1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Mektup siyaseti...

Cumhurbaşkanı Erdoğan Eskişehir'e geldiğinde belediye binasını ziyaret etmemiş.


Anı defterini falan da imzalamamış.


Cumhurbaşkanlığı basın merkezi, her il ziyaretinde böyle bir takdir yazısı hazırlarmış.


Söz konusu yazı gidilen şehrin belediyesine ulaştırılırmış.


Belediye de Cumhurbaşkanının bu takdir yazısını anı defterine yapıştırırmış.


Ama Cumhurbaşkanı Eskişehir'e gelişinde bu yazıyı imzalamamış.


çünkü yazılan yazıyı uygun bulmamış.


Nasıl oluyorsa, Cumhurbaşkanının uygun bulmadığı takdir yazısı yine de belediye'ye gönderilmiş.


Büyükerşen, Bu yazıyı basına sızdırarak, belediye binasından içeriye girmeyen Erdoğan'ı belediye'yi ziyaret etmiş gibi gösteriyormuş.


Söz konusu takdir yazısını imzalamamasına rağmen, imzalamış gibi davranarak, olmayan bir olayı olmuş gibi gösterme çabasındaymış.


Hatta.


Büyükerşen bu yolla siyasi prim elde etme peşindeymiş.


Yukarıda anlattıklarımız AK Parti İl başkanı Dündar ünlü'nün açıklamalarından size aktardıklarımız.


Nedendir bilinmez, Cumhurbaşkanının belediyeye takdir mektubu gönderip göndermediği meselesi çok ciddiye alındı.


özellikle AK Partililer işi gücü bıraktı bu olayla yatıp bununla kalkmaya başladı.


İşin doğrusu, rutin ve gelenek haline gelmiş bir mektubu adeta ölüm kalım meselesi haline getirdi.


Mektup meselesi öylesine ciddiye alındı ki, neredeyse referandum sonucu bile buna endekslenir bir hale getirildi.


Neredeyse...


Referandumda "Hayır" çıkması halinde "Cumhurbaşkanımız o mektubu belediye'ye göndermeseydi Hayır çıkmazdı" falan diyecek bir psikolojiye girdi AK Partililer.


Mesele bir yaprak üzerine yazılmış iki satır yazıdan ibaret.


Senet değil, sepet değil.


Plaket değil, onur belgesi falan hiç değil.


Verilmesi halinde ne Cumhurbaşkanı statü kaybeder ne de Büyükerşen statü kazanır.


Siyasi prim meselesine gelince:


Herhalde ikisinin de buna ihtiyacı olmasa gerek.


Biri Türkiye'de 2002 yılından bu yana girdiği her seçimi kazanıyor, diğeri 1999 yılından bu yana her dönem belediye başkanı oluyor.


Velhasıl…


Cumhurbaşkanı’nın Eskişehir’e gelişinden ve Eskişehir’de söylediği sözlerden daha çok konuşuldu bu mektup olayı.


üzerinde durulmasaydı, bir gün konuşulacak ve unutulacaktı.


Bu işin ısrarla peşine düşenler sayesinde 3 gündür konuşuluyor…


Hem de boş yere…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Mitingden çok alınan kararın getireceği disiplin suçu konuşuluyor iyi mi?


 


Muharrem İnce’nin Eskişehir’de miting yapma hikâyesini yazıyoruz birkaç gündür.


Meseleyi kısaca özetlemek gerekirse…


Muharrem İnce Eskişehir’de miting yapmak istiyor.


İl Başkanı “Genel başkan miting yapmadan bu doğru değil” diyerek, miting adresi olarak ilçeleri gösteriyor.


Bunun üzerine İnce kızıyor il başkanına.


O arada Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile iletişim kuruluyor.
Muharrem İnce’nin Ertuğrulgazi’de bulunan Pazar yeri alanında miting ayarlanıyor.


İl başkanı buna tepki gösteriyor.


İl yönetim kurulunda “kimse bu mitinge gitmeyecek” kararı alıyor.
Söz konusu kararı, karar defterine de işletiyor.


Sonuçta muharrem İnce’nin mitingi Ertuğrulgazi Pazar yerinde yapılıyor.


Hatırı sayılır bir kalabalık da topluyor.


Mitinge Milletvekili Cemal Okan yüksel ile Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de gidiyor.


Yüksel ve Büyükerşen, muharrem İnce’nin konuştuğu otobüsün üzerine çıkmıyor.


Konuşma yapılan otobüsün içinde bekliyor.


Yüksel’in, muharrem İnce’yi Ankara yolunda karşıladığı da biliniyor.


Otobüsün üzerinde sadece Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile Milletvekili Utku çakırözer bulunuyor.


Tüm bunlardan sonra…


CHP içinde, Büyükerşen ve Yüksel’in niçin otobüs üzerine çıkmadığı pek tartışılmıyor.


Partide asıl tartışılan, İl yönetim kurulunda alınan “Bu mitinge kimse gitmeyecek” kararı.


Zira…


Parti genel merkezi tarafından altına otobüs tahsis edilen ve “şehirleri gezip niçin hayır verilmesi gerektiğini anlat” denilen Muharrem İnce’nin, Eskişehir’deki mitingine “gidilmeyecek” diye alınan karar konuşuluyor.


İl yönetim kurulunun aldığı bu kararın disiplin soruşturması gerektiği ifade ediliyor.


Alınan karar doğru ise, bu defa o mitinge giden milletvekili ve Belediye Başkanlarının kararı hiçe sayarak, disiplin suçu işlediği belirtiliyor.


Kısacası…


Muharrem İnce’nin mitinginden çok, mitinge gidilmemesine yönelik il yönetim kurulunun almış olduğu kararın yol açacağı disiplin meselesi konuşuluyor…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


önlerinde referandum, zihinlerde parti içi mesele...


 


Kemal Kılıçdaroğlu referandum çalışmaları kapsamında yoğun çalışıyor.


İl il gezip, mitingler düzenliyor ve referandumda niçin hayır oyu verilmesi gerektiğini anlatıyor.


öte yandan...


Kılıçdaroğlu ve CHP genel merkezi Muharrem İnce'nin altına bir otobüs vermiş.


-"Sen de il il dolaş be referandumda niçin hayır oyu verileceğini anlat" demişler.


O da kabul etmiş bunu.


İl il dolaşıp anlatıyor Muharrem İnce.


Diğer taraftan.


CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal şehirleri dolaşıyor.


Kanal kanal geziyor.


-"Partim için değil ülkem için" diyerek referandumda niçin hayır verilmesi gerektiğini anlatıyor.


-"Evet'i devlet, hayır'ı millet istiyor" saptamasıyla tüm hayır cephesinin adeta sloganı hazırladı.


Kısacası...


Deniz Baykal da Muharrem İnce de referandum sürecinde üzerine düşeni yapıyor.


İşin gerçeği...


İnce ve Baykal'ın göstermiş olduğu çaba, Kılıçdaroğlu'nun sağladığı faydanın belki de daha fazlasını kazandırıyor.


En azından CHP liderinin zaman zaman yaptığı ve AK partililerin de aleyhinde kullandığı gafları yapmıyor her ikisi de.


Hal böyleyken...


Bazı CHP'lilerin çıkıp, böyle bir süreçte "Bu Muharrem İnce ile bu Deniz Baykal niçin ikide bir konuşuyor" demelerine bir anlam vermek mümkün değil.


Demek ki...


Bu durumu eleştiren CHP'lilerin önlerinde referandum var ama kafalarında hala parti içi meseleler...


***


Biraz da gülmek lazım

Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verilir. Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçer. Büyük gün gelir ve iki takım da hazırdır.
Yarış başlar ve bittiğinde Japonlar bir kilometre farkla kazanırlar. Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılır. Türk Şirket yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar verir.
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu hata bulunur ve çözüm önerisi getirilir. Japonların takımında 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyordu. Türk Takımında ise 1 kişi kürek çekiyor, 8 kişi dümeni kullanıyordu. 9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılandırılır. Yeni yapılanma şekli şöyle olur; 4 dümen müdürü, 3 bölgesel dümen müdürü, kürek çekmekle görevli kişinin performansından sorumlu bir dümen yöneticisi ve kürek çekme elemanı. İkinci yarışı bu defa Japonlar iki kilometre arayla kazanırlar. Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçer. Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovulur ve müdürlere sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verilir.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi