1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Siyasetin çirkin yüzü!

öyle anlar geliyor ki, insan siyasetten, siyaset konuşmaktan bıktığı gibi, siyasetin olduğu ortamdan da uzak kalmaya çalışıyor.
Sırf bu yüzden haberleri dahi izlemek istemeyen bir dolu insan var.
Bunun nedeni elbette her gün bir örneğine tanık olduğumuz siyasetin çirkin yüzü.
Ancak…
Siyasetin, bizi kendinden uzaklaştıran çirkin yüzüne rağmen, bu çirkinliği mizahi bir bakış açısıyla karşılamak belki de en doğrusu.
İşte bu yüzden, biraz da Pazar neşesi olması amacıyla siyaseti farklı bir açıdan anlatalım, sizleri hiç olmazsa biraz olsun gülümsetelim istedik…
Siyasetin hep çirkinliği ile baş başa kalacak değiliz ya…
Biraz da o çirkinlik içinden mizah çıkartmayı düşündük…
Umarız aşağıda verdiğimiz örnekler sizi bir an bile olsa siyasetin o kötü, kaba ve çirkin yüzünden uzaklaştırır…
***

Secim öncesi listeleri düzenleniyordu. Parti merkezinde genel başkan bir öneride bulundu. "Aday listesine Ahmet Bey'i mutlaka katın."
Parti ileri gelenlerinden biri itiraz edecek oldu:
"Aman, Sayın Başkanım Ahmet Bey aptalın biridir."
Genel başkan:
"Memleketimizde hatırı sayılır oranda aptal var. Onların da mecliste temsilci bulundurmaya hakları var."
***
Başkan adayı, akıl hastanesinde konuşma yapar. Bir kişi hariç, dinleyicilerin tümü başkan adayının konuşmasını alkışlar. Başkan adayı, alkışlamayan kişiye döner ve ‘Siz niçin alkışlamıyorsunuz" diye sorar. Adam cevap verir:
“Ben hasta değilim ki, ben hastabakıcıyım!”
***

İktidar partisinin kuruluş yıldönümü törenleri sırasında bir ihtiyar taşıdığı pankartla ilgi çekmiş. Pankartta şöyle yazıyormuş:

“çocukluğumuzu bize bağışlayan başbakanımıza teşekkürler!” Korumalar, makinalı tüfek gibi adamı yakalar ve sorguya çekerler:
“Sen kiminle alay ediyorsun? Sen çocukken başbakan henüz doğmamıştı bile!”
Adam da taşı gediğine oturtur:
“İşte onun için teşekkür ediyorum ya!”
***

Vekilin  biri Zara yakınlarında Kızılırmak'tan geçerken suya düşmüş. Koşup Parti başkanına haber vermişler.
" Bizim vekil mi ? "
" Bilmiyoruz, vekillerden biri. "
" Akıntıya doğru mu gidiyordu, tersine mi ? "
" Akıntıya doğru. "
" Bizim vekil olamaz. Bizimki hep tersine giderdi. "
HHH
Trabzon'un muzipliği ile tanınmış siyasetçilerinden Osman Zeki Erdem'e sorarlar :
" Durumu nasıl görüyorsun ? "
O sırada kürsüde gözleri az gören bir aday konuşuyormuş. Osman Zeki, adayı göstererek :
" Bizim arkadaş gibi görüyorum. "
" Yani karanlık mı demek istiyorsun?"
" Ben demedim sen dedin."

***
Parti genel başkanı, yardımcısını odasına çağırıp “Bak” demiş, “Bir yıldır bu partidesin, parti üyeliğinden bir hafta sonra belde başkanlığına, bir hafta sonra ilçe başkanlığına, bir hafta sonra il başkanlığına, dört hafta sonra da genel başkan yardımcılığına terfi etti. Şimdi ben bu demokrasiyi iliğine kadar hazmetmiş tarihi partideki görevimden ayrılıyorum ve partinin genel başkanlığını sana devrediyorum. Ne diyorsun?”
Yeni başkan önce “Teşekkür ederim” demiş, sonra da “Teşekkürler Baba!”
***
İyi pazarlar…


.....


Eskişehir dururken niye Sakarya?


“Türkiye'nin ilk yerli elektrikli treni önceki gün törenle raylara indirildi.
Nerede indirildi?
üretiminin yapıldığı Sakarya'daki TUVASAŞ'ta...
TUVASAŞ nedir?
Vagon üretimi yapan bir Anonim Şirket.
Yani...
Tıpkı bizim TüLOMSAŞ gibi Ulaştırma Bakanlığına bağlı TCDD'nin bir ortağı...
Yani...
Tıpkı bizim TüLOMSAŞ gibi hükmi şahsiyeti sona erdirilerek yeni kurulan TüRASAŞ'a devredilen 3 şirketten biri.
Normalde Sakarya'daki TUVASAŞ'ın Vagon, TüLOMSAŞ'ın Lokomotif üretmesi lazım değil mi?
Ama gelin görün ki Türkiye'nin il yerli ve milli elektrikli treni Sakarya'daki Vagon fabrikasında yapılıyor.
Bu sizce de acayip değil mi?”demiştik önceki gün bu sütunlarda.
AK parti önceki dönem milletvekillerinden Fahri Keskin aradı…
Tülomsaş dururken elektrikli trenlerin Sakarya’daki Vagon fabrikasında yapılmasının utanç verici olduğunu söyledi.
“Türkiye’de bu işi yapan tek tesis Eskişehir’de bulunurken, elektrikli trenin Sakarya’da yapılması şehrin eksikliğidir” dedi.
Ardından da şunu söyledi;
-“Ben milletvekili olsaydım, o Elektrikli Tren’in Eskişehir yerine Sakarya’da yapılmasına kesinlikle mani olurdum. Cumhurbaşkanımızın, bakanlarımızın önünde yatar, yine de bu projenin Eskişehir’de yapılmasını sağlardım” dedi.


.....


Farz edin ki Almanlar böyle bir soru sordu?


Almanya, Türkiye’yi “Karantina risk Bölgesi” olarak sınıflandırdı.
Dolayısıyla…
Almanya’dan Türkiye’ye turist olarak gidilmemesi yönünde bir karar aldı.
ülkemize en çok turistin Almanya’dan geldiği düşünüldüğünde bu durum Türkiye turizmi açısından hiç de hoş olmayan bir durum.
Bunun üzerine…
Dışişleri ve Turizm bakanları Almanya’ya gitme kararı aldı.
Alman yetkililer ile görüşecek olan iki Bakan “Türkiye’de salgın kontrol altında. Gerekli önlemleri aldık. Hiçbir tehlike yok! Gelin bu karardan vazgeçin. Almanya’dan Türkiye’ye turist gelsin.Bunun yolunu açın” Diyecek…
***
Bu durum yaşanırken, ülkede barolar “Büyük Savunma Mitingi” ne hazırlanıyor.
İktidarın Barolara yeni bir düzenleme getirerek, çoklu Baro sistemini hayata geçirmesine tepki gösteren Barolar, yapılmak istenen düzenlemeye tepki olarak büyük bir miting düzenlemek istiyor.
Düzenlenecek olan miting ile ilgili müracaatlarını yapıyor.
***

Şimdi bu iki konunun birbiriyle ne alakası var diyeceksiniz?
Hemen söyleyelim…
Bir yandan, ülkenin iki bakanı Almanya’ya gidip; 
“ülkemizde salgın kontrol altına alındı. Turist gönderme sınırlamasını kaldırın” demeye hazırlanırken, aynı anda Baroların düzenleyeceği “Büyük savunma Mitingi”ne Ankara Valiliği tarafından “Covid-19 vakaları artıyor” denilerek izin verilmiyor…
çelişkinin daniskası anlayacağınız.
İşte bu çelişkiyi LDP eski Genel başkanı Cem Toker sosyal medyası üzerinden paylaşmış.
Ve demiş ki;  “Ankara’nın 2 bakanını Almanya’ya gönderip “Korona bizde kontrol altında, lütfen bizi yasaklı listeden çıkartın. Turist gönderin” dediği gün, Alman bizimkilerin önüne Ankara Valiliğinin bu gerekçesini koyarsa ne diyecekler?”
Ne diyelim?
Umarız Almanya’dakiler, Ankara Valiliğinin mitinge izin vermemek için  “Vakalar artıyor” gerekçesini görmemiş ve duymamışlardır?
Yoksa…
Böyle bir soruya cevap vermek kolay bir iş olmasa gerek…


.....


BİRAZDA
 GüLMEK LAZIM


Temel, Fadime'yi Dursun ile birlikte yakalamış. Hemen silahını almış ve Dursun'a, "Madem Fadime'yi istiyorsun, onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum" demiş. Dursun kabul etmiş ve düello için ikisi birlikte yandaki odaya girip kapıyı kapatmışlar. Temel Dursun'a fısıldamış:
- "Aslında kimsenin ölmesine gerek yok. İkimizde havaya ateş edelim, sonra ölmüş gibi yere yatalım, Fadime ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur."
Böylece ikisi havaya birer el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar. Fadime silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş, yerde yatan Temel ve Dursun'a bakmış ve bağırmış:
- "Cemaal, hayatıım! çıkabilirsin, ikiside öldü!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi