1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yokluk ve hastalıkla baş başa bırakılanlar...

Virüs testi pozitif çıkanlar evlerinde karantina altına alınıyor.
Filyasyon ekipleri eve geliyor, içmesi gereken ilaçlar ile uyması gereken talimatları veriyor.
Bu arada.
Ekipler, evde bulunanlara da test yapıyor ve çıkan sonuca göre ne gerekiyorsa yapıp gidiyor.
Evde karantina altına alınan pozitif hastalar aile hekimi ve diğer sağlık ekipleri tarafından sürekli kontrol altında tutuluyor.
Karantina sırasında pozitif hastalar evlerinde ağırlaşırsa, tedavilerine devam edilmesi için hastanelere götürülüyor.
***

İşte, testi pozitif çıkan ve evde tedavi ve karantina altına alınan bit tanıdığımız var.
Hafif sayılabilecek nitelikte geçiriyor hastalığı.
Her gün de durumu iyiye gidiyor.
Kısa bir süre içinde de tamamen atlatacak ve eski sağlığına kavuşacak.
Her ne kadar “Hafif” desek de süreç biraz ağrı ve sancılı olmuş.
özellikle akşam saatlerinden itibaren bir hayli zorluk yaşamış.
Sürekli konuşup, durumunu ve hastalığın seyrini soruyoruz.
Geçen gün yine durumunu merak edip aradığımızda sohbet ettik uzun uzun.
***
Sohbetimiz sırasında, bugüne kadar çok da üzerinde durulmayan bir hususu dile getirip “Hastalığın insana çektirdiği neyse de çoğu insan bu durumla nasıl başa çıkabiliyor? Vallahi düşündükçe kafayı yiyorum” dedi
Başta ne söylediğine tam olarak anlam vermemiş olsak da, devamında anlattıklarıyla, en az hastalığın yaşattığı fiziksel sıkıntı kadar önemli bir sıkıntıya dikkat çektiğini anladık.
Söylediği özetle şuydu;
- “Karantina sıkıntılı bir süreç. Evin fiziksel olarak müsait olması lazım ki odalar ayrılabilsin. Bunun yanı sıra iyi beslenmeniz, bol bol sebze ve meyve ile protein almanız lazım. Bunun yanı sıra takviye vitaminler almak gerekiyor. Bunlar için imkan lazım para lazım. Hadi bizim durumumuz çok şükür müsait. Olmayanları ve evinde karantina altında tutulanları ve bir yandan da hastalıkla mücadele edenleri düşündükçe gerçekten kahroluyorum.Testi pozitif çıkıp aynı benim gibi evde karantinası ve tedavisi olup da, evi müsait olmayan, aile fertleriyle aynı odada bulunan, imkansızlık nedeniyle yiyecek, içecek ve takviye vitaminleri alamayanların da olduğunu biliyorum. İşte bu yüzden çok üzülüyorum. Bunu yaşamayan bilemez.”
***
Ne yalan söyleyelim bunu duyuncaya kadar işin bu boyutu hiç aklımıza gelmemişti.
Hastalık tamam… Evde karantina da öyle…
Ama iş bu ikisiyle de bitmiyor.
Bir de hiç düşünülmeyen, sadece yaşayanların karşı karşıya kaldığı ama en az hastalığa karşı verilen mücadele kadar insanları sıkıntıya sokan bir de imkansızlık durumu var.
Yani...
Elde yok avuçta yokken, yakalandıkları hastalıkla sadece kendisine verilen ilaçlarla evlerinde iyileşmeyi bekleyen, bir anlamda kaderleriyle baş başa bırakılmış insanlar var.
Umarız bu konuda birileri bir şeyler düşünür!
Umarız bu insanlar yokluk ve hastalıkla baş başa bırakılıp “İyileş nasıl iyileşirsen” denilmez!
Umarız!


.....


İnsanın inanası da gelmiyor…


Salgın başladı, insanlar maske bulamadı.
Devlet “Merak etmeyin. Herkese maske ücretsiz dağıtılacak.” dedi.
önce PTT’nin dağıtacağı söylendi. Olmadı.
Sonra, e-devlet’ten müracaat edilerek dağıtılacağı söylendi. O da olmadı.
En son eczanelerden alınacağı açıklandı. O da tam olmadı.
Sonuç olarak dağıtılamadı maskeler.
***
Havalar soğudu. Grip aşısının önemi vurgulanmaya başlandı.
İnsanlar grip aşısı olmak için eczanelere akın etti.
Grip aşısı olmadığı için kimse vurulamadı.
En son sınırlı sayıda geldiği açıklandı.
Risk gruplarına göre 5 kriteri üzerinde barındıranlara aşı ancak yapılabildi.
***
Vakalar artmaya başlayınca test ihtiyacı da artmaya başladı.
Yetkililer, yapılan testlerden ücret alınmayacağını açıkladı başta.
Sonra bu açıklamaya rağmen özel hastaneler testleri parayla yapmaya başladı.
Yönetenler “Yapılan testlerden 250 liradan fazla alınmayacak” demesine rağmen özel hastaneler bunun iki katı fiyatla test yapmaya devam etti.
***
Sonuç olarak; hem maske dağıtımı hem  grip aşısı hem de test fiyatı konusunda yönetenler kötü bir sınav verdi.
Şimdi aynı yönetenler “Covit aşısı herkese ücretsiz yapılacak” diyor...
Doğrusunu söylemek gerekirse insanın da inanası gelmiyor.
çünkü...
Güven fena sarsıldı...


......


Sıkıntı büyük!


“Sağlık Bakanı  Ağustos Eylül ve Ekim ayında korona hastaları ile ilgilenen hekimlere ek ödemede kolaylık sağlanacağını açıkladı ve ardından uygulamaya geçildi.
Fakat Kasım ayı için aynı hususta herhangi bir açıklama yapılmadı.
Hasta sayısı arttıkça cerrahi branş hekimleri de bu hastalara gerek ayaktan tanı gerekse yatarak tedavi aşamasında 24 saat görev almaya başladılar.
Bu durum kovidle ilgilenen hekimlerin aylık gelirlerinin yarı yarıya azalmasına neden oldu, çünkü bu hastalarla uğraşmaktan kendi asli görevlerine ara vermek zorunda kaldılar.
Bu maddi kaygılar, her hastane yönetiminin kendilerince belirledikleri uygulamalar, bakanlığın hala ek ödeme kapsamında bir açıklama yapmaması ve salgınla mücadelede sağlık personellerinin yeni görev düzenlemeleri konusunda bir standardize getirmemesi, büyük sıkıntı...
Bunun yanı sıra...
Kovidle mücadele konusunda yeterince bilgi birikimi olmayan özellikle cerrahların bu hastaların tedavisinde görev alırken ileride çeşitli davalarla  karsılaşabilme ihtimalleri ve mevcut mesleki hekim sigortalarının bu tür davalar sonucunda doğabilecek tazminatlar konusunda hekimi yalnız bırakması gibi bir endişe var.
Bundan da önemlisi...
Vatandaşların umursamaz tavırları bizi çok yıpratıyor... milletin korktuğu bu hastalığa her gün koşarak mücadeleye giden sağlık personelini bu şekilde yüz üstü bırakmak gerçekten çok acı. Belki de şu an aşının çıkmasını en çok isteyenler sağlıkçılardır”
Yukarıdaki durum tespiti cerrah olan bir hekime ait,
Ciddi bir sıkıntıya dikkat çekiyor...
Bizim dikkatimizi çekti.,
Umarız Bakanlığın da dikkatini çeker!


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Adam evini telefonla arar, telefonu yabancı bir bayan açar.
Adam karşıdaki sesi duyunca şaşırır, bayana sorar:
- "Sen kimsin?" Kız cevaplar:
- "Evin hizmetçisiyim."
- "İyi de bizim hizmetçimiz yok ki!"
- "Evin hanımı beni bu sabah işe aldı."
- "Ya. öyle mi? Ben de evin beyiyim. Hanımı çağırır mısın?"
- "Hanımınız şu an yatak odasında kocası sandığım bir adamla beraber."
Adam şaşırır, sinirlenerek,
- "Elli bin dolar kazanmak ister misin?" Kız,
- "Tabii ki isterim.Kim istemez..."
- "O zaman çekmecedeki silahı al, yukarı çıkıp o cadı ile o sümsük  herifi vur!"
önce ayak sesleri duyulur, sonra iki el silah sesi. Hizmetçi telefona  geri gelir: - "öldürdüm efendim, cesetleri ne yapayım?" Adam,
- "Cesetleri havuza at." Kadın duraklar:
- "Ama burada havuz yok ki?"
Adam bir süre düşünür ve cevap verir:
- "Orası 112 43 44 değil mi?
- "Hayır!!!!!
- "Pardon! Yanlış numarayı aramışım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi