Partilerde, deyim yerinde ise bıçağının her iki tarafı da kesen kişi ve gruplar vardır…

Görevde oldukları süreç içinde etkinlik ve yetkinlikleri adeta sınırsızdır…

Sahip oldukları güç ile parti üzerinde mutlak hakimiyet sağlarlar…

Parti ile ilgili tek yetkili konumundadır bu sözünü ettiğimiz kişi ve gruplar…

Bir zaman gelir, yaptıkları görev ile birlikte etkinlikleri, yetkinlikleri ve güçleri sona erer.

Bununla birlikte parti içinde ikinci plana itilirler.

Ancak…

Hiçbir zaman inanmazlar başarısız olduklarına.

Kendilerine haksızlık yapıldığını düşünür ve söylerler.

Etkin, yetkin ve güç sahibiyken bir anda ikinci plana itilmeyi bir türlü içlerine sindiremezler.

Kendi iç dünyalarında hesaplaşma vardır…

Bir yandan başarısız olmadığını herkese ispat etme hırsı, diğer taraftan o eski güç sahibi olduğu günlere yeniden kavuşma hayali bir türlü peşlerini bırakmaz.

Bunun üzerine büyük bir beklenti içine girerler.

Yeniden etkin, yetkin ve güç sahibi olabilmeleri için tek beklentileri, bir zamanlar kendilerinin işgal ettiği görevlerde bulunanların başarısızlığı üzerinedir.

Kısacası…

Partilerde etkin ve yetkin pozisyonlarını kaybetmiş, gücü elinden alınmış kişi ve gruplar, eski konumlarını kazanmak için partinin yeni etkin ve yetkin, aynı zamanda gücü elinde bulunduran kişi ve grupların başarısız olacağı günün gelmesini bekler.

çünkü…

O eski günlere ve konuma dönebilmenin tek yolu budur.

Partisinde yeniden güç sahibi olabilmeyi, partisinin mevcut güç sahibi kişi ve gruplarının başarısızlığına endeksleyenlerin beklediği gün seçim günüdür…

Bu yüzden…

Sözünü ettiğimiz kişi ve gruplar, partisinin alacağı bir başarısızlığın, kendisine eski günleri getirecek yeni bir imkan yaratacağına inanır.

Bir anlamda…

Kendisinin kazanabilmesi için partisinin kaybetmesi gerekir…

İşte bu yüzden, hemen her seçimde, partisinin başarısız olup kaybetmesini rakip partilerden daha çok isteyen kişi ve gruplar vardır…

Ne yalan söyleyelim?

Yeniden doğmasını partisinin başarısızlığına endeksleyen ve bu yönde çaba harcayanların beklentilerinin boşa çıktığı seçimler de olmuştur, partisini başarısızlığa uğrattığı seçimler de…

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Erken seçim var…

AK Parti seçimlerin zamanında yani 2019’da yapılacağını söylüyor…

-“Hazırlıklarımızı 2019’a göre yapıyoruz” deniliyor…

Ancak…

Erken seçim ihtimali de sürekli olarak konuşuluyor.

İktidar partisi tarafından her ne kadar “2019’a kadar seçim yok. Seçimler zamanında yapılacak” denilse de, erken seçim yapılma ihtimali bir hayli yüksek…

Neden mi?

Bunun birçok nedeni var.

AK Partinin MHP ile yaptığı ittifaktan tutun da, Cumhurbaşkanının il il gezip mitingler düzenlemesi, İYİ Parti, Türkiye’nin düzenlediği sınır ötesi operasyonlar ve Olağanüstü hal, seçimlerin erken yapılacağının adeta göstergesi…

O yüzden…

ülkenin erken bir seçim yapacağı şimdiden görülüyor.

Hangi seçim öne alınır bilemiyoruz ama özellikle AK Parti MHP ittifakının seçimlere yansımasını görmek açısından mahalli seçimlerin daha önce yapılması ihtimalinin yüksek bir ihtimal olduğu görülüyor olsa gerek…

***

Keşke dünyayı bu adam yönetse…

Şu sıralar sosyal medya üzerinde, ABD’nin Ohio’da görev yapan Hakim Michael Cicconetti’nin verdiği ilginç cezalar dolaşıyor.

İşte Hakim Cicconetti’nin verdiği cezalardan bazıları: 

-Polise domuz diyen adama bir sokak köşesinde sırtında 170 kiloluk domuzla bekleme cezası verildi. Elinde de Bu polis değildir yazan bir pankart taşıdı.

-Alkollü araç kullanan bir adama morga gidip sorumsuz sürücüler yüzünden trafik kazasında ölen insanların cesetlerini izletti

-35 yavru kediyi bir ormana terk eden kadın kasım ayında bir geceyi ormanda geçirme cezasına çarptırıldı. Para cezası da kesildi

-Taksi parasını ödemeyen bir kadına ne kadar yol gittiyse o kadar yürüme cezası verildi. Tam 48 km

-Köpeğe ateş eden adam ömür boyu bir barınağa köpek maması bağışlamakla cezalandırıldı

-İlkokul öğrencilerinin servislerinin tekerleğini patlatan liseliler çocukları pikniğe götürmeyle cezalandırıldı.

Ne diyelim?

“Keşke dünyayı bu adam yönetse” diye düşünüyor insan…

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Biraz da gülmek lazım

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak, 1500 TL maaşla, bir bekçi işe almaya karar vermiş.

Bir süre sonra "Peki, talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak?" diye düşünülmüş. Bir planlama birimi kurulmuş ve planlamayı yapmak üzere, 2000'er TL maaşla, iki kişi işe alınmış.

Bir süre sonra "İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz?" diye düşünülerek, 3000’er TL maaşla, iki denetmen işe alınmış; biri denetim yaparken diğeri raporları yazmaya başlamış.

Bir süre sonra "Bunların maaşları nasıl hesaplanıp, nasıl ödenecek?" diye tartışılmış ve 3000’er TL maaşla, bir muhasebeci şefi, bir katip, bir de istatikçi işe alınmış.

Bir süre sonra "Peki bunlardan kim sorumlu olacak?" diye düşünülmüş ve 5000 TL maaşlı bir müdür ve 4000’er TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınmış.

Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkmış. çare olarak, bütçedeki masrafları kısmak için bekçiyi işten çıkarmışlar!..