1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Nabi Avcı siyasetin Sosyolojisi, psikolojisi, Anatomisi hatta mimarisini yalayıp yutmuş biri gibi geldi bize

Ama tüm bunlara rağmen;
Nabi Avcı'nın, günümüzde iyi bir siyasetçi olamayacağı kanaatine kapıldık.
Zira...
Çok iyi bir teorisyen olmanın, pratiği de çok iyi ortaya koyacağı anlamına gelmediğini biliyorduk.
Hele hele...
Ortada var olan bir sürü saçma sapan olaylar manzumesi tanımlamasının, Siyaset olarak adlandırıldığı şu günlerde, Nabi Avcı'nın da iyi bir siyasetçi olamayacağını düşündük.
Neden mi?
Halkın düşüncesini, toplulukların nabzını çok iyi bilebilirsiniz, ancak Siyasetçinin ruhunu okuyamazsınız.
Çünkü bizim bildiğimiz, gördüğümüz siyasetçilerde, söylediğimiz anlamda ruh yoktur.
Düşünce ve davranışları girdiği her ortama göre değişkenlik gösterir.
Siyasetçinin;
Doğruya "Doğru", Yanlışa da "Yanlış" diyebilme becerileri oluşmamıştır.
Sadece;
Doğru olayların yanlışını, ya da yanlış olayların doğru yönlerini bulup çıkarma sanatında üstatlık mertebesine ulaşmıştır siyasetçi.
Çünkü...
Var olmalarının temeli bu özellikleri ne kadar üzerinde barındırdığına bağlıdır.
Gördüğümüz kadarıyla...
Nabi Avcı kişiliği oturmuş, güven veren, hesap adamı olmadığı davranışlarından belli olan ve sonucu ne olursa olsun anlayış ve davranışlarından ödün vermemesi gerektiğinin bilincine varan bir kişi gibi geldi bize.
İşte bu özelliklerinden dolayıdır ki, Nabi Avcı;
Doğruya "Doğru" demediği zaman hayal kırıklığına uğratır insanları.
Siyaseten de olsa kimse bunu o'na yakıştıramaz.
Bir kavgaya girse, kimseyi inandıramaz. Çünkü yukarıda saydığımız özelliklerinden dolayı Nabi Avcı ismi ile kavga kelimesini yan yana getirmek çok zordur.
Halbuki
Doğruya "Doğru" dediğinizde partinin, kavga etmediğinizde ise partilinin gözünden düşme tehlikeniz hep vardır.
Netice itibarıyla...
Nabi Avcı belki mecliste iyi bir milletvekili olur.
Belki iyi bir Bakan da olur.
Ama Siyasetçi asla olamaz.
Çünkü...
Ne var olan siyaset Nabi Avcı gibilerini kabul eder, ne de Nabi Avcı gibiler bugünkü var olan siyasetin içinde olmayı.
Şimdi kalkıp;
-"İyi de adam kabul etmiş, siyasetin içine girmeye karar vermiş ve milletvekili adayı olmuş. Daha ne konuşuyorsun?" diye sorulabilir.
Aslında başından beri söylemek istediğimiz bu.
Nabi Avcı'nın aktif siyasete girmesi, kendi isteği değil, birilerinin ya ricası, ya da emrivaki'sidir...
Bize göre öyledir zira, Nabi Avcı aynı zamanda, bugün hala devam eden bu siyaset anlayışını Ti'ye alan bir düşünce adamıdır...
HHH

Söz konusu bu tespiti, Nabi Avcı Eskişehir'den ilk aday gösterildiğinde, yani 2011 yılında yapmıştık.
Aradan geçen 4 koca yıl bize gösterdi ki: Nabi Avcı gerçekten siyasetçi olamadı.
-Herkes entellektüelliğini ve donanımını kabul ediyor.
-Herkes, naif kişiliği ve iyi niyetini takdir ediyor.
-Herkes, Bakan olarak Eskişehir'e olan katkısının hakkını veriyor.
Ancak...
Kiminle konuşsak "Ondan siyasetçi falan olmaz" diyor.
Dahası...
Büyük bir çoğunluk, özellikle siyasette ortaya koymuş olduğu etkisiz,küçük gören ve umursamaz tavır nedeniyle, Nabi Avcı'nın büyük bir hayal kırıklığı olduğunu artık açık açık söylüyor...
....

Tarih tekerrür olur mu?
Anavatan Partisi kurulur kurulmaz iktidar oldu.
-İlk seçimde, yani 83 seçimlerinde Eskişehir'den 3 Milletvekili çıkarttı.
-İkinci seçimde, yani 87 seçimlerinde de aynı başarıyı gösterip Eskişehir'den 3 Milletvekili kazandı.
-Üçüncü seçim, yani 91 seçimlerinde oy kaybetmeye başladı. Eskişehir'deki milletvekili sayısı 2'ye düştü.
-Dördüncü, yani 95 seçimlerinde oy kaybı sürdü ve Eskişehir'deki vekil sayısı teke düştü.
Zaten bir sonraki seçimde Eskişehir'den hiç vekil çıkartamadı.
Anavatan Partisi böylece dibe vurdu.
HHH

AK Parti kurulur kurulmaz iktidar oldu.
-İlk yapılan 2003 seçimlerinde Eskişehir'den 3 milletvekili çıkarttı.
-İkinci seçimde, yani 2007 seçimlerinde aynı başarı devam etti ve Eskişehir'den yine 3 vekil kazandı.
-Üçüncü seçim, yani 2012 seçimlerinde yine 3'ledi AK parti Eskişehir'deki vekil sayısını.
-Dördüncü seçim, yani geçtiğimiz 30 Haziran seçiminde, Eskişehir'deki vekil sayısı 2'ye düştü.
Kısacası.
Anavatan partisinin Eskişehir'de yaşadığı sürecin bir benzerini yaşıyor AK Parti.
Erken seçimi bekleyeceğiz artık.
Eğer vekil sayısı tek'e düşerse, AK parti bir anlamda Anavatan Partisi'nin yaşadığı durumun tıpkısını yaşayacak.
Yani...
Siyasette de tarih tekerrürden ibaret olacak...
Biz bunu söylüyoruz ama...
Bakarsınız, AK Parti Eskişehir'de tabloyu tam tersine de çevirebilir.
......

CHP'DE BU SON FOTOĞRAFIN SÖYLEDİĞİ...
CHP ile AK Parti arasında süren koalisyon çalışmalarının olumsuz sonuçlanmasının ardından CHP Milletvekilleri soluğu Eskişehir'de aldı.
Gelinen noktayı ortaya koyabilme adına parti binasında Basın toplantısı yaptı 3 CHP Milletvekili.
Koalisyon hükümetinin kurulması adına CHP nin üzerine düşenin fazlasını yaptığını söylediler.
CHP nin, masadan kalkan taraf olmadığını, CHP Milletvekillerinin kırmızı plaka merakı bulunmadığını söyledi Gaye Usluer, Utku Çakırözer ve Cemal Okan Yüksel.
Ve...
CHP nin erken seçime hazır olduğunu, süreç içinde göstermiş olduğu başarılı ve iyi niyetli davranışlarla, yapılacak seçimin de galibi olacağını ifade etti her üç milletvekili.
Parti binasında bu toplantıyı ve bu açıklamayı yaparken, il başkanının etrafında sıralanmıştı CHP'nin 3 milletvekili.
Tablo: "Kadere bak!" Dedirten cinstendi.
Çok değil, bundan bir ay önce seçimden başarıyla çıkılmış,bunun hemen sonrasında seçim başarısının kutlanması gerekirken, CHP içinde mevcut yönetimlerin görevden alınması gerektiği konuşulur olmuştu.
Mevcut yönetimlerin görevden alınması gerektiğini de, bu 3 milletvekilinden ikisinin istediği parti içinde ileri sürülür hale gelmişti.
Koalisyon süreci tıkanıp, erken seçim neredeyse kaçınılmaz hale gelince,birileri için de gündem otomatikman değişiverdi.
Bir anlamda...
Erken seçimin isminin duyulması ile birlikte, dün görevden alınmak istenenler, bugün için bir anda en çok ihtiyaç duyulacak kişiler konumuna geliverdi.
İşte!
Önceki gün, CHP Milletvekillerinin parti binasında yaptığı açıklama ve il başkanının etrafında çekilen fotoğrafın anlattığı tablo, bize sanki bunu söyler gibiydi...
......

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Hiç bitmeyen fıkra olurmu demeyin.
Bakın nasıl oluyormuş...
Patron Sekretere:
Bir haftalığına iş için yurtdışına çıkacağız. Ona göre hazırlan.Sekreter kocasını arar :
Patronla bir haftalığına yurtdışına çıkacağız. Sen başının çaresine bakarsın.
Kocası sevgilisini arar :
Karım bir haftalığına yok. Bu haftayı beraber geçirelim.
Sevgili Özel ders verdiği minik çocuğu arar :
Bu hafta sana ders veremicem. Gelmene gerek yok.
Minik çocuk Dedesini arar :Dedecim. Bu hafta dersim yok. Öğretmenim yok.Bu haftayı beraber geçirelim.
Dede (1.bölümdeki patron olur) sekreterini arar:
Bu haftayı torunumla geçireceğim. Gezimiz iptal oldu. Gidemicez.
Sekreter kocasını arar :
Gezimiz iptal oldu. Gidemicez.
Koca sevgilisini arar :
Bu hafta beraber olamıcaz. Karımın gezisi iptal oldu.
Sevgilisi ders verdiği minik çocuğu arar:
Bu hafta sana ders verebileceğim. İşlerim iptal oldu.
Minik çocuk Dedesini arar :
Dedecim. Öğretmenimin işleri iptal oldu. Bu hafta beraber olamıcaz. Çok üzgünüm.
Dede sekreterini arar :
Merak etme. Bu hafta yurt dışına çıkabileceğiz. Hazırlıklarını yap...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi