1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yazık günah yahu!

İşçilere çalışmaları karşılığında ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. temel gereksinimleri günün üzerinden en az düzeyde karşılanmasına yetecek kadar olan ücrete Asgari ücret diyoruz…
Bir başka tanımla…
İşçilere ödenmek zorunda olunan en düşük ücretin adıdır Asgari ücret…
Bu şu demek: Şu anda asgari ücret 2020 lira olduğu için her işveren çalıştırdığı her işçisine en az bu oranda maaşı vermek zorunda.
***

ülkemizde her türlü yasa var ama bu yasaların harfiyen uygulanması konusunda yaşanan da bir sıkıntı var.
Şöyle ki:
Var olan yasalar ya denetimsizlik yüzünden uygulanmıyor, ya da söz konusu yasalar, mutlaka  bir açığı bulunmak suretiyle  deliniyor.
Tıpkı asgari ücret konusunda olduğu gibi…
***

 Son günlerde çok sık duymaya başladık. Belki sizin de kulağınıza gelmiştir.
Malum işsizlik had safhada…
İş aramaktan bunalıma giren, çalmadık kapı bırakmayan ve sonuçta “Para da önemli değil. Yeter ki çalışacağım bir iş olsun” psikolojisini yaşamaya başlayan gençlerin bu durumunu “fırsat” olarak değerlendiren işverenler türemiş.
İşe alacakları insanlarla peşin peşin pazarlık yapan bu işverenler “Asgari ücret veremem. Ancak yarısını verebilirim. Kabul edersen hemen işe başla. Ben bankaya yasa gereği mecburen asgari ücret oranında para yatıracağım ama sen bu paranın yarısını getirip vereceksin” diye peşin peşin pazarlık yapıyormuş.
Bazıları ise işe alacağı insanlara güvenmiyor olduğundan ya da kendisini garanti altına almak istediğinden olsa gerek, işçisine banka maaş kartını vermeyip, yatırdığı maaşı kendisi çekerek, yarısını maaş olarak elden  veriyormuş.
Böylece var olan yasa da kağıt üzerinde uygulanmış oluyormuş.
***

Yukarıda da söyledik.
Bazı işverenlerin çalıştırdığı ya da yeni işe aldığı işçilere asgari ücretin altında maaş verdiğine dair iddiaları son günlerde çok sık duymaya başladık.
Bu durum herhalde vicdansızlıkta gelinen son noktayı gösteriyor.
Düşünsenize? Dört-Beş yıllık bir üniversiteyi bitiriyorsunuz.  İş bulabilmek için kapı kapı dolaşıyorsunuz. Ailenize ve çevrenize karşı mahcubiyetin en büyüğünü yaşıyorsunuz. Sonunda “Maaş bir yana iş olsun yeter” ruh haline bürünüyorsunuz ve birileri çıkıyor sizin bu durumunuzu, sizi de rencide ederek,  kendi lehine avantaja çeviriyor…
Bunun bir takibi olmalı.
Bunun bir cezası olmalı.
Bu tür vicdan yoksunu insanlar bir şekilde ortaya çıkartılmalı.
Ayıptır, yazıktır, günahtır…


.....


Fazla söze gerek var mı?


"Bugünkü Türk milleti siyasî ve içtimaî camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, çerkeslik fikri ve hatta Lâzlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır.
Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar, birkaç, düşman âleti mürteci, beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlâka, hukuka sahip bulunuyorlar."   
(ATATüRK) 


.....


Yahu neydi
herifin ismi?


Hitler Almanya'da Başbakan olduğun da, yıl 1933'ü gösteriyordu.
Kısa bir süre sonra, öyle "iyi günler" ya da “Merhaba” falan gibi selamları kaldırıp, Alman selamı işte bu dur deyip, "Heil Hitler (yaşasın Hitler)" diye bağırtmaya başladılar Almanları. Başka selamlar vatan hainliği sayıldı.
ünlü komedyen Karl Valentin akşam vakti her zaman uğradığı meyhanesinde yedi-içti.. Borcunu ödedi. Kalktı, gidecek. Herkes merak içindeydi, nasıl veda edecek diye.
Valentin kapıya yaklaşıp herkese doğru dönerek elini kaldırdı ve bağır dı: "Heil..." Sonrası yok.
Herkes bakıyor ve düşünüyor. Bir daha bağırdı: "Heil..." yine o kadar…
Düşünüyor. Sonunda dayanamadı ve dedi ki:
— Yahu, neydi? herifin ismini unuttum!
Şimdi yazıyı okuduktan sonra kalkıp da, “Bu ne demek istedi?”, “Aklınca kime gönderme yapıyor?” gibi niyet okumalara falan kalkmayın.
Zaten gönderme yapmaya kalksak, tahmin edeceğiniz üzere bir-iki kişiye falan değil, pek çok kişiye gider bu yazı.
Zira…
En büyüğünden en küçüğüne kadar yüzlerce kurumda, binlerce insan var bu yazının gideceği.
O yüzden yazının adresini falan aramayın,
Bir yerde rastladık yazıya…
Hoşumuza gitti…
Sizinle de paylaşmak istedik…
Fena mı yaptık yani?


....


Yalanı bile güzel…


Bilinen bir hikayedir…
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel yaptığı bir ziyaretten sonra CHP Genel Merkez binasından çıkıyordu.
Cumhurbaşkanını görmek için parti binasının karşısındaki duvarda bekleyen köylü vatandaşlar, Gürsel'i görünce birden alkışlamaya başladılar.

Bu arada köylülerden biri, heyecanına yenilerek başladı yüksek sesle bağırmaya:
"Yaşşşaaa aslanların aslanı, paşaların paşası, babaların babası, Büyük Reisicumhurumuz, Sayın Gürsel Paşamız, Generalimiz, Kumandanımız, babamız bin yaşşaaaa... Bravoooooooo!"

Gürsel, gözlerini hafifçe kısarak sesin geldiği tarafa baktı. Sonra da yanındaki gazeteciye dönerek fısıldadı:
"Amma da palavra sıkıyor, değil mi? İnsanın hoşuna da gitmiyor değil hani!"
Şu günlerde buna benzer olaylar yaşanıyor ülkede.
Cumhurbaşkanından tutun da Başbakan'a hatta bakanlara kadar, iktidar partisi mensuplarından yağ çekilmeyen kişi kalmadı.

Bazen kantarın topuzu da kaçıyor.
çekilen yağın dozu, halife yapmalara kadar varıyor.
İşin ilginç yanı, hiçbiri de çıkıp:
-“Yahu kardeşim. O benzettiğiniz kişi olmadığımı, olamayacağımı siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. O yüzden bu kadar yağa gerek de yok. Bunu yapmakla beni yüceltmiyor, aksine seviyesiz bir ortam yaratıyorsunuz” demiyor.

Ne diyelim?
Belki de kendileriyle ilgili bu söylenenleri duymak, gerçek olmasa bile hoşlarına gidiyor.


.....


Biraz da
gülmek lazım


Bir adam uçağıyla Afrika’nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer.
Adam ne yapayım diye düşünürken bir Afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür.
Adam içinden “Bo..u yedik” der. O anda nur yüzlü dedenin sesini duyar:
– Hayır evladım bo...u yemedin.
– Peki şimdi ne yapmam gerek?
– Şuradaki mızrağı görüyor musun?
– Evet…
– Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır.
Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır. Bunun üzerine nur yüzlü dede:
– Evet evladım, işte şimdi bo..u yedin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi