1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Siyasette ebedi dostluk da ebedi küslük de olmaz...

AK partililer dinliyoruz…
-“Oooo! CHP öyle böyle karışık değil. Hele şu seçim sonrası iyice ayarları bozuldu. Belediye başkanları birbiriyle olabildiğince kavgalı vaziyette… Milletvekilleri ile belediye başkanlarının bazıları anlaşamıyor. örgüt zaten ortada yok. Partinin tanınmış isimleri kenarda bayrak açmış, intikam alacakları günü bekliyor. Bu kavga ancak karakolda biter. CHP bu kavga-gürültünün altından kalkamaz” diyor…
Tüm bunları söylerken, olaydan keyif almış halleri de gözlerden kaçmıyor…
CHP’lleri dinliyoruz…
-“Oooo! AK parti’deki kavga öyle tahmin ettiğiniz kadar küçük bir kavga değil. Milletvekilleri neredeyse birbirlerinin gözünü oyacak. İl ve ilçe başkanları da bu kavgaya taraf oldu. Bir de dışarıda olan ve parti çevresinde isimleri olan gruplar var ki, bunlar hepsine karşı. Kavga eskiden hissettirilmezdi şimdi ise aleni bir hal aldı. Bu kavganın sonu çok kötü olacak. Kavganın bir tarafı tamamen tasfiye olurken, kazanmış gibi görünen tarafı ise aldığı darbelerle rahat olamayacak. AK partideki kavga bitecek gibi değil” diyor…

Tüm bu tahliller yaparken, bıyık altından gülümsemeleri ve kavgadan olabildiğince memnuniyet duydukları adeta yüzlerinden okunuyor.
Anlaşılacağı üzere AK partililer CHP’lilerin kavgasından, CHP’liler ise AK parti içindeki kavgadan ekmek çıkartma peşine düşmüş.
Karşı tarafın kavgasından mahalli seçim kazanımı çıkartma sevdasına kapılmış…
Her iki tarafta da “biz işimize bakalım. Bize ne onların kavgasından” diyen yok…
Her iki taraf da, karşı taraf kavga ettiği için seçim kazanacağını zannediyor…
Yanılıyorlar elbette…

Zira…
Bilmiyorlar ki siyasette ne ebedi dostluk olur ne de ebedi küslük…


....


 


Nerde hata var? Diye düşünecekler biraz…


Döviz yükseliyor…
Daha doğrusu Türk lirası değer kaybediyor…
Bugün için 1.603 lira olan asgari ücret 285 Euro’ya falan denk geliyor…
Euro kullanan ülkelerde, örneğin Almanya’da asgari ücret 1.498 Euro…
Yani Türk parasıyla 8.300 liradan fazla…
Şimdi siz kendinizi Almanya’da üretim yapan Alman bir işadamının yerine koyun…
Kendi ülkenizde 1.489 Euro verdiğiniz bir işçiyi mi, yoksa Türkiye’de aynı işi yaptıracağınız işçiye, bunun 6 kat daha azı olan 285 Euro mu vermeyi tercih edersiniz.
Tası, tarağı, fabrikayı toplayıp, Türkiye’de aynı işi yaparsınız değil mi?
Böylesine ucuz işgücünü nereden bulacaksınız ki?
Sırf işçi maliyetlerinden bile 6 kat daha tasarruf edeceğiniz bir durum var ülkede…
Ama öyle olmuyor işte…
Ucuz işgücüne rağmen hiçbir yabancı iş adamı, dünyanın kazancına sahip olacağı fabrikasını söküp getirmiyor…
Niye getirmiyor?
İşte bunu da ülkeyi yönetenler oturup düşünecek?
-“Acaba böylesine bir avantajları olmasına rağmen niye gelip burada üretim yapmıyorlar? Yoksa biz bir yerlerde hata mı yapıyoruz?” diyecekler…
-“Neyimiz eksik? “ diye sorgulayıp, bu eksiklikler giderme yoluna gidecekler…
Bunu yaparlarsa, ülke sağladığı avantajlarla üretim cenneti olur…
Yapmazlarsa tüketim cehennemi…


.....


 


Adnan hoca ve Eskişehir’den alınan çürük raporu…


Yıllar öncesiydi…
Neredeyse 15 yıl öncesi…
Adliye muhabirliği yaptığımız sırada, iyi görüştüğümüz avukat dostlarımızdan biri adliye koridorunda “Sana bir haber vereyim mi? Süper atlatma bir haber ister misin?” diye sordu…
-“İşimiz haber. Hiç istemez olur muyum? Elbette isterim” dediğimde “O zaman akşam 20.00 gibi Ekrem Restaurant’a gel. Ne olduğunu orada görürsün. Ama mutlaka gel yoksa bu haberi kaçırdığına pişman olursun” diyerek ayrıldı yanımızdan…
Haberin ne olduğuyla ilgili hiçbir ipucu vermediği için akşamın olmasını iple çektik.
Saat 20.00’ye gelirken, o dönem Esnaf sarayının en üst katında faaliyet gösteren Ekrem Restaurant’a gittik.
Avukat dostumuz, son derece şık giyimli, güzel saç tıraşı olan ve hafif sakallı biriyle yalnız oturuyordu masada.
Arkasında ise, yaşları 20-25 arasında olan 4 tane genç dikiliyordu.
Hemen hemen hepsi uzun boylu, siyah takım elbiseli, olabildiğince yakışıklı ve adeta manken gibilerdi.
önemli ve tanınmış biri olduğu her halinden belliydi masada oturan kişinin.
Avukat dostumuz uzaktan görünce el işareti ile masaya yanına davet etti.
Yanına kadar gittiğimde ise ayağa kalkarak, önce masada oturan kişiyi tanıştırıp “Adnan Oktar” dedi, ardından Adnan Oktar’a dönüp “Size bahsettiğim gazeteci. Eskişehir’e gelmeniz dolayısıyla bir fotoğrafınızı çekmek istiyordu ya” diye hatırlatmada bulundu…
-“hay hay” demesiyle birlikte, Adnan Oktar’ın yemek masası başındaki fotoğrafını çekip, bir süre oturduk masaya.
Eskişehir’i nasıl bulduğunu sorduk?
-“muhteşem bir şehir” dedi…
Niçin geldiniz Eskişehir’e diye sorduk?
-“bir takım halletmemiz gereken işlerimiz var” dedi…
O halledilmesi gereken işlerin ne olduğunu sorduğumuzda ise:
-“İşadamı işleri ile ilgili bilgileri vermez ki” dedi.
O sırada, arkada ayakta hiç kıpırdamadan duran dört manken gibi genç gözlerini Adnan hoca’dan ayırmıyor, her hareketini kontrol ediyor, elini hafifçe kaldırdığında içlerinden biri, adeta devlet adamlarının yaverleri misali yanında bitiveriyordu
Baktık cevap alacağımız sorular daha ileriye gitmeyecek, fotoğraf ve mülakat için teşekkür edip, ayrılmıştık yanından…
Ertesi gün olduğunda biraz kurcaladık olayı.
Adnan Oktar, yani kamuoyunun tanıdığı isimle “Adnan hoca” niçin gelmişti Eskişehir’e?
Eskişehir ile ilgili nasıl bir işi olabilirdi?
Avukat falan tuttuğuna göre ciddi bir davası mı vardı?
Sonunda Adnan hoca’nın askerlik meselesi nedeniyle Eskişehir’e geldiğini öğrenmeyi başarmıştık.
Adnan Oktar bu rahatsızlığı nedeniyle askere gitmemek için müracaatta bulunmuş, müracaat yaptığı yer, muayenesinin yapılmasını ve askerlik yapıp yapamayacağının ortaya çıkması için, kendisini Eskişehir hava Hastanesine sevk etmiş, o da bu yüzden Eskişehir’e gelmişti…
Güzel bir haber çıkmıştı ortaya ve bu haber “Adnan hoca çürük raporu için Eskişehir’de” başlığıyla yayınlanmıştı gazetemizde…
Adnan Oktar o gelişinde çürük raporunu gerçekten aldı mı alamadı mı bilemiyoruz?

Zira…
Zamanın askeri hastanesinden bunu öğrenmek mümkün olmadı…

Ancak…
Yaptığımız haber üzerine ne bizim gazeteye, ne de haberimizi kaynak göstererek kullanan neredeyse tüm ulusal gazetelere herhangi bir yalanlama gelmedi.
Bu da kamuoyunda ister istemez Adnan Oktar’ın çürük raporu alarak, askere gitmediği şeklinde yorumlandı…
Adnan Hoca ve müritlerine yönelik başlatılan operasyon ile ilgili haberleri okuyunca ister istemez bizim de aklımıza bu anımız geldi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi