1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yürüyüş ve endişe...

CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapis cezasına çarptırılma kararı sonrasında CHP lideri bir yürüyüş başlatacağını açıkladı.


“Artık bıçak kemiğe dayandı” diyerek, Ankara’dan İstanbul’a kadar elinde “Adalet” yazan bir pankartla yürüyeceğini söyledi.


AK Parti cephesi önce ciddiye almadı bu yürüyüşü.


Hatta…


Ciddiye almadığını “Niye yürüyor ki? Hızlı Trenle gitsin” ya da “Bolu tünelini nasıl geçecek. çünkü o tüneli Erdoğan yaptı” gibi mizahi bir tutum içinde olduğunu göstermeye çalıştı.


Yürüyüş başlayınca AK parti cephesinde mizahi tutum terk edilip, yapılan yürüyüşün anayasaya aykırı olduğu söylemleri başladı.


Ardından…


Yürüyüşün fetö’ye hizmet etmek olacağı dillendirilmeye başlandı.


Devamında “Yürüyeni de savcılık çağırırsa hiç şaşırmayın” falan denildi.


En son…


Demirel’in sözü hatırlatılarak “Yollar yürümekle aşınmaz ama sokakta da adalet aranmaz” falan dendi.


Kim ne derse desin Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüşün, AK parti cephesinde mizahla başlayan karşılığı endişeye doğru evrilmeye başladı.


Galiba bu endişeye, söz konusu yürüyüşün, referandumun “Hayır” cephesinde yer almış farklı toplum katmanları tarafından da onaylanıp, destek görmesi neden oldu…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Asıl fırsatlar ülkesi…


 


-Futboldan zerre kadar anlamayan kişi, Futbol Federasyonu başkanı oluyor…


-Siyasetin “S” sinden anlamayan kişi, Milletvekili olabiliyor…


-Partinin yolunu dahi bilmeyen, partiyi en üstte temsil eden oluveriyor…


-Hayvanat bahçesi müdürü, TüBİTAK’a yönetici olabiliyor…


-öğretmen Milli Savunma bakanlığı yapabiliyor…


-Kahvehanesi olmayan Kahveciler Odası’na, lokantası olmayan, lokantacılar Odası’na başkan seçilebiliyor…


-Yabancı dil bilmeyen diplomat olabiliyor…


-Bilgisayarı açmayı bilmeyen Bilişim müdürü, hayatında sinema görmemiş kültür ve sanat yöneticisi oluyor.


-Hayatında önünden bile geçmediği üniversiteye rektör olabiliyor mesela…


-Parası olmayan kulüp başkanı, batırmadığı iş kalmayan kulüp yöneticisi olabiliyor.


-İmam, hastaneye müdür oluyor.


-PTT müdürü Sayıştay üyesi oluyor.


-Birlerinin bir sözüyle birileri başbakan oluyor, birilerinin bir sözüyle birileri başbakanlıktan oluyor.


Bu ülkede olmayacak hiçbir şey yok anlayacağınız.


Biz de kalkıp Amerika’ya “Fırsatlar ülkesi” falan diyoruz…


Bizden iyi fırsatlar ülkesi var mı?


Gördüğünüz üzere bu ülkede olmayacak hiçbir şey yok.


üstelik.


Bu ülkede olmayacak iş olduğunda, bu işe “bu kadar da olmaz” bile diyen yok.


O yüzden…
Bu ülkede yaşayan herkesin önünrde müthiş bir


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Bakalım bu taktik ne getirecek?


 


Son birkaç yıldır Eskişehir’deki AK Parti’de, CHP’li belediyelere karşı bir strateji değişikliği var.


Devlet kurumları ile CHP’li belediyelerin bağını iyice koparmaya yönelik bu strateji değişikliği.


-“Bugüne kadar yapamadık da ne oldu?” dercesine uygulanıyor adeta.


-“Kim ne derse desin! Kim ne düşünürse düşünsün umurumuzda değil artık! Resmen devlet kurumlarının imkanlarıyla CHP’li belediyeleri kalkındırıyoruz. Seçim geldiğinde onlar iyi biz kötü oluyoruz” düşüncesi ile kalkışılmış ve kararlılıkla uygulanacak bir strateji bu…


Söz konusu strateji çerçevesinde kamu kurumlarına yönelik:


-“CHP’li belediyeleri okullara almayın”


-“CHP’li belediyelerin kiracı olduğu kamuya ait yerlerden çıkartın”


-“İhalelere CHP’li belediyeleri sokmayın”


-“Ortak iş kesinlikle yapmayın”


-“Toplantı ve benzeri etkinlikleri CHP’li belediyelerle kesinlikle düzenlemeyin”


-“Hiçbir taleplerini karşılamaya kalkmayın” gibi talimatların verildiği ve verilen bu talimatlara da kamu kurumları tarafından uyulduğu açıkça görülebiliyor.


Zira…


CHP’li belediyeler okullar dahil kamu kurumlarına eskisi gibi giremiyor.


CHP’li belediyeler kiracı oldukları kamuya ait yerlerden çıkartılıyor.


Ortak işler eskisi gibi yapılamıyor.


Toplantı ve benzeri etkinlikler eskiden olduğu gibi yapılmıyor.


Dahası…


CHP’li belediyelerin talepleri kamu kurumları tarafından karşılanmıyor, zorluklar çıkartılıyor. Belediyelerin kamu kurumlarıyla olan anlaşmaları askıya alınıyor.


Yukarıda da söylediğimiz gibi bu Eskişehir’deki AK parti’nin “Ne olursa olsun artık!”deme noktasına gelerek, CHP’li belediyelerin kamu kurumları ile olan bağını tamamen kesme stratejisi gibi duruyor…


-“Bu güne kadar bunu yapmadık da ne oldu?” düşüncesinin ortaya çıkarttığı bir strateji.


Bu kararlı gibi görünen strateji AK parti’ye ne getirir ne götürür bilemiyoruz.


Yine bu stratejinin, aslında mağdur duruma düşecek olan CHP’li belediyelere mi yarayacağını yoksa CHP’li belediyelerin bu işten zararlı mı çıkacağını da bilemiyoruz…


Bildiğimiz tek şey var, o da AK parti’nin Eskişehir’de kamu kurumlarının CHP’li belediyeler ile irtibatının tam anlamıyla kesilmesine yönelik bir stratejinin hayata geçmiş olduğu…


***


BİRAZ DAGüLMEK LAZIM



Bir gün Otobüs durağında insanlar sıra ile Otobüs’ün gelmesini bekliyorlardı. Birinci sırada dar etekli bir kadın, ikinci sırada ise Temel uşağı vardı. Otobüs geldi. Dar etekli kadın otobüs merdivenine ayağını attı. Ne var ki eteği dar olduğu için bir türlü binemedi. Elini arkaya atıp bir düğme çözdü. Yine denedi olmadı. Bir düğme daha yine yok. Herkes bağırıp çağırırken, Temel kadını kucakladığı gibi otobüsün bir köşesine bıraktı.
Otobüs hareket ettikten beş dakika sonra kadın Temel’in yanına gelerek;
Kadın:
- Beyefendi, sen benim kocam mısın da beni kucaklıyorsun?
Temel:
- Ula, sen penim karım mısın da iki saattir penim pantolonum düğmelerini açaysun.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi