Gürcan Banger
Doğru anlatmak ve anlaşılmak
Sözcükler ile davranışlar duyguların ve düşüncelerin anlatımı olarak ortaya çıkıyor. Kendimizi bunlarla ifade ediyoruz. Ama onlara yüklediğimiz anlam, yöneldiğimiz kişi ya da topluluğun yüklediğinden farklı ise iletişim ve karşılıklı anlaşma sorunları oluşuyor. Özellikle yaptırımları olabilecek iletişimde sözün karşı tarafta nasıl anlaşılıp yorumlanabileceği konusunda özenli olmak gerekiyor.
Sosyal ve ekonomik yaşamımız gereği her gün farklı ortamlarda bulunuyor; katılımcı veya izleyici olarak çeşitli olayların içinde oluyoruz. Yaşadıklarımıza karşı değişik içerik ve biçimlerde tepki veriyoruz. Duygusal bir film izlerken gözyaşlarına hâkim olmayanlarımız var. Kimi bireyler olaylar karşısında daha az tepkili olabiliyorlar. Kimilerinin tepkileri ise içine atmak denen türde gelişiyor; bunları izlemekte zorlanıyoruz.
İnsan doğamızın bir parçası olarak ortama, insanlara ve olaylara verdiğimiz içsel tepki türlerinden biri alınganlıktır. Alınganlık çabuk gücenme veya duygusal olarak kırılma durumu anlamına geliyor. Alınganlık iki veya daha fazla insan arasındaki ilişki nedeniyle ortaya çıkıyor. Çoğu durumda olağan karşılanması ya da hoş görülmesigereken bir olaya karşı sergilenen bir tepki biçimi olarak gündeme geliyor. Alınganlık gösteren kişiler pek çok durumda kendileri ile ilgili olmadığı halde olayın hedef alan, eleştirel ve zedeleyici yanının kendisine yöneldiği yanlışına düşüyor.
Örneğin hatalı bir davranışa veya yanlışa işaret etmek istediğinizde; konuyla ya da olayla ilgili olmayan insanların da bundan kendilerine pay çıkardığını sıklıkla görürsünüz. Bu yönüyle alınganlık, insanların kendilerini gerçek yüzünü kavrayamadıkları olay ve durumlardan korumak için verdikleri tepkidir. Dolayısıyla alınganlık, çoğu durumda anlaşılmamış olan bir konuyu, eksiklik veya zayıflık algısına sahip kişilerin kendilerine mal etmesi sorunu olarak gözlenir. Bu gibi olaylarda alıngan kişi, kendisinin aşağılandığını düşünür.
Fobi, belirli nesneler ya da durumlar karşısında duyulan abartılmış güçlü korkudur. Bu açıdan alınganlık bir sosyal fobi örneğidir. En yaygın görünen alınganlık türlerinin çoğu durumda yaşlılıkla ilgilendirildiği gözlenmiş. Bu yönüyle bir ruhsal soru işareti olarak algılanması gereği ifade ediliyor. Ama hangi cinsiyete dâhil olursak olalım, hangi yaş diliminde bulunursak bulunalım; her birimizde alınganlığın değişik dozlarının varlığı da bir başka gerçek.
Toplumun vitrininde ne kadar çok bulunursanız ya da toplumu veya bireyleri ilgilendiren konularda ne denli hassas olursanız, alınganlığın hedefinde de siz yer alabiliyorsunuz. Eleştirdiğiniz ve düzeltilmesini istediğini bir davranıştan dolayı gereksiz yere kendilerine pay çıkaranlar olabiliyor. Örneğin bir eleştirinin konusu olmadığı halde bundan alınıp karşılık vermeye çalışanları zaman zaman görebiliyoruz.
Kimi zaman alınganlık bir silaha dönüşebiliyor. Alınganlığı bir silah olarak kullanmadan önce bir noktaya dikkat etmek gerekir. Bizimle ilgili olmasa bile; alınmamıza neden olan durum, kendimizi iyileştirip geliştirmek için bir işaret olarak kabul edilebilir. Eğer böyle algılamayı başarırsak, yaşamımızda en olumsuz olaylardan bile doğru dersler çıkarabiliriz. Ayrıca türü ne olursa olsun, alınganlığın ilişkiye zarar verdiğini de iyi bilmek gerekir.