1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Seçimin sinyalleri...

Seçimin yaklaştığını nereden anlarsınız?
Bunun çeşitli emareleri vardır.
Belki kimse bilmez ama çeşitli ülkelerin büyükelçi ve konsoloslarının şehirlere yaptıkları ziyaretler bunun bir emaresidir.
Zira…
Büyükelçiler ve konsoloslar seçim öncesi şehir şehir gezerek, bu ziyaretlerinde yaptıkları görüşmelerle seçim nabzı tutarlar.
Seçime yönelik düşüncelerini de bir rapor haline getirip, ülkelerine gönderirler.
Tabii yaşadığımız salgın nedeniyle büyükelçilerin şu süreçte şehir şehir gezmeleri mümkün olmayabilir.
O yüzden, başka emarelere bakmamız lazım.
Seçimlerin yaklaştığının bir göstergesi de kamuoyu yoklamaları ve anketlerin sıklıkla yapılmaya başlamasıdır.
Seçimin yaklaştığının bir başka emaresi de iktidarda olan partinin para musluklarını açmasıdır.
İşçiye, emekliye yapılan küçük zamlar, esnaf ve tüccara açılan krediler seçim tarihinin bir ölçüde yaklaştığını gösterir.
Bir diğeri…
Büyük yatırımlara başlanması ve şehirlerde en çok ihtiyaç duyulan işlere girişilmesi de bir ölçüde seçimin geleceğini hissettirir.
öte yandan…
Söylemlerin yumuşaması, kavgalı olunan çevrelerle barışılması, insanların hassas olduğu konulara özen gösterilmesi de tıpkı yukarıda saydıklarımız gibi artık seçimin gündeme geleceğini gösteren kriterler arasında sayılabilir.
Bu arada, Bakanların sık sık şehirleri ziyaret etmesi de seçim sinyallerinin bir nevi habercisidir.
Sonuç olarak…
Yukarıda saydıklarımız birbiri ardına gerçekleşiyorsa, yakında bir erken ya da baskın seçim var demektir


 


.....


İşin aslı, aslında…


 


Vakıfbank yönetim kuruluna Milli bir Güreşçi’nin atanmış olması, Dünya’nın en saçma atamasıdır.
Söz konusu atama, ataması yapılan kişinin bankaya herhangi bir katkı vermesi amacıyla değil, sırf paye verme adına yapılmış bir atamadır.
Yani…
Söz konusu atama, atanan Milli Güreşçiye alenen “İşler bir şekilde yürüyor. Sen git, toplantılara katıl, alınan kararlara iştirak et, aybaşı gelince maaşını al ve banka yönetim kurulu üyesi olmanın da imkânlarından yararlanabildiğin kadar yararlan” demekten ibarettir.
Yine böyle bir atama, birkaç ülke dahil dünya’nın çoğu ülkesinde görülmesi mümkün olmayan garabet bir atamadır…
Buraya kadar hemfikirsek, başka bir bankaya geçmek istiyoruz…

***

Bilindiği üzere İş Bankası’nda Atatürk’ün vasiyeti üzerine CHP’nin hissesi var.
Bu hisse nispetinde CHP İş Bankasına yönetim kurulu üyesi bildiriyor…
Her dönem CHP’nin bildirdiği 4 isim CHP yönetim kuruluna giriyor…
Şöyle bir baktığınızda, CHP’yi İş Bankası yönetim kurulunda temsil eden isimlerin tamamına yakını, eski bakanlar, milletvekilleri ve belediye başkanları.
Hali hazırda banka yönetim kurulunda bulunan 4 yönetim kurulu üyesi, yine eski bakan, eski milletvekili ve eski belediye başkanlarının oğullarından oluşuyor.
Hiçbirinin, ne ekonomiyle, ne finans dünyası ile ne de bankacılıkla alakaları yok.
CHP isim bildiriyor, bildirilen isimler konu ile uzaktan yakından alakası olmayan ama sırf partili ya da partililerin çocukları olmaları nedeniyle Türkiye’nin en büyük bankalarından birine yönetim kurulu üyesi oluyorlar.
***
Sonuç olarak…
Milli bir Güreşçinin Vakıfbank’a yönetim kurulu üyesi olarak atanması ne kadar saçma ve komik bir olaysa, sırf eski bakan, milletvekili ve belediye başkanı çocukları olduğu için İş bankasına yönetim kurulu üyesi atanmaları da bir o kadar saçma ve komiktir…
***
Dolayısıyla…
Her iki parti tarafından her iki bankaya yapılan her iki atamaların da izahı mümkün değildir.
Netice itibarıyla gelinin durum şudur;
CHP “Bankanın hissesi benim. İstediğimi atarım” diyor, ne kadar eski bakan, vekil, başkan ve çocukları varsa, vasıflarına bakmadan, hissesi olan bankaya yönetim kurulu üyesi yapıyor
İktidar durur mu?
“ülkeyi ben yönetiyorum. ülkenin her kurumu bana ait.  İstediğim kişiyi atarım. Kimse de kalkıp bir şey diyemez” diyor. Güreş sporundaki başarısı haricinde hiçbir donanımlı olmayan milis sporcuyu, devlete ait bankaya yönetim kurulu üyesi atıyor.
Ne diyelim?
İnsanın bu kafayla yönetilen bankalara elektrik faturası dahi yatırası gelmiyor…


 


.....


 


Fotoğrafı bir dostumuz göndermiş…


 


Daha doğrusu, otomobiliyle seyir halindeyken aracın içinden çekmiş.
Fotoğrafta, Cadde ortasından çevre yoluna doğru giden bir at arabası görülüyor.
Dostumuz, fotoğrafın altına “Eskiden at arabalarını çok görürdük. Birkaç yıldır ben bu tür görüntülere rastlamıyordum. Kendi kendime ‘herhalde artık bu yasaklandı’ diye düşünüyor ve buna da memnun oluyordum. Zira bu şekilde çalıştırılan hayvanlar özellikle şehir merkezinde adeta işkence çekiyorlar. Ancak, yolda bu yük taşıyan at arabasını görünce şaşırdım. Demek ki bu iş yasaklanmamış. Demek ki hala atlar yük taşımada kullanılıyor ve işkence görmeye devam ediyor” demiş.
Doğrusunu söylemek gerekirse, biz de bir süredir görmüyorduk şehir merkezinde yük taşıyan at arabalarını.
Demek ki dostumuzun da söylediği gibi bu iş yasaklanmamış.
Ne diyelim?
Keşke yasaklansa ve bu hayvanların işkence çekmesine bir son verilmiş olsaydı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi