1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Yol, baraj, köprü yaptı" bir yere kadar...

Süleyman Demirel’in lakabı “Barajlar Kralı” idi.
Pek çok baraj yapıldı onun döneminde.
Başmaklık yaptığı dönemlerde Türkiye’nin her yeri inşaattı
ülkenin ilk köprüsü olan Boğaziçi Köprüsünü de o yaptı.
Köprü ulaşıma açıldıktan sonra yapılan ilk seçimleri kaybetti Süleyman Demirel.
xxx
Turgut özal Türkiye’yi karayolu ağı ile donatan bir isimdi.
Başbakanlığı döneminde Otoban seferberliği başlattı.
Büyük şehirlere ulaşım döneminde yaptığı otobanlarla daha kolay hale geldi.
Türkiye’nin ikinci köprüsü olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü onun başbakanlığı döneminde yapıldı.
Açılışta körpeden geçen ilk araç, Turgut özal’ın kullanmış olduğu araçtı.
Fatih sultan Mehmet Köprüsü’nün açılışının hemen ardından yapılan seçimleri kaybetti Turgut özal.
xxx
2002 yılında iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’yi bölünmüş yollara kavuşturan isim olarak tarihe geçti.
Pek çok karayolu, bölünmüş yol haline getirildi.
Böylece hem ulaşım daha kolay oldu hem de kaza tehlikesi büyük ölçüde azaldı.
Türkiye’nin üçüncü köprüsü olan Yavuz Sultan Selim köprüsü onun Başbakanlığı döneminde yapılıp tamamlandı.
Köprünün açılmasının ardından yapılacak seçimlerde Süleyman Demirel ve Turgut özal’ın başına gelenler Erdoğan’ın da başına gelir mi bilemiyoruz.
Ancak bildiğimiz, “Yol yaptı, Baraj yaptı, Köprü yaptı” ile bir yere kadar gidebiliyor bu iş.
Sonra…
Yol, Baraj ve Köprü’lerin yapıldığı yerlerden dahi oy çıkmaya biliyor…
Demek ki, hizmetlerin oy beklentisiyle yapılmış olması seçmen üzerinde hiçbir etki yaratmıyor.
Demek ki seçmen yeri geldiğinde, hizmet yaptığı için oy bekleyenlere “ yapacaksın tabii. Yapmak senin görevin değil mi? Hem yaptıklarını cebindeki parayla mı yaptın? Halkın parasıyla yapıyorsun sonuçta” diyebiliyor…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
AK Parti’de Referandum sonrası büyük şehirlerin kaybedilmesinin en gerçekçi tahlili…

Tahlil Sibel Eraslan’a ait.
Ertuğrul özkök de taşıdı bu tahlili köşesine.
Ne yalan söyleyelim, referandum sonuçlarında istediği sonucu alamayan AK Parti ile ilgili yapılmış en gerçekçi tahlil bu.
Tahlilin gerçekçiliği, hangi şehirdeki AK partili okursa okursun “Bizde de aynı durum var” demesinden kaynaklanıyor galiba.
İşte o tahlil:
BİR: “Son iki günde ortaya atılan eyalet sistemi laflarını çıkaranlar, sağda solda hızını alamayıp eski Türkiye’yi yıkıyoruz, devrim yapıyoruz diye caka satarken özellikle kadın seçmenleri korkutan şovmenler...”
İKİ: “Her lafına idam, kodes, vatan hıyanetiyle başlayan troller...”
üç: “Kibirden taş keseceğini düşündüğüm vekiller, kapıları rugan pabuçlarının uçlarıyla tekmeleyen bürokratlar...”
DöRT: “Fotoğrafa girebilmek için birbirine dirsek atan örtülü mebuslar, sürekli insan azarlayan devlet destekli STK’lar...”
BEŞ: “Kültür ve sanattan bir türlü ellerini çekmeyen ihaleciler, çantacılar...”
ALTI: “Her yanı zebella gibi gökdelenlerle kuşatan müteahhitler...”
YEDİ: “Demokratik bir rejimin demokratik imkânlarıyla kurulmuş bir partiyi asrısaadetin devamı olarak sunabilen anakronik şaşkınlar...”
SEKİZ: “Televizyon kanallarını parsellemiş ve toplumsal hiçbir inandırıcılığı da, karşılığı da olmayan uğursuzlar...”
DOKUZ: “Birbirini sevmeyen ve birbirine güvenmeyen teşkilatlar, dava arkadaşlığı denen ruhu hayatta tatmamış olanlar...”



,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İşsizlik meselesine akıl sır ermiyor arkadaş!

İşsizlik rakamları rekor seviyede.
Buna rağmen hemen her gün "İşçi bulamıyoruz" diye yakınan bir dolu işadamı ile görüşüyoruz.
Hani "İşsizlik yok. İş beğenmeme var" diyorlar ya…
Doğru söylüyorlar.
Ama…
İnsanların işi beğenmemeleri de bir açıdan doğru be arkadaş!
Düşünün bir kere…
Birincisi: İşsizlik maaşı varken adam niye gidip çalışsın ki?
İkincisi de:
Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikalar işçi arıyor.
Vereceği para asgari ücret…
Yaptıracağı iş hem ağır, hem tehlikeli hem de yağın kirin içinde…
çoğu zaman vardiya var. Yani gecenin bir yarısı gittiğin işten sabahın ilk ışıklarında eve dönüp, bütün bir günü uyuyarak geçirmek de var.
İşe varışın yarım saat 45 dakika, eve dönüşün de öyle.
Bu durumda ne yapar insan?
Aynı parayı, yani asgari ücreti şehir merkezinde verecek, daha hafif, daha sorumluluğu az ve daha temiz bir işe girmeyi tercih etmez mi?
Elbette eder.
Hatta ediyor da…
Dahası…
Bu şartlarla fabrikada çalışmak yerine, daha az paraya şehir merkezinde bulunan işleri tercih ediyor pek çoğu…
O yüzden…
Ağır, sorumluluk isteyen ve çok da sıhhi olmayan işlerde çalıştırılacak işçilerin maaşları tercih edilir düzeye getirilmedikçe, birileri iş bulamamaktan sürekli yakınacak.
Bu olmadığı müddetçe, "İş var ama işçi bulamıyoruz" söylemleri hep olacak.
İş arayan insan, aynı paraya fabrikada çalışma yerine, şehir merkezinde bulunan bir cafe’de çalışmayı her zaman tercih edecek.

O yüzden…
-"İşçi bulamıyoruz" diye yakınanlara sormak lazım…
Siz olsanız, hangisini tercih ederdiniz?
Asgari ücretle şehrin 40 kilometre uzağındaki fabrikalarda çalışmayı mı?
Yoksa…
Aynı paraya, şehir merkezinde bulunan bir iş yerini mi?


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM


Bir grup İngiliz, Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş.
Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. 'Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi' demiş.
Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee,noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-çok kolay. İngilizlere 'Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar' dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da 'Denize girmek yasak! ' dedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi