği bu kararla şok olan meclis üyeleri bir yandan bu parayı nasıl ödeyeceklerini, bir yandan da, mecliste aldıkları benzeri kararlardan dolayı başlarına neler geleceğini kara kara düşünüyor ve “Belediye Başkanının kurbanı olduk” diyerek büyük bir endişe yaşıyormuş…
Dışarıdan bakıldığında…
Mecliste alınan binlerce karardan biri…
Meclis üyelerinin verdiği binlerce oydan biri aslında…
Sırf Belediye başkanı böyle istiyor diye karara kaldırılan bir el sonuçta.
Fakat…
Dönüp dolaşıyor, kaldırdığı eli ile verdiği bir oyun bedeli, kendisine burada olduğu gibi milyon liralara mal olabiliyor.
O yüzden…
Bursa’da yaşanan bu olay, tüm meclis üyelerine ders olmalı…
Halkın seçtiği ve halkın temsilcisi olarak o mecliste bulunan meclis üyeleri, “sırf belediye başkanı istiyor” ya da “Sırf bizim parti grubu böyle karar almış” diyerek, karara el kaldırmadan önce iki kere düşünmeli…
Eğer düşünmez ve her önüne getirilen karara el kaldırırsa…
Bu defa kaldırdığı el yüzünden kara kara düşünmek durumunda kalır…
Tıpkı Bursa’da yaşanan olay gibi…


.....


Bu insanlara ne kadar şükran duysak azdır…


Urfa, Antep ve Maraş illerinin işgal edilmesinin hemen ardından Yunanlılar İzmir’i işgal ediyor.
Türk halkı büyük bir üzüntü içinde…
Tam bu sırada isimleri Hatice ve Azize olan iki Eskişehirli kadın padişaha telgraf aracılığıyla bir mektup yazıyor.
Yazdıkları mektupta, düşman ordularının işgallerine karşı bir protesto var.
Eskişehir kadınları namına padişaha yazılan mektup bulunamamış ama…
Hatice ve Azize isimli kadınların işgali protesto etmek amacıyla göndermiş olduğu telgrafın Padişaha iletildiğine dair başkitabetin bilgi yazısı arşivlerden ortaya çıkartılmış.
Düşünün bir kere…
Düşman yurdun her köşesini işgal etmiş durumda.
Herkeste büyük bir korku var.
Vatan toprakları bir bir elden gidiyor.
İşte tam bu sırada Eskişehirli iki kadın çıkıyor.
Biri Hatice, diğeri Azize…
Herkesin korktuğu, sindiği belki de kaderine razı olduğu bir ortamda, padişaha telgraf gönderiyor ve işgali protesto ediyorlar…
Yukarıda anlattığımız olayı Eskişehir Ticaret Odası tarafından yayınlanan Dr Zafer koylu’nun kaleme aldığı "Esaretten özgürlüğe İngiliz işgalinde Eskişehir" kitabından öğreniyoruz.
Eskişehir’i çok yakından ilgilendiren bu önemli olayı kitaba alan Dr Zafer Koylu;
-"Hatice ve Azize hanımların yaptıkları, dönemin şartları içersinde çok önemliydi. Bu vatansever kadınlar , kadının erkeğe bağımlılığı, tutsaklığı ve genelleşmiş yaygın bir itaatin devam ettiği bir süreçte , belki de o kaotik dönemde birçok erkeğin dahi cesaret edemeyeceği bir işi, Eskişehirli kadınlar adına kendi isimlerini de çekinmeden yazarak gerçekleştirmişlerdir.
Kadınıyla, Erkeğiyle, yaşlısıyla ve genciyle Eskişehir’deki bu bilinç ve tepki kurtuluşa olan umudu arttırdı ve Kuva-yı Milliye’nin oluşturulmasına zemin hazırladı" diyor.
Zafer koylu son söz olarak da;
-"İşte biz böyle kadınların çocuklarıyız ve bu ülke bu düşünceyi taşıyan insanlar tarafından kurtarıldı" diyerek noktalıyor sözlerini…
Dün 30 Ağustos Zafer Bayramını Coşkuyla kutladık.
İki gün sonra, yani 2 Eylül’de ise Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümünü kutlayacağız.
Her iki bayramı da kutlarken, ülkemizin kurtuluşu için hayatını hiçe sayan insanlara ne kadar şükretsek azdır herhalde…


.....


Bu kadar kolay olmamalı…


-İyi bir eğitim görüp, bu eğitimi çeşitli yönleri ile destekleyip, iyi de bir donanıma sahip olanlar mutlaka vardır.

Ya da…
-Eğitim, Sağlık, Kültür, Ekonomi, Hukuk gibi Fen ve sosyal Bilimler alanında, ülkenin tanıdığı otoriteler arasında ismi geçiyordur.

Hatta…
-Ortaya koyduğu mesleki başarılardan dolayı hem sevilen hem de takdir gören bir kişidir.

Belki…
-Bilgi, beceri ve donanımı yanı sıra, sahip olduğu meziyetler, içinde yer alacağı partiye gerçek anlamda güç katacak boyuttadır.
üstelik…
-Ulusal ve Uluslar arası başarıları nedeniyle, insanların gurur duyduğu bir konuma ulaşmıştır.
Veya…

-Partinin vitrinine güzellik ve güç katacak, hatta rakip partilerin moralini bozacak, kamuoyu nazarında da karşılığı olan bir isme sahiptir.

Hatta…
-Partiye adım atmasıyla birlikte, kitleleri arkasından o partiye sürükleyebilecek bir liderlik meziyetine sahiptir…
Bu ve benzeri özelliklere sahip olan insanları, partilerin içinde yaşanan kısır çekişmelere bulaştırmadan, meclise vekil olarak taşımak elbette doğrudur.

Zira…
Bu tür insanlar, parti politikalarının belirlenmesinden tutun da uygulanmasına kadar o partinin beyin takımını oluşturur.
Ancak…
-Sırf birilerinin yakını diye…
-Sırf birileri istiyor diye…
-Sırf birilerinin kendisine söz vermesiyle…
-Sırf birilerinin diretmesiyle…
Ve…
-Sırf birilerinin ricacı olması, başka birlerinin de bu ricayı kıramaması nedeniyle...
Olağanın dışında özelliklere sahip olmayan…
Partiye hiçbir katkısı bulunmayacak…
Oy getirmek şöyle dursun, partinin oyunu kaçıracak…
Tek şansı o yakın olduğu ‘birileri’ olan…
Meziyet yoksunu, vasat ve siyasetten bi haber isimlerin, bu saydığımız yöntemler sonucu meclise taşınmaları, bir o kadar yanlıştır…

Sonuç olarak…
Milletvekili aday adaylığı herkesin hakkıdır ama…
Milletvekili olmak bu kadar da kolay olmamalı galiba...


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi