4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

Ekonomik Kriz ve Mutedil Devletçilik

            ülkemizde, döviz kurlarında hâlâ bir istikrara ulaşamadı. Enflasyon, yıllık bazda yüzde 17.9’a çıktı., Cari açığın kapatılmasını sağlayacak, bir çözüm hala bulunamadı. işsizlik rakamları ise  yüzde 10.2’den yukarı doğru seyrediyor..


           Diğer yandan enflasyon ve cari açığın yükselmesi,  yabancıların, Türkiye’den, fon çıkarmaya başlaması. Döviz fiyatlarının tırmanması, finansal sistemi zorladı. Döviz borçlusu şirketlerin, sıkıntıları ve faizlerde aşırı yükselme, ekonomiyi daralma ivmesine sürükledi. Bütün ve benzer gelişmeler, Ekonomik krizi, gündeme getirdi..


           Ayrıca son 6 yılda, ekonominin, yüzde 4,5 büyürken, hazır beton üretiminin yüzde 66, inşaat katma değerinin, yüzde 79, inşaat yatırımlarının da yüzde 82 arttığı bir ortamda,  üretim ve yüksek teknoloji beklenemez. İşsizlik çözülemez. Ekonomik kriz ise kaçınılmazdır.


           Oysa Türkiye, ekonomide başarılı ve ekonomi devleti olmak zorundadır.


           Nitekim ATATüRK, “ Yeni Türkiye Devleti temellerini süngüyle değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır.” Demiştir.


              ATATüRK, bu hedefini, sözde bırakmadı. Onun döneminde, her türlü imkansızlığa rağmen, 1924-1929 döneminde. ekonomimiz ortalama %10,8’lik bir hızla büyüyerek, altı yılda kümülatif olarak %79’luk bir büyüme sergilendi. ABD ekonomisi ise


 1924-1929 arasında,  ortalama %3,3 reel hızla büyümüştü.


           Elbette Ekonomik krizin, en önemli, nedeni mevcut gelirin, yerli yerinde kullanılmaması, üretime yönelik yatırımların, göz ardı edilmesidir. çünkü üretmeyen ve eğitime önem vermeyen toplumlar, her alanda istedikleri kalkınmayı yapamazlar.


             Türkiye’ de, çok partili dönemde, Atatürk’ ün, ekonomi, özellikle de sanayileşmedeki eğitimdeki başarıları göz ardı edildi.  Hızlı bir şekilde kapitalist düzene kaydı. Son yıllarda ise serbest piyasa ekonomisi, adeta kurtarıcı gibi, Türk halkını sunuldu. 


             Aslında millet olarak, Atatürk’ ün, ekonomik ve devletçilik politika ve stratejilerini, ne anladık ne de anlatabildik. Nitekim Atatürk, " Türkiye’ nin, tatbik ettiği Devletçilik sistemi, on dokuzuncu asırdan beri sosyalizm nazariyecilerinin ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu Türkiye’ nin, ihtiyaçlarından doğmuştur. Türkiye’ ye has bir sitemdir. Devletçiliğin, bizce manası şudur. Fertlerin hususi teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin büyük ihtiyaçlarını, birçok şeyleri yapılmadığı göz önünde tutularak, memleket ekonomisini devletin eline almak,” demişti.


              ATATüR döneminde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanının, asırlardan beri ferdi ve hususi teşebbüslerle yapılamamış olan, şeyleri bir an evvel yapak istedi ve kısa zamanda yapmaya da muvaffak oldu.


            ATATüRK,”  Bizim takip ettiğimiz bu yol, görüldüğü gibi,"Liberalizm" den başka bir yoldur " demişti. Yine Atatürk, devlet ile ferdin karşılıklı faaliyet sahalarını ayırmak ve devletin de ferdin yerine geçmemesi gerektiğini de her vesile vurgulamıştır.


          Batı ülkeleri, 1929 yılındaki ekonomik krizden, ders almadığı gibi, serbest piyasa ekonomisini benimsedi. Sonuçta da ekonomik krizlerle karşı karşıya geldi.


            Nitekim ABD’ de, meydana gelen ekonomik krize çözüm şekli, Atatürk’ ü haklı çıkardı. Türkiye Cumhuriyeti’ ni idare edenler ve edecek olanlar, bu krizlerden ders alır mı bilinmez ama Atatürk’ ün, ekonomik strateji ve politikalarını dikkate almak zorundadırlar. çünkü " mutedil devletçilik" bugünkü, küresel ekonomik krizde çözüm olarak ortadadır. 
           Bugün son ABD ve AB ülkeleri, ekonomik krizi, Atatürk’ ün, yöntemi ile çözüyor. Yani Atatürk’ ün, "mutedil devletçilik" politika ve stratejileri, tıpkı 1929’ da olduğu gibi, bugünkü ekonomik krize çözüm oluyor.


             öte yandan, Cumhuriyeti kuranlar, Osmanlı devleti’ nin, son zamanlarındaki borç tablosunu ve Türk milletinin önüne konan faturaları, çok iyi bildikleri için, dış borç almadan devleti idare ettiler. Buna rağmen de, 150 ton altın bıraktılar. Dünyada örnek olacak kalkınma hızını gerçekleştirdiler. Osmanlının da borcunu ödediler. 


           Devletçilik, 1930’dan sonra, Türk ekonomisinde dünya buhranının doğurduğu ortamdan kurtulmak için ortaya çıkmış bir sistemdir. Bu dönmede, ekonomik hayata, devletin, müdahalesi başarılı oldu.  Türkiye, dünyada en büyük kalkınma hızı yakalandı.


          . Ancak Türkiye’ deki siyasi otorite, hala serbest piyasa ekonomisinde ısrarlıdır. Hülasa Batı da küresel kriz dolayısıyla, şirketler ve bankalar devletleştirilirken, Türkiye’ de, devlet sektörünün, yok edilerek, serbest piyasa ekonomisinde ısrar ediliyor.


.           Oysa Türkiye, ekonomide başarılı olmak zorundadır. Nitekim ATATüRK “  Siyasi, askeri zaferler, ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler, devamlı olamaz, az zamanda söner.” diyerek uyarıda bulunmuştu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi