1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Oturduk. Tek tek sildik iyi mi?

Telefonumda 2 bin civarında kişinin numarası var.


Bu 2 bin civarında kişiden bazılarını bizzat tanıyor, bazılarını da ismen biliyorum.


İşte bu 2 bin kişinin içinde, telefonuma yıllardır ve sürekli olarak Cuma mesajları gönderenler var.


Bazıları Perşembe gecesinden başlıyor göndermeye.


Birçoğu da Cuma günü sabahın erken saatlerinden itibaren yolluyorlar Cuma mesajlarını.


önceki gün, yani Cumhuriyetin ilanının yıldönümü olan 29 Ekim günü özellikle dikkat ettik…


“Cuma mesajı gönderenler Cumhuriyetin yıldönümü nedeniyle bir kutlama mesajı gönderecekler mi?” diye.


Günün sonunda, sürekli Cuma kutlaması gönderenler arasından sadece 1 kişi 29 Ekim kutlama mesajı gönderdi iyi mi?


Ne yaptık biliyor musunuz?


Oturduk, üşenmedik, yıllardır ve sürekli olarak Cuma mesajı gönderen ama 29 Ekim günü Cumhuriyet bayramı kutlama mesajı atmayan listemizdeki ne kadar isim varsa hepsini tek tek sildik.


üstelik bunu yaparken oldukça da keyif aldık.


Peki niçin bu yola başvurduk anlatalım mı?


Cuma günleri kutlama mesajı almaktan hoşlanmadığımız için falan değil.


Sakın yanlış anlaşılmasın.


Sadece, içinde vatan sevgisi olmayanların iman sevgisinin de olmayacağını ve Cuma günleri kutlama mesajını sektirmeyenlerin bu konuda çok da samimi olmadığını düşündüğümüz için bunu yaptık.


Aslında…


Cuma gibi mübarek bir gün ile Cumhuriyet gibi faziletli bir yönetim biçiminin öyle telefon mesajıyla kutlanmasına da karşıyız.


İnsanların bu 2 günü de içlerinde ve olabildiğince samimi kutlamalarını, birbirlerinin günlerini kutlayacaklarsa da ya karşılaştıklarında ya da telefonla arayarak kutlamalarının daha doğru olduğunu düşünüyoruz.


Ama yine de, bazılarına telefon mesajıyla kutlamak doğru geliyorsa, bunu Cuma için yapıp, Cumhuriyet için yapmıyor olmaları, sizi bilmem ama bizde alerji yaratıyor.


Yukarıda da söylediğimiz gibi…


Vatan sevgisi olmayanda iman sevgisinin eksik hatta olmayacağını düşünüyoruz.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


AK Partide istifa…


 


AK Parti, parti içi demokrasinin olmadığı bir parti.
Siz bakmayın bazı AK Partili aktörlerin “Biz kendi aramızda yaptığımız kapalı toplantılarda dişe diş kavgalar ediyoruz” falan demelerine.
Partide bakanların, milletvekillerinin, il ve ilçe başkanlarının hiçbir etkisi yok.
Herkes tek bir isme bakıyor.
O isim ne derse o oluyor.
İşin daha da kötü tarafı, o tek isim için bakan da bir, milletvekili de bir, il başkanı hatta sade üye de bir.
örneğin bir göreve talip olabiliyorsunuz ama demokratik bir şekilde yarışamıyorsunuz AK Partide.
çünkü…
Hangi göreve kimin geleceği yukarıdan gelen talimatla belirleniyor.
Mesela il başkanı mı belirlenecek?
Aday olabilecek isimler genel merkez tarafından belirleniyor.
Belirlenen isimler genel merkezde önce bir yoklanıyor.
Sonra aynı isimler o tek ismin huzuruna çıkartılıyor.
Tek isim hepsiyle konuşuyor sonra içlerinden birine “hayırlı olsun” diyor.
Orada il başkanı oluveriyor o isim.
Ardından iş kitabına uysun diye kongre toplanıyor.
“hayırlı olsun” denilen isim tek aday olarak girdiği kongreyi kazanıp, il başkanlığı koltuğuna oturuyor.
Bazen bu sisteme karşı çıkanlar olmuyor değil AK Partide.
Tek adamın işaret ettiği o ismin karşısına, tüm uyarılara rağmen aday olarak çıkanlar olabiliyor.
Bunların arasında kongreyi kazananlar da olabiliyor.
Ama uzun sürmüyor bu durum.
Daha seçildiği koltuğa bile oturmadan anında görevden alınıveriyor.
Hem de “İstifa etti” görüntüsü altında.
Dahası…
Uyarılara rağmen aldırmayıp, işaret edilen seçilecek adayın karşısına çıkanların, siyasi hayatları da oracıkta sona eriyor.
Sonuç olarak…
AK Parti’de görev istenmiyor…
Birileri tarafından başka birilerine görev veriliyor.
Tüm bu anlattıklarımız herkes tarafından, özellikle de AK Partide siyaset yapanlar tarafından çok iyi biliniyor.
Bu bilinmesine rağmen, özellikle referandum sonuçları sonrasında AK Parti’de niçin  istifa beklentisi oluyor? İşte bunu anlamak mümkün değil.
çünkü…
AK Parti’de seçilme hakkı olmadığı gibi istifa hakkı da yok…
Nasıl ki il ve ilçe başkanlarının kim olacağına başkaları karar veriyorsa, istifa edeceklere de aynı kişiler karar veriyor.

Netice itibarıyla…
AK Partide belirleyici olan makam “İstifa falan edemezsin, gerekirse istifayı ben ettiririm.” Diyor.
Belki de…
Eskişehir’deki referandumun ertesi günü, partinin pek çok yöneticisi istifa etmek istedi.
Fakat…
Büyük ihtimalle, kendilerine “Oturun oturduğunuz yerde. İstifa edip etmeyeceğinize biz karar veririz” dedi o belirleyici makam.
Tıpkı o görevlere gelmelerine karar verdiği gibi…


Not- Bu yazıyı, referandumun hemen sonrasında yani 29 Nisan’da yazmıştık. Belediye başkanlarının sırayla istifa etmelerinin ardından bu yazımızın daha da gerçekliği daha da tescillenmiş oldu galiba…


AK partide istifa etmek isteyenlere “Otur oturduğun yerde”, istifa etmek istemeyenlere de “istifa et” diyen ve bunu yaptıran bir kudret var. Bu anlayış şüphesiz “İstifa” müessesesine de farklı bir anlam getirdi…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Daha kalabalık, daha coşkulu…


 


Her 29 Ekim’de, her Cumhuriyetimizin ilan edilişinin yıldönümünde kutlamalar ve Cumhuriyet yürüyüşleri yapılır.


önceki gün de yapıldı.


Bize göre…


Bugüne kadar yapılan Cumhuriyet yürüyüşlerinin en güzeliydi.


En anlamlısıydı.


En coşkulusu ve kalabalık olanıydı.


Cumhuriyet, Cumhuriyetin değerleri, Cumhuriyete sahip çıkılmasının gerekliliği her geçen yıl artıyor.


Bunu, her geçen yıl düzenlenen kutlama ve etkinliklerdeki coşku ve artan kalabalık adeta ispatlıyor…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Biraz da gülmek lazım


 


Adamın biri gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş.
İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yaziyormus.
- Hosgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- üniversite mezunu değilim.
- öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi