Kadınlar: Tarihte diğerleri de diyebiliriz. Geçmiş tarihte batıda cadı, şeytanla işbirliği yapan ve yakılan, doğuda ise daha doğar doğmaz gömülen yada bedel karşılığı verilen bir meta idiler. Tarihin kurallarını bozan ise Alper Tunga’nın torunu Tomris Hatun dünyada bilinen ilk kadın hükümdardır. Tomris kelimesi Türkçe kökenlidir, demir anlamına gelir. "Demir kadar güçlü ve kuvvetli"demektir. Ne asil bir isim, eski dünyaya bakınca medeniyetimizin ne kadar üst düzeyde olduğu hemen fark ediliyor. Sadece buda değil, yaşadığımız coğrafya yani Anadolu ana kökünden türemiştir ve bu topraklar kadın tanrıçaların evidir. Ne büyük, ne şanlı ne güzel bir medeniyetin insanlarıyız. Ama bir tezat var; ben size milattan binlerce yıl öncesini anlatıyorum. Evet kadın olarak değer gördüğümüz yüce şanlı bir tarihimiz, kadın adından türemiş bir coğrafyamız var.

Peki biz ne konuşuyoruz; kadın cinayetleri, istismarlar, iş hayatında eşit işe eşit ücret verilmeyen kadınlar, toplumsal hayatta kadına yapılan acımasız ve hiçte adil olmayan eleştiriler, engellemeler ve daha niceleri… Nerde yanlış yaptık bilemem ama hala kendi haklarından bir haber yaşayan kadınlarımız ve bu haklarımızı fazla bulup bunları pazarlık konusu yapmaya çalışan siyasetçilerimiz var. Uzun lafın kısası Uluönderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ünde dediği gibi “Ey Kahraman Türk Kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın”. Kim ki seni aşağıya çekecek, kim ki senin kazanılmış hakların üzerinden siyaset yapacak, kim ki sana güzel sözlerle yaklaşıp; kadın şöyle olmalıdır, böyle olmalıdır diye nutuk çekerek seni zincire vuracak. Ver cevabını; vur yüzüne binlerce yıl önceki hükümdarımız Tomris Hatunu, Kurtuluş Savaşındaki kadın kahramanlarımız ; Halide Onbaşıyı, Nezahat Onbaşıyı, Şerife Bacıyı, Kara Fatma’yı, Halime Çavuşu, Hafız Selman İzbeli’yi, Gördesli Makbuleyi, Çete Emir Ayşe’yi ve adını sayamadığımız bütün yürekli kadınları…