Türk Sağlık Sen Eskişehir Şube Başkanı Hüseyin Kararman paylaşmış bordoları yan yana…
Bordolar, Hastanede görev yapan bir sağlık çalışanına ait.
Biri 2020 yılının ilk ayı olan Ocak ayına, diğeri ise aynı yılın son ayı olan Aralık ayına ait.
Aynı çalışanın yıl başı ve yıl sonundaki faturalarına baktığınızda 3 şey görüyorsunuz…
1-çalışanın maaşına yıl içinde 237 lira zam gelmiş…
2-çalışanın maaşından yıl içinde 537 lira daha fazla kesinti yapılmış…
3-çalışanın maaşı 299 lira azalmış…
Yani…
Devlet verdiği maaş zammının 2-3 katını vergi olarak geri almış.
Peki bu nasıl olmuş?
Vergi oranı sabit olmadığı ve arttığı için, bunun sonucu olarak çalışandan kesilen vergi artmış, maaş azalmış.
Ne diyelim?
Hüseyin Kararman’a teşekkür etmek lazım…
Zam almasına rağmen maaşın azaldığı böylesine müthiş ötesi! bir sistemi bize b
Kamu çalışanına zam gelmesine rağmen, maaşının azaldığı böylesine saçma! bir sistemi,  bu kadar basit ve net anlattığı için
Böylesine müthiş! sistemin yaratıcıları hiç “Yahu biz insanların maaşına zam yapıyoruz ama yılsonunda adamların maaşı azalıyor. Bu nasıl iş?” diye düşünüyor mudur acaba?

.....

Vallahi bıktık şu yorumculardan!

Amerika’da, Covid hastalığının yaratacağı ruhsal sıkıntıları anlatıyor Psikiyatr…
Sunucu adama soruyor;
-“Cinsel bir takım sorunlara da neden olur mu bu hastalık?” diye.
Adam “soruyu o konuda uzman birine sormanız lazım. Ben bilemem. Bir şey söylersen de yanıltıcı olur” diyor.
Uzman olduğu konunun ruh sağlığı olduğunu hatırlatıyor.
Ardından da;
-“Uzman olmadığım konuda ahkam kesmem” diyor.
Sunucu utanıyor böyle bir soru sorduğu için.

HHH

İngiltere’de televizyon programına çıkan ekonomist, salgının ekonomide yarattığı tahribatı anlatıyor.
Bu arada gelen sorulara da kısa ve öz cevap veriyor.
Bir ara bulunan aşıların güvenliği ve aşı yaptırmak istemeyenlerin durumu soruluyor kendisine…
-“Ben bunu bilmem, bilemem ki? Bu bambaşka bir konu. Ben Ekonomistim. Yaptığım işle sorduğunuz sorunun yakından uzaktan alakası yok. Bir fert olarak bu soruya yanıt verebilirim ama ben burada fert olarak değil, alanımda uzman biri olarak bulunuyorum. Siz iyisi mi gidip bu soruyu, bu konuda uzmanlığı olan insanlara sorun.” diyor.
Soruyu soran yaptığı gafın farkına varıyor, konuyu geçiştirip sözü tekrar ekonomiye getiriyor.

HHH
Oralarda durum böyle…
Bizde ise öyle bir halde ki, evlere şenlik…
Salgın nedeniyle zaten büyük sıkıntı yaşadığımız şu süreçte, televizyon kanallarındaki tartışma programları adeta sıkıntımıza sıkıntı katıyor.
örneğin;
Tartışma programlarında, salgın ve sağlık konuşuluyor…
Programlara katılanların hiçbiri ( hep aynı kişiler olduğu için artık hepsini tanıyoruz) sağlıkçı değil.
Ama 40 yıllık sağlıkçı ve tıp eğitimi almış gibi konuşuyorlar.
O sırada bir haber geliyor.
örneğin ABD’nin  Türkiye’ye koyduğu ambargo haberi…
Konu sağlıktan hoop ambargo’ya dönüyor.
Konuşmacılar birden diplomat ve 40 yıllık uluslar arası ilişkilerci oluveriyor.
öte yandan spor tartışma programı…
Beşiktaş konuşulurken konuşmacılardan biri, bir anda  “Süleyman soylu ne konuşma yapı be!” deyiveriyor iyi mi?
Program spor, konuşulan ise içişleri bakanının mecliste yaptığı konuşma!

HHH

Kısacası…

Dışarıdaki insanlar uzman olmadığı konuda kesinlikle konuşmuyor.
Fikir dahi beyan etmiyor.
Kendi uzmanlık alanı dışında bir soru geldiğinde “Uzmanına sorun diyor.”
Dahası…
-“Uzman olmadığım bir konuda görüş beyan etmem hem bana yakışmadığı gibi, programınıza ve dinleyenlere de haksızlık etmiş olurum” diyor…
Bizdekilerin ise umurunda bile değil…
Uzman olmadıkları her konuda fikir sahibiler mübarek!
Hiçbiri de “Bu bana yakışmaz” demiyor…
Bir güzel yakıştırıyor!

.....

Bizde 3’ün biri bile yok!

Eğer bir insan işini tam yapıyorsa, sadece 1/3 başarılı.
Eğer aynı zamanda iyi yaptığı işin geleceğini de araştırıyorsa 2/3 başarılı.
Eğer kendi yerine insan yetiştiriyorsa; işte o insan yüzde 100 başarılıymış.
Kime göre?
Japonlara göre...
Yani...
Japonya'da insanların sadece işinde başarılı olmaları, onların tam anlamıyla başarılı olduklarını göstermiyor.
Diğer iki özelliğe de en az başarı kadar önem veriliyor.
Ne diyelim?
Bizde üçün biri bile yok!

.....

Yeme içme sektörü ne istiyor?

Hükümet küçük esnafa yönelik bir yardım paketi açıkladı.
İçinde üç aylık kira yardımı da barındırıyor.
Ancak…
Yeme içme sektöründe faaliyet gösteren, yanında en az 10 kişi çalıştıran Yeme İçme Sektörü, hükümetten kendileri için daha kapsamlı bir yardım paketi bekliyor.
Diyorlar ki bu sektörde çalışanlar?
En az 2 yıl ödemesiz kredi verilmeli. Verilecek olan kredinin faiz oranı tek haneli olmalı.
Böylece, yeme içme sektöründe faaliyet gösteren işyerlerinin panik olmadan yeni döneme kendilerini hazırlayabileceğini ifade ediyorlar.
Bizden duyurması…

.....

BİRAZDA
GüLMEK LAZIM

Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak bir ricada bulunur:
- çok susadım ve buralarda su bulamadım. Lütfen bana bir bardak su verir misiniz? Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak:
- İstersen ayran getireyim, der. Adam bu teklifi memnuniyetle kabul ettikten sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.Adam ayranı içtikten sonra çocuk:
- İstersen daha getireyim, der.
- Zahmet olur yavrum.
- Hayır ne zahmeti. Zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik! Bunun üzerine, adam iğrenerek elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır:
- Anneee, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı...