1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Ne yapmış ki? 2 park, bir Tramvay gerisi çiçek-böcek" denilirse...

Mahalli seçimler gelip kapıya dayandığında, AK Parti cenahının Büyükerşen’e yönelik eleştirileri başlar.
Bu gayet doğal ve olması gereken bir durumdur elbette.
öyle ya! Sonuçta AK parti’nin seçimlerde mücadele edeceği kişidir Büyükerşen.
Ancak…
Mahalli seçimler gelip kapıya dayandığında, AK parti cenahından nedendir bilinmez,  Büyükerşen’e yönelik eleştirilerde sık sık aynı eleştiri argümanına başvurulur.
Yani…
-“Yıllardır ne yaptı ki? 2 Park, bir Tramvay, bir Porsuk düzenlemesi ve gerisi çiçek-böcek”
Her seçim öncesinde adeta alışkanlık haline getirilen ve eleştiri stratejisinin en üstüne yerleştirilen bu söylem hiçbir seçimde karşılık bulmaz.
Zira…
Bu söylemi seçim stratejisinin en tepesine çıkartıp Büyükerşen’i eleştirdiğini ve son derece etkili bir seçim stratejisi oluşturduğunu düşünen AK Parti, hiçbir seçim kazanamaz.
çünkü…
AK Parti’nin seçim öncesi söylemekten bir türlü vazgeçemediği “Ne yaptı ki? 2 Park, bir Tramvay, bir Porsuk düzenlemesi ve gerisi çiçek-böcek” eleştirisi, kamuoyunda ister istemez  “Demek ki AK Parti’nin söyleyeceği ya da eleştireceği başka bir şey yok. Her seçim öncesi aynı argümana başvurduğuna göre” şeklinde algılanır…
Dahası…
Aynı eleştiri söyleminin her seçim öncesi ısrarla söyleniyor olması her defasında “Madem yapılanlar bu denli küçümsenecek boyutta, o halde yıllardır yaptıkları sadece bunlardan ibaret olan bir kişiye karşı AK Parti Eskişehir’de seçimi niçin kazanamıyor?” sorgulamasının oluşmasına yol açar.
Sonuç olarak…
AK Parti’nin seçim öncesi kullanmaktan vazgeçemediği bu eleştiri etki yaratan, sonuç alan ve secim kazandıran bir eleştiri yöntemi olamamıştır.
Bunun böyle olmadığı da seçim sonuçlarıyla sabit olmasına rağmen AK Parti bu yöntemden azla vazgeçmez…
O yüzden sonuç da değişmez.
önceki gün AK Partinin Eskişehir’de önemli sayılabilecek bir aktörüyle sohbet ederken, onun da aynı eleştiri çıktı ağzından…
-“yine mi aynı söylem?” diye sorduk…
Sorumuza soru ile karşılık verip “Niye ki?” dedi…
-“Bu tür eleştiri son 2 seçimde etkili olmadı. Bu defa etkili olacağını mı düşünüyorsunuz da aynı eleştiri yöntemi üzerinde ısrar ediyorsunuz?” diye sorduğumuzda, yine soruya soru ile karşılık verip “İyi de. 2 parktan ibaret değil mi yapılanlar?” sözleri çıktı ağzından.
-“Madem öyle, koskoca iktidar partisi olarak sadece 2 park yaptığını söylediğiniz bir kişinin elinden belediye başkanlığını 3 seçimdir niye alamıyorsunuz o zaman?” diye sorduğumuzda ise kısa bir düşüncenin ardından “Galiba bir yerlerde yanlış yapıyoruz” diyebildi…
Aslında sözünü ettiği o yanlışların bize göre en önemlisini biraz önce kendisi “2 park” eleştirisiyle bizzat yapmıştı.
Tıpkı önceki ve daha önceki seçimlerde parti olarak yaptıkları ve hiçbir sonuç alamadıkları gibi…


.....


 


“Seçmenin eli alıştı” derler ya…


Siyasette “seçmenin eli alıştı” diye bir tabir var.
Bu şu demek:
Seçmen ilk defasında herhangi bir nedenden ötürü bir partiye ya da bir kişiye oy veriyor.
İkinci kez aynı parti ve kişiye oy vermesiyle birlikte psikolojik olarak o partiyi ve kişiyi her ortamda savunur hale geliyor.
Zaten ikinci verilen oydan sonra eli de beyni de uyum sağlıyor o parti ve kişiyle.
Sonraki seçimlerde de bu el alışkanlığını sürdürüyor.
Başka partiye ya da kişiye oyu nasip olmuyor.
Oy verdiği partinin de kişinin de yanlışlarını görmüyor.
Başka partinin ve kişinin doğrularını da görmüyor işin gerçeği.
Oy vererek desteklediği parti ve kişinin her yanlışı içinde doğruyu arama, oy vermediği parti ve kişinin doğruları içinde de yanlış arama derdine düşüyor.
Seçmen her ne kadar aidiyet duymaya başladığı parti ve kişiyi kolay kolay bırakmıyorsa da gün geliyor oy verdiği parti ve kişi kendi maddi ya da manevi çıkarlarıyla ters düşüyor.
İşte o anda, el alışkanlığına rağmen hiçbir sıkıntı duymaksızın bir anda partiyi de kişiyi de değiştiriveriyor.
Sonuç olarak…
Seçmenlerin büyük bir bölümü el alışkanlığı ile sandığa gidiyor.
Ve bu el alışkanlığı, kendisin yapılan en küçük bir hatayı dahi affetmiyor.
Alışkanlık anında terk edilebiliyor.
Zaten…
“Bugüne kadar sağ partilere oyum nasip olmadı” ya da “Sol partilere hiç oy vermedim” diyenlerin bir anda “vermedim” dedikleri partilere oy vermesi de ancak bu şekilde açıklanabiliyor.


.....


Eleştirilerimiz alışkanlık olmuş…


Günlük yaşamda sık tekrarlanan olumsuzlukları kaleme alıp, sürekli eleştiriyoruz.
Meğer yaptığımız eleştirilerin kaynağında Türk halkının alışkanlıkları yatıyormuş.
Yapılan bir araştırmada Türklerin çok sık başvurdukları ve anlam verilemeyen birçok alışkanlıkları varmış.
Ne mi bu alışkanlıklar? Okuyun siz de "vallahi doğru" diyeceksiniz…
İşte Türklere has alışkanlıklar…
-Faturaları son gün ödemek
-Yolda yürüyen arkadaşının üzerine araba sürmek
-Kimsenin bilgisinin olmadığı bir konuda yalan yanlış bilgi sahibi olmak
-Yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basmak
-Koltukları yırtıp, yazı yazmak

Otobüsten illa ön kapıdan inmek
-Yaşanmayan olayları yaşanmış gibi anlatıp, bir de buna inanmak
-ünlü birini görünce fotoğraf çektirip, samimiymiş görüntüsü vermek.
-Eğer ünlü uzaktaysa mutlaka el sallamak
-Yan yoldan çıkana kesinlikle yol vermemek
-Şerit değiştirdikten sonra sinyal vermek
-Trafikte sizi geçeni ne yapıp edip geçmek
-Reklam afişlerini yırtmak

Tuvalete kesinlikle bir şeyler yazmak
-İskambil kâğıdından yapılan kuleyi bozmak
Tiki olanla uğraşmak

-Cep telefonuyla bağırarak konuşmak
Gaz kaçağını çakmakla kontrol etmek,
-Ters yola girip, düz yoldan gelene ters ters bakmak
-Ambulansın hasta taşıdığına kesinlikle inanmamak
-Ev telefonunu arayıp "evde misin" diye sormak
-Kaza ve kazı alanı etrafına toplanmak
-Misafirlerin ayakkabılarını düz çevirmek
-Kavgaya "Sen kimsin olum" diye başlamak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi