1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Şu "İş var ama beğenmiyorlar" diyenler var ya...

Mimarlığı bitirmiş, diplomasını almış bir gencin, mesleğini yapamadığı için küçük bir kafe çalıştırdığını biliyorum.
Elinde inşaat mühendisliği diploması bulunan bir gencin ürün pazarlama işinde çalıştığını da biliyorum.
Gıda mühendisinin süpermarkette çalıştığına, kimya mühendisinin bekçilik yaptığına da şahidim.
Dahası…
Hemşire olmuş sekreter, geçici işçilik yapan sosyolog, getir-götür işi yapan felsefe mezunlarını da bilirim.
Hatta…
Avukatın yanında katip olarak çalışan Avukatların da olduğuna şahitliğim vardır.
Şuna adım gibi eminim ki;
Tezgâhtarlık yapan işletme mezunu, pazarda tezgâh açan edebiyat mezunu da mutlaka vardır…
Ne denli acıdır ki, bu ülkede çoğu genç, eğitimini aldığı mesleği icra edemez.
Edemediği için de, alakasız işlerde çalışır.
çünkü…
Bu ülkede, gırtlağına kadar borç batağına düşmüş insanlar, bırakın iş seçmeyi, ne iş olsa yapar bir duruma gelmiştir ki, söz konusu insanlar aslında alınlarından öpülesi insanlardır.
Zira bu insanlar, “İş var ama beğenmiyorlar” cümlesini rahatlıkla kurup, alanında uzman olan gençleri son derece ağır şartlarda ve asgari ücret karşılığında çalıştırmak isteyenlere köle olmak yerine, farklı işlerde çalışmak zorunda kalan onurlu insanlardır.


.....


Güç zehirlenmesi…


Doğru Yol Partisi’nin en hızlı olduğu yıllar…
İl başkanı Demir Berberoğlu, Milletvekilleri İbrahim Dedelek ve Fevzi Yalçın ekip olmuşlar.
Yanlarına da dönemin kudretli ismi Hüsamettin Cindoruk’u da katarak partide büyük bir güç elde etmişler.
Ekibin bıçağının her iki ucu da kesiyor.
Partide onlar ne diyorsa o oluyor.
Muhalefet öyle bir köşeye sıkışmış ki, hareket edecekleri hiçbir alan yok…
Ancak, sıkıştırılan bolun nasıl şişerek patlıyorsa aynen öyle oluyor…
Yapılan il kongresinde muhalefetin adayı Necati Okuroğlu kazanıyor seçimleri ve i başkanı oluyor…
Süreç içinde mahalli seçimler geliyor gündeme…
Genel merkez “Eskişehir büyükşehir adayını ben belirleyeceğim. Odunpazarı ve tepebaşı ilçelerinde ise adaylar önseçimle belirlenecek” kararı alıyor.
Bunun üzerine önseçim yapılıyor.
önseçim de tıpkı il kongresinde olduğu gibi muhalefetin zaferi ile sonuçlanıyor.
DYP’nin Tepebaşı adayı Orhan Soydaş, Odunpazarı adayı ise Ayhan Boyer oluyor.
Genel merkez ise Büyükşehir adayı olarak Aydın Arat’ı gösteriyor…
Elinde her türlü güç olmasına ve bunu sonsuz şekilde kullanmasına rağmen, güç zehirlenmesi muhalefeti derliyor, topluyor ve partide daha büyük bir güç haline getiriyor.
Şimdi durup dururken bunu niye yazdığımızı düşünüyorsunuz büyük bir ihtimalle?
Vallahi öylece aklımıza geliverdiği için yazdık.
Kim bilir?
Belki de CHP’nin geçtiğimiz hafta yapılan il kongresi çağrıştırmış olsa gerek!


.....


Bizi cahillik öldürecek!


Hz Muhammet “Cahiller cesur olurlar” demiş…
“Cahil cesareti” dediğimiz de muhtemelen bu sözü üzerine söylenmiş.
Atatürk ise “Cehalet yenilmesi gereken en büyük düşmandır”
Mevlana “Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.” Derken, Hz Ali “Cahilin cahilliğini kanıtlamak kolaydır fakat ona itiraf ettirmek güçtür” demiş…
Daha bir sürü söz söylenmiş cahillik üzerine ama var olan cahillik bu sözleri bile anlamaya muktedir değil maalesef.
Cahilliğin resmen paçalardan aktığı bir dönemi yaşıyoruz.
Hem de bu çağda…
Bakın! Coronavirüs diye bir mikrobun sebep olduğu bir hastalık türedi.
Yakalananı resmen öldürüyor.
İran’da bu virüsün görülmesi ve can almaya başlamasıyla birlikte insanlar türbelere akın etmiş.
Türbe demirlerini yalamaya başlamış insanlar…
Virüs daha da yayılmaya başlamış.
ülkemizde de bu virüsün ismi ilk duyulduğunda biri “sirke iyi geliyor” diye bir şey atmıştı ortaya…
İnsanlar evlerini resmen üzüm sirkesiyle falan yıkamaya başlamışlar…
Dünya, virüse karşı aşı geliştirmek için seferber olurken, bizimkiler virüsü yok edecek ilacı, hem de ucuz yoldan bulmuşlar.
üzüm sirkesi!
Ne diyelim…
Bizi hiçbir şey öldürmese cahillik öldürecek…


.....


İnsan bu çağdan nefret ediyor!


Suriye’de şehit verdiğimiz o pırıl pırıl, yiğit genç askerlerimizden bir tanesinin cenaze töreni.
Ay yıldızlı bayrağa sarılı tabutun içinde, son yolculuğuna uğurlanmak üzere yatıyor.
O’nu güya son yolculuğuna uğurlamak üzere gelenler ise elerinde cep telefonları ile fotoğraf çekiyorlar.
Dua yerine fotoğraf!
İnsan bu görüntüden nefret ediyor!
İnsan bu insanlardan iğreniyor!
İnsan bu çağda yaşadığına adeta pişman oluyor!
İnsan bu fotoğrafa bakınca “Sizin yaşattığınız utancın içine edeyim!” diyor…
Ateş düştüğü yeri yakıyor, ama o ateşin zerre sıcaklığını hissetmeyenler video çekme ve  çektiği videoları sosyal medya sayfalarına koyma derdinde!
Ne demiş bir şehit anası?
-“O yediğiniz helva var ya!  sizin kazanda pişmediği müddetçe, size  hep tatlı gelecektir”


.....


Biraz da gülmek lazım


İki emekli parkta güvercinlere hem yem atıyormuş hem de laflıyorlarmış,
Birinci ihtiyar :-'Su güvercinlere ne zaman yem atsam, siyasetçileri hatırlıyorum ' dedi.
Diğer ihtiyar;-
-Neden...? Diye sorunca ekledi ;
-'Yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, havalanınca kafamıza yapıyorlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi