1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Devlet kendi kurumunu bu duruma sokar mı? sokuyor işte!

-“Tülomsaş feribot yaptı”


 


-“Tülomsaş Yüksek Hızlı Tren yapacak.”


 


-“Tülomsaş Tank motoru üretecek”


 


Yıl içinde bu haberleri okuyoruz…


 


Umutlanıyor, gururlanıyoruz.


 


Ne de olsa Eskişehir’in en değerli ve köklü kuruluşu Tülomsaş.


 


Her ne kadar, eskiden 3-4 bin aileye geçim kapısı olurken, bugün 500-600 ailenin geçim kapısı haline gelmiş olsa da Cumhuriyet döneminin Eskişehir’e en büyük mirası…


 


O yüzden Tülomsaş’ın “yaptığı” ve “yapacağı” işleri duyunca seviniyoruz.


 


Ama gelin görün ki:


 


Yılsonu geldiğinde bir de bakıyoruz, Tülomsaş Türkiye’nin 500 büyük kuruluşu arasına girememiş.


 


500 Büyük kuruluş arasında yoğurt üreten kuruluş var Tülomsaş yok…


 


çünkü…


 


Söz verilmesine rağmen ürettiği feribotların arkası gelmemiş…


 


“Mutlaka içinde yer alacak” denilmesine rağmen Yüksek hızlı Tren projesinde devre dışı bırakılmış…


 


Motorlarını üretmek suretiyle “Altay Tankı” projesinde yer alacak olmasından haber dahi çıkmamış.


 


 


 


xxx


 


 


 


-“Tülomsaş yerli ve milli dizel lokomotif motoru üretti”


 


-“Tülomsaş ürettiği yeni hibrit lokomotifini tanıttı!


 


-“Tülomsaş araç taşıma vagonu üretti”


 


Yıl içinde bu haberleri de okuyoruz…


 


Umutlanıyor, gururlanıyoruz.


 


Ne de olsa Eskişehir’in en değerli ve köklü kuruluşu Tülomsaş.


 


Tülomsaş’ın “yaptığı” ve “yapacağı” işleri duyunca gerçekten seviniyoruz.


 


Ama gelin görün ki:


 


Yılsonu geldiğinde bir de bakıyoruz, Tülomsaş Eskişehir’deki Kurumlar vergisi sıralamasında 50 nci sırada.


 


Tülomsaş’ın fabrikalarında kullanılan Forklift üretip satan firma ilk 10’da ama Tülomsaş tamı tamına 50 nci sırada.


 


Demek ki üretim yok, satış yok…


 


Gelir yok, vergi yok, sıralamada yükseliş yok.


 


Olan sadece, Tülomsaş yönetimi ve çalışanların ortaya koymuş olduğu müthiş bir “Bakın biz kendi imkânlarımızla bunları yapıyoruz, yapabiliriz” çabası.


 


O’nu da takdir eden var ama görüp değerlendiren yok…


 


 


 


xxx


 


Tülomsaş’ın ilk 500 büyük firma içinde yer alamayışı ve Eskişehir kurumlar vergi rekortmenleri listesinde 50 nci sırada bulunması elbette kurumun suçu değil.


 


Neticede Tülomsaş devletin bir kurumu.


 


Tek ve en büyük işvereni, devletin zaten bizzat kendisi…


 


Ne kadar iş verirse devlet, Tülomsaş o kadar iş yapacak…


 


Ama-Fakat-Lakin devlet o işleri bir türlü vermiyor işte!


 


“Verilecek” demesine rağmen vermiyor…


 


“Yapacak” demesine rağmen yaptırmıyor…


 


Sahibi olduğu devasa kurumu bir yandan umutlandırıp, diğer taraftan geriye çekiyor…


 


Aynı devlet bizi de Tülomsaş üzerinden adeta (Kurumun bu şehir için taşıdığı tarihsel değeri yakından bildiğimiz ve değer verdiğimiz için) “yapacak-edecek” haberleriyle avutup, hayallerle kandırıyor…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


 


 


Her ne kadar tersini iddia etseniz de…


 


 


 


-Seçmenin yüzde 41’i, 18 ila 30 yaş arasında ve aynı zamanda bu yüzde 41’lik genç seçmen lise ve yüksek öğretim görmüş.


 


 


 


-18 ila 30 yaş aralığında olan lise ve yüksek öğrenim görmüş seçmenin neredeyse yüzde 75’i referandumda “Hayır” oyu vermiş.


 


 


 


-Bu gençlik aynı zamanda gelişen her olayı, soran, sorgulayan, sosyal hayat ve sosyal medya ile ilişkilendiren bir gençlik.


 


 


 


-Ailesinin yaşantısı ve düşüncesini olduğu gibi kabullenmeyip, karşılaştığı farklı fikirleri Okul kantinlerinde, cafelerde, sinema ve benzeri sosyal aktivitelerde tartışıp, muhakeme yapabilen de bir gençlik aynı zamanda.


 


 


 


-önüne konulan tercihi peşin peşin kabullenme yerine özellikle sosyal medya ve sosyal çevre üzerinde karşılaştığı örneklerle ret edebilen de bir gençlik.


 


 


 


-Yaşamı sınırlandıran, özgürlükleri azaltan ve baskı altında tutan siyasi düşüncelere karşı popüler kültür hayatını yaşama taraftarı olan bir genç nesilden bahsediyoruz.


 


Ve her seçim sözünü ettiğimiz bu gençlere en az lise mezunu olan, okul, kantin, cafe, sinema, ve en önemlisi de sosyal medya ile iç içe büyümüş, en az bir müzik aleti çalıp, bir spor dalı ile uğraşan binlercesi ekleniyor.


 


Siz her ne kadar “Bu geçlikten bi halt olmaz” deyip gezin ama durum bu.


 


Bu durum, bu gençlerin oyunu alamayacak partileri kötü bir geleceğin beklediğini gösteriyor.


 


Hani seçim öncesi partilere ve adaylarına bir faydası olsun diye yazıyoruz…


 


Yazının başka bir amacı falan yok…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


 


 


Bu da bir şey aslında…


 


 


 


Dün bu köşede ittifak partilerinin bir araya gelmemesiyle ilgili bir yazı kaleme almıştık.


 


Kamuoyunda pek çok söylenti dolaştığını, ittifak partilerinin birini söylediğini diğerinin yalanladığını, buna rağmen ittifak içinde parti yöneticilerinin birbirleriyle temas kurmayıp, bir araya gelmemesine bir anlam veremediğimizi dile getirmiştik.


 


Yazının baskıya verildiği saatlerde İYİ Parti yöneticileriyle CHP yöneticilerinin bir araya geldiğini duyduk.


 


Adaylık ve meclis üyeleriyle ilgili meselelerin konuşulduğunu öğrendik.


 


Muhtemelen bu bir araya gelişler her iki ittifak içinde de başlayacağa benziyor…


 


Aslına bakarsanız ilk yapılması gereken iş son yapılıyor…


 


Keşke her iki ittifak içinde bulunan partiler önce bireysel açıklamalar yapıp, ortalığın karışmasına neden olmak yerine,  bir araya gelip en azından bir yöntem ve söylem çerçevesini ittifak içinde belirleyebilseydi.


 


Ne diyelim…


 


Bu da bir şey aslında…


 


öyle ya, ittifak partilerinin seçime kadar bir araya gelmeme ihtimali de olur mu olur!


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Buna anlam vermek mümkün değil…


 


 


 


2014 seçimlerinde kırsaldan alınan oyların ne denli önemli olduğu çıktı ortaya.


 


Yeni yasa çerçevesinde ilçelerin şehir merkezinden daha büyük bir etkinlik üstlendiği resmen görüldü.


 


Şehir merkezinde belediyeleri CHP kazanmasına rağmen, ilçelerden gelen meclis üyelerinin ağırlığının AK partili olması, bir anda meclis çoğunluğunun AK parti’ye geçmesine neden oldu.


 


Yani…


 


Merkezde seçimi kazanan CHP, mecliste azınlığa düştü.


 


Bunun öneminin ortaya çıkmasına rağmen partiler hala kırsala, yani ilçelere çok önem vermiyor…
Varsa yoksa şehir merkezine çevrilmiş gözler.


 


Buna da anlam vermek mümkün değil…


*******


Biraz da gülmek lazım…


 


Kedi; Tanrı’dan, bir günlüğüne sahibinin yerine geçmek ister. Tanrı, kedinin isteğini kabul eder.Sabah uyandığında kendini evin erkeği olarak yatakta bulur ve günü insan olarak yaşamaya başlar. Akşam olduğunda Tanrı, kediyi çağırır, sorar:
- Ee..günün nasıl geçti? İnsan olmak hoşuna gitti mi?
Kedi yüzünü buruşturup başlar anlatmaya:
- Sabah tam kalktığımda yalanmak yerine aynanın karşısında bıçakla hiç gereği yokken elimi yüzümü kestim. Yetmiyor gibi otobüste yer olmadığı için yarım saat ayakta kaldım. Oysa kedi olsaydım bir yerlere sığışabilirdim. Sonra işyerinde patronum beni azarladı. Ama hiçbir şey yapamadım. Kedi olsaydım tırmığım ile haddini bildirirdim. öğle yemeğinde ise haşlanmış sebze vardı. Tuvalete girmek için dakikalarca bekledim. Hâlbuki bir köşede işimi hemen halledebilirdim..
Tanrı şaşırır:
- Peki hiç beğendiğin bir şey olmadı mı?
Kedi, kötü kötü gülmeye başlar:
- Olmaz mı?! Komşunun köpeğini arabaya attığım gibi kentin öteki ucuna götürdüm, okkalı bir tekmeden sonra orada bıraktım lavuğu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi