1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Partilerin hiç mi suçu yok?

Partilerinden aday olamayanlar istifa edip başka partiden aday oluyorlar…
Her seçim öncesi tek-tük olurdu bu ama bu seçimin öncesi parti değiştirerek aday olanların sayısında sanki büyük bir artış var.
Eskişehir’de bile birkaç isim saymak mümkün…
Yılların CHP’lisi, aday gösterilmeyince istifa edip, diğer partilerden aday oluyor…
Yine…
Yılların AK Partilisi, MHP’lisi, İYİ Partilisi, Demokrat Partilisi, aday gösterilmedikleri için istifa edip bir başka partiye geçiyor ve oradan aday oluyorlar…
Kazanma şansları yok denecek kadar az olmasına rağmen bu yola başvurmalarının iki nedeni var…
Birincisi, kendisini aday göstermeyen partisini cezalandırmak…
İkincisi de…
Kazanamayacak olsa bile birilerine seçimi kaybettirmek…
Aday olamadığı için partilerinden istifa edip, kazanma şansı olmayan partilere geçerek, o partilerden aday olanlar haliyle eleştiriliyor…
Seçim öncesi partisinden istifa edip, başka partiden aday olduğu için her biri:
-“Demek ki, partisiyle olan gönül bağı sahteymiş. Demek ki yıllardır koltuk hatırına bu parti çatısı altında duruyormuş. Demek ki siyaseti partisi için değil, kendi ikbali için yapıyormuş” diye eleştiriliyor…
Yapılan eleştirilere elbette katılıyoruz.
Ancak…
“Bütün suç, aday yapılmadığı için partisinden istifa edip, başka partiden aday olanlarda mı?” diye de düşünüyor insan…
öyle ya…
Aday olamadığı için partisinden istifa eden adamı üye kaydedip, yıllarca partiye hizmet etmiş onca insan dururken aday gösteren partilerde hiç mi suç yok?
Bence en az istifa edip başka partiden aday olanlar kadar, o insanları aday gösteren partiler de suçlu…
Sonuçta, siyasetin ikbal ve başkasına kaybettirme üzerine yapıldığını resmen tescillemiş oluyorlar…
üstelik…
Başka partinin aday yapmadığı isimleri aday göstererek, siyasetin basitleşmesine de çanak tutmuş oluyorlar…


.....


 


Baştan söyleyeyim hiç birisinin kızmaya hakkı yok…


Partiler Belediye meclis üye listelerini belirledi.
Belirlenen listeler dün seçim kurullarına teslim edildi.
Her seçimde olduğu gibi bu seçim öncesi de meclis üye listeleri ile ilgili büyük bir kavga başlaşacak.
Daha düne kadar listelerde yer bulacağı ümidiyle başkan adaylarının etrafında dört dönen bazı isimler, listelerde yer bulamayınca ya istifa edecek ya da küsüp kenara çekilecek.
Aralarında sırf meclis üye listesinin seçilebilir yerinde olmadı için partisine ters çalışanlar falan olacak…
-“Bana söz vermişlerdi” diyen…
-“Ben dururken parti ile alakası olmayan adamı listenin seçilebilir yerine nasıl koyarlar?” diyen…
-“Partinin yükünü biz çekiyoruz, dışarıdan gelenler meclis üye listesinin üzerine paraşütle konuyor” diyenlerin feryatları adeta birbirini izleyecek.
Yine her zaman olduğu gibi meclis üye listeleri ortalığı toza-dumana boğacak.
Şimdiden söylemekte yarar var…
Hiç kimsenin bağırması, haksızlığa uğradığını söylemesi, listeye alınmadığı için partisine ve adayına tepki göstermesi umurumda bile olmayacak.
Zira…
Bunun böyle olma ihtimalini bile bilge gidip aday adayı oldu her biri…
Bunun böyle olacağını bile bile aday adaylığı müracaatında bulundu.
Bunun böyle olacağını bile bile sonucu baştan kabullendi hepsi.

O yüzden….
Ne kadar bağırsalar da boşuna…
Bağırma ve tepki göstermeye zerre kadar hakları yok…
çünkü böyle bir sonucu hak ettiler…


.....


Herkes yaptıklarını ve yapacaklarını söylüyor ama…


Akşehir kadısı keyfine düşkün bir adammış.
Akşehirde halkın yanında içki içemeyeceğini iyi bilen kadı efendi, canı içmek isteyince; şarap şişesini alıp, bağlara gidermiş. Kadı efendi bir gün şarap şişesini alıp bağlara gitmiş, kendisini kimsenin görmeyeceği bir yere varınca; şarabını içmeye başlamış. İyice sarhoş olan kadı efendi, cübbesini, sarığını bir yere fırlatıp atmış ve kendisi de sızıp kalmış.
Nasrettin Hoca'nın da bir cübbeye ihtiyacı varmış. üstündeki epey eskiymiş. Yerlere atılmış cübbeyi görünce hemen alıp sırtına giymiş. Kadı akşama doğru ayılmış, bir bakmış ki; cübbe yok. Cübbesini arayan kadı efendi, bulamayınca; çalındığını sanmış. O halde evine gelen kadı efendi, adamlarına emir vermiş:
- Yarın sabah kimin sırtında benim cübbeyi görürseniz; hemen yakalayıp getirin!..
 Ertesi gün çarşıyı pazarı dolaşan kadının adamları, bir bakmışlar ki; kadının cübbesi Nasreddin Hoca'nın sırtında. Bunu gören adamlar, Hoca'yı apar topar yakalayıp kadının huzuruna getirmişler. Kadı cübbeyi tanıyınca sormuş:
- Hoca efendi, bu cübbeyi nerden buldun?
 - Dün bazı arkadaşlarla bağda dolaşıyorduk. Bir de ne görelim? Saçı sakalı ağarmış, şöyle sizin gibi kelli felli bir adam, zil zurna sarhoş olmuş yatmıyor mu? Yanında da içilmesi haram olan koca bir şişe şarap da var. Cübbesini sarığını çıkartıp atmış. Bu halde oralardan bir hırsız geçecek olsa cübbeyi çalacak. Buna meydan vermemek için cübbeyi aldım. Sahibi çıkınca hemen çıkarıp vereceğim. Şahitlerim de var.
Kadı şöyle sakalını bir sıvazladıktan sonra biraz düşünmüş ve demiş ki:
- Sen o cübbeyi sağlıkla giymeğe devam et Hoca efendi, o cübbenin sahibi çıkmaz!...
Seçim süreci işliyor ya, projeler, vaatler, söylemler tam gaz.
Hemen her aday ya yaptıklarını ya da yapacaklarını söyleyip geziyor…
Yapılamayanları söyleyen, bunun sorumluluğunu üstlenen asla yok…
“Bu işin sorumlusu bizdik ama başaramadık” diyen bir Allahın kulu çıkmıyor.
Tıpkı yukarıdaki  fıkrada olduğu gibi…


.....


Kim kazanırsa…


Büyükerşen kazanırsa, 5 kez üst üste seçim kazanma başarısını göstermiş ve kırılması zor bir rekora imza atmış olacak.
Sakallı kazanırsa, dört dönem üst üste seçim kazanmış bir marka ismi sandığa gömmenin süksesini yaşayacak.
Ahmet Ataç kazanırsa, Tepebaşı’nın 4 kez belediye başkanlığını kazanması bir yana. Sağ seçmenin ağırlıklı olduğu bölgede geçilemez olduğunu bir kez daha ispatlayacak.
Hasan Tuç kazanırsa, neredeyse imkansızı başarmış, büyük bir başarıya imza atmış olacak.
Kazım Kurt kazanırsa, bütün partilerin hatta kendi partisi içinden insanların bile üzerine oynadığı bir sürecin sonunda “her şeye rağmen” kazanmış olacak.
Volkan doğan kazanırsa, yıllardır sürdürdüğü Odunpazarı belediye başkanlığı hedefine adım adım ulaşma başarısını göstermiş olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi