1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Sorulara mantıklı cevap alamadıktan sonra...

Bir gazetenin, dert dinleyen, Güzin Abla görevini üstlenmiş ama erkek olan yazarına soruyor genç kız:
-Sevgili Erkan Ağabey!
Bana yardımcı olursunuz diye yazıyorum.
Geçen gün, işe giderken kocamı evde TV izlerken bıraktım. Arabamla daha 500 metre bile gitmeden motor stop etti. Uğraşıp halledemeyince, kocamdan yardım istemek için eve döndüm.
Bir de ne göreyim! Kocam komşunun kızıyla yatakta. Ben 32 kocam 34, komşu kızı 22 yaşında. 10 yıldır evliyiz. Yakalanınca çöktü ve itiraf etmek durumunda kaldı.5 yıldır birliktelermiş. Ne yapmalıyım? Bana yardım edin.
Erkan Ağabey cevap yazıyor...
-Sevgili Ayşe!
Hava soğuksa hele bu tip kısa mesafelerde motor ısınmadan gaza bastıysan, arabalar genelde bunu yapar.
Kaputu aç yakın borularına bak, ezilme çöküntü gibi bir şey var mı? Manifolt bağlantılarını ve karbiratörü gözden geçir.
Eğer bunlar sorunu çözmez ise sorun yakıt pompasında olabilir. Bujilere yeterli benzin gitmiyordur.
Arabanın tüplü mü, benzinli mi yoksa dizel mi yazmamışsın. Yoksa daha çok yardımcı olabilirdim...
Bu bir fıkra değil.
Bir gazetenin dert köşesinde bizzat yayınlanmış gerçek bir olay bu.
Gerçek cevabı vermemek ve sorulan soruyu da unutturma adına zekice düşünülmüş de bir yöntem aslında.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu kadar komik olmasa da, benzeri durumları bizler de bu şehirde çoğu kez yaşıyoruz.
Örneğin...
Biz bugün için, Kent Meydanı ile ilgili verilen sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceği? 3 ncü Üniversite kurulmasının tamamen rafa mı kalktığı? Kızılinler projesinin hayal olup olmadığı gibi konuları hatırlatıp, birilerinden cevap isteyecektik...
Yukarıda aktardığımız diyalogu okuyunca, bu söylediklerimizi yazmaktan vaz geçtik.

Zira...
Tıpkı yukarıda yer verdiğimiz diyalogda olduğu gibi, sorduğumuz sorulara mantıklı cevaplar yerine, sorularla alakası olmayan cevaplar alacaktık.
Tıpkı bu güne kadar olduğu gibi...
.....

Hisarcıklıoğlu ve Palandöken de devir teslim töreninde...
AK Parti'de, Sivil Toplum ve Halkla İlişkilerden sorumlu Genel Başkan yardımcılığı görevine getirilen Eskişehir milletvekili Harun Karacan, dün gerçekleşen devir teslim töreniyle yeni görevine başlamış.
Partinin Genel Sekreterlik görevine getirilen Fatih Şahin'den görevi törenle devralan Karacan, devir teslim töreninin hemen ardından, AK parti Genel Merkezinin başkanlık katında tebrklari de kabul etmiş...
Devir teslim töreni için Eskişehir'den çok sayıda AK partili Ankara'ya giderken, devir teslim töreninde TOBB Başkanı RifaT Hisarcıklıoğlu ile TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken'in de bulunmaları dikkat çekiciymş...
.....
Alman kralı ile fırıncının "Adalet" mücadelesini mutlaka duymuşsunuzdur ama...
Bilinen, defalarca yazılıp çizilen gerçek bir olaydır:
Alman Kralı II. Frederick 1750 yılında Potsdam'dan geçiyor. Orayı çok beğeniyor ve 'Bana şuraya bir saray yapın" diyor. Ertesi gün adamları gidip bakıyorlar, Kral'ın beğendiği yerde bir değirmen. Adamlar kapıyı çalıyor, yaşlı değirmenci açıyor.
- Buyurun?
- Bizi Kral gönderdi. Burayı görüp çok beğendi, satın alacak. Kaç para?
- Satmıyorum ki ne parası?
- Saçmalama Kral istedi.
- Bana ne. Ben satmadıktan sonra kimse alamaz ki.
Adamları gelip Kral'a diyorlar ki;
- Efendim beğendiğiniz yerdeki değirmenci deli. Satmıyorum dedi.
- Çağırın bakalım bana şu adamı.
Değirmenci gelip, Kral'ın karşısında duruyor. II. Frederick;
- Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaç para?
- Yoo yanlış anlamadım, adamların da dün bunu söyledi. Satmıyorum!
- Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim.
- Sen koskoca kralsın, paran çok. Git Almanya'nın heryerine saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Satmıyorum!
II. Frederick ayağa kalkıyor;
- Unutma ki ben Kralım!
Değirmenci bakıyor ve diyor ki;
- Asıl sen unutma ki Berlin'de hakimler var!
Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiçkimse adaletin üstüne çıkamaz. Orada oturamaz. Bugün bütün gelişmiş ülkeler hukuk fakültelerinde bu olayı anlatırlar. "Berlin'de hakimler var!"
- Potsdam'da Sansosi Sarayı. Saray ve değirmen yanyana. Kral ve değirmenci adaletle komşu oluyor.
Sabahları II. Frederick arka bahçeye çıktığında değirmenci sesleniyor;
- Hey Frederick, ekmek yaptım göndereyim mi?
II. Frederick diyor ki;
- Adalet her sabah bana, sıcak bir ekmek kokusuyla gelirdi.
HHH

Bilinen bu olayın bir de bilinmeyen bir tarafı var ki, Sunay Akın'ın ağzından öğrendiğimizde biz de şaşkına dönmüş ve bu ülkenin kurtarıcısına bir kez daha hayran olmuştuk.
Yıl 31 Aralık 1917.
Berlin'de bir otelde yılbaşı kutlamaları yapılıyor.
Osmanlı heyeti var orada.
Aralarından biri, diğerlerine işte bu öyküyü anlatıyor.
Ardından da...
- Hadi Potsdam buraya çok yakın. Gidip adaletin simgesi olan o değirmen ile yanına yapılan sarayı yan yana vaziyette görelim. Bir daha görmemiz mümkün olmaya bilir.
Kimse gelmiyor onunla...
Ve yukarıdaki o öyküyü arkadaşlarına anlatan tek başına kalkıp gidiyor.
Herkes yılbaşı kutlarken ve eğlenirken o gidip adaletin simgesini izliyor uzun uzun.
İşte o kişi Mustafa Kemal Atatürk..

.....
Biraz da gülmek lazım
Kriz yüzünden işten çıkarılan bir akademisyen ile bir gazeteci yurt dışına çıkmışlar. Bir süre yiyip-içip eğlenmişler.
Doğal olarak paraları çabucak tükenmiş. İş aramışlar ve bir çitlikte hayvan pisliklerini ahırdan kürekle kazıyıp çöp römorkuna atma işi bulmuşlar. Bir süre çalışmışlar, başarılı olmuşlar, çiftlik kahyası da onları sevmiş ve hallerine acıyarak "Size daha kolay bir iş vereceğim" diyerek onları yumurta paketleme işinde görevlendirmiş .
"Bunların irilerini ve iyilerini bu taraftaki kutulara, küçük ve kötülerini bu taraftaki kutuya koyacaksınız" demiş.
Fakat bizimkiler çok yavaş çıkmışlar, "Bu iyidir, değildir, küçüktür, büyüktür" tartışmaları ile işleri aksatmışlar.
Onları gözleyen kahya yanlarına gelmiş, "Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz? " diye sormuş. Bizimkiler "Gazeteci" ve "Akademisyen" diye cevaplamışlar.
Kahya, "Belli belli, sizin Türk aydını olduğunuz belli" demiş.
"Çok iyi b..k atıyorsunuz ama iyi ve kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi