1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Parti kaybettiği seçimin tahlilini madem yapmıyor, bari onlar adına biz yapalım...

Eskişehir ile ilgili olarak öncelikle bilinmesi gereken bazı özellikler var…
örneğin:
-Okuma yazma oranı yüzde 95'lerin üzerinde…
-3 üniversite ile Türkiye'de kişi başına en fazla öğretim üyesi düşüyor…
-Sosyal gelişmişlik sıralamasında 6’ncı sırada…
-Yaşanabilir kentler sıralamasında 2’nci sırada…
-Ekonomik açıdan gelir gider oranları dengeli...
Kendi kendine yeten, kendi yağında kavrulan bir şehir…
-Havacılık ve raylı sistemler konusunda mesafe alınmış…
-Eğitim ve Sağlık alanlarında hiçbir sıkıntısı yok…
-Her geçen yıl katlanarak artan kent içi turizme sahip…
Yani…
Siyaset anlamında tanınırlığı, bilinirliği, güvenirliği, bilgi birikimi ve donanımı ile yüksek profili olmayan insanları siyaseten yutturabileceğiniz bir şehir değil Eskişehir.

HHH

Bunun yanı sıra…
Eskişehir’in siyasi yapısı ile ilgili bilinmesi gereken bazı özellikler de var.
örneğin:
-Aslında geleneksel sağ tandansa sahip bir kent.
-90’lı yılların ortalarına kadar merkez sağ iktidarlarına oy vermiş bir kent.
-Her seçimde sol partilerin karşısında AP-DP-ANAP ve DYP’yi birinci yapmış bir şehir.
-Her seçimde sol partilerin Türkiye ortalamasının altında oy aldığı bir kent.
-Halen merkez sağ düşüncesi taşıyan ciddi oranda seçmene sahip…
Yani…
Ne sağ’ın ne de sol’un kalesi falan değil bu şehir.

***

Tabii bunların yanı sıra Eskişehir’in değişime uğrayan siyasi yapısı ile ilgili özellikleri de bilmek gerekiyor…
örneğin:
-95 Yılından itibaren siyasi tercihin değiştiği bir kent Eskişehir.
-1995 yılına kadar Sol’a destek vermeyen Eskişehir’de nelerin değiştiğine özellikle bakmak gerekiyor.
-Sosyoekonomik olarak şehirleşmiş, iyi eğitimli, düzenli gelir sahibi tabanlara sırtını dayayan Sol, Eskişehir’de bu yıllardan itibaren geniş bir taban bulmaya başlıyor.
-Eskişehir’in iki önemli özelliği var.
Birincisi: Eskişehir’in kendi içinde iddialı bir şehir olması…
İkincisi ise: konumu itibarıyla önemli bir avantaja sahip olması…
-Demiryolu’ndan Karayoluna geçiş yakalanamayınca önemli merkez özelliğinin biri gidiyor.
-Kamu’dan özel teşebbüse geçişi yakalayamayınca ikinci özellik de yitiriliyor.
-Bir de bunların üzerine Ankara’da etkili olunamaması, lobi oluşturulamaması Eskişehir’i iyice etkisiz kılıyor…
-Tüm bunlar şehir halkının, iktidar partilerinin aleyhine kademeli bir dönüş başlatmasına yol açıyor.
-99 yılıyla birlikte Solculuk yapmayan, kendi partisini de eleştiren, sağdaki önemli ve etkili aktörlerle kavga etmeyen ve en önemlisi de şehrin Sol’a karşıtlığını hiçbir zaman kışkırtmayan Büyükerşen ile birlikte, şehirde sol yükselişi başlıyor.

***

Şimdi gelelim Eskişehir’deki AK Parti’ye
-AK partinin Eskişehir’de Merkez Sağ çizgisinin uzantısı değil de, şehrin hiçbir zaman rağbet etmediği MSP-RP-FP çizgisinin bir uzantısı olduğu algısı, Eskişehir’de sol yükselişini destekleyen bir unsur oluyor.
-Bu unsura karşı AK parti kadrolarının bir strateji geliştirememesi ya da geliştirmemesi sol’un şehirde yükselişini arttırıyor.
-Bir de bunlara AK Parti kadrolarının son döneme gelinceye kadar Eskişehirli olmaması…
-Hemen her dönem liderin karizmasına ve şahsi olarak aldığı oya bel bağlanması…
-İşi gücü yerinde, tanınır, bilinir ve sevilen insanlar yerine göreve geldikten sonra iş güç sahibi olup, tanınır hale gelenlerin partiyi temsil etme görevi üstlenmesi…
-Parti görevine geldikten sonra alınan lüks araçlar, özel şoförler, ajandalı yardımcılarla boy gösterilmesi….
Ve en önemlisi de…
-“Bizden değilse kaybetse de olur” düşüncesi de bunlara eklenince, durum AK Parti açısından dönülmez bir noktaya geliyor.
Sonuç olarak AK Parti Eskişehir’de oluşan bu durumu yıllardır ve bir türlü kendi lehine çeviremiyor.
çünkü…
-Eskişehir’de yaşayanların ruh halleri ve ihtiyaçları ile beklentilerini iyi anlayamadığı gibi hemen her dönem seçilen merkezdeki Belediye başkanlarının Eskişehir halkından aldığı gücü tahlil edemiyor.
örneğin:
-Eskişehir’in,  şehri ve şehirde yapılacak değişim ile gurur duyanların yaşadığı, egoları da son derece yüksek olan bir halka sahip olduğunu kabullenemiyor.
-Yine Eskişehir’in, Sosyal hayatı seven ve yaşamak isteyen insanların çoğunlukta olduğu bir kent olduğunu görmek istemiyor.
-Cumhuriyet döneminden beri hep ilk olmayı sevdiğini ve  “İlk” lerle anılma alışkanlığını kullanamıyor.
-Göçü kendi ilçelerinden aldığı için kendinden olanı daha çok sevdiğini, kendinden olmayana mesafe koyduğunu umursamıyor.
***

AK Parti Eskişehir’de yıllardır bu hassasiyeti kavrayamazken:
-Eskişehirli ve Eskişehirlilerin öteden beri tanıdığı simalar olan Belediye başkanları, Eskişehir’in sosyal yaşam dahil çoğu hassasiyetinin adeta koruyucuları konumuna geliyor…
-Sivil toplum örgütleri, medya, başta üniversiteler olmak üzere kamu kurumları ile ilişki kurarak algı yaratma konusunda başarılı oluyor.
-Eskişehirlinin yukarıda bahsettiğimiz “İlk olma” hassasiyetlerini iyi değerlendirerek, yatırım projelerinin Türkiye'de ilk olmasını özellikle tercih ediyor.(Tramvay, Yapay sahil, balmumu müzesi, Gondol, Masal şatosu, Korsan Gemisi, Toprak sempozyumu, Halk Market, çocuk Senfoni Orkestrası gibi)
-Belediyecilik anlayışları büyük oranda sosyal projeleri hayata geçirme odaklı oluyor. Bu sayede yıllardır kadınlara gençlere ve çocuklara birebir dokunuyorlar(Büyükerşen ve Ahmet Ataç ilk belediye başkanı seçildiklerinde doğan çocuklar, şu anda oy kullanacak yaştalar ve bu yaşlarına kadar başka bir belediye başkanı görmediler) ki, bu her seçimde sandığa lehlerine yansıyor
-Klasik solculuk anlamında belediye başkanlığı yapmıyorlar. AK Parti haricinde tüm sağ partilerle yakın ilişki içindeler. Diğer sağ seçmeni kışkırtacak eylem ve söylem içinde olmuyorlar. Bu sayede sağ partilerden özellikle mahalli seçimlerde ciddi oy alıyorlar.
-Hemen her tartışmada kamuoyunun üzerlerinde koruma kalkanı oluşturmasını sağlayacak algı sahiplenildiği için son derece rahatlık içindeler.
Sonuç olarak…
CHP’li belediyeler Eskişehirlinin istekleri, beklentileri, hassasiyetleri ve hatta egoları üzerinden tüm bunları karşılayan bir strateji ile seçimlerde başarılı oluyor.
AK Parti ise “kendi seçmenimi tutamam” endişesiyle şehrin bu istek ve hassasiyetlerini yakından bildiği halde, buna uygun bir strateji üretmede başarısız oluyor.
Hâlbuki bu düşüncede olması tabanını tutmasına yetmiyor.
Zira…
Hemen her mahalli seçimde çok sayıda AK Partili de CHP’li Belediye başkanlarına oy veriyor.
***

Şimdi böyle bir tahlili niçin yaptığımız konusuna gelince:
Eskişehir’de yapılan her mahalli seçim sonrasında AK Parti seçimden yenik olarak ayrılır.
Her seçimin sonrasında AK Parti’den “Seçim sonuçlarını değerlendirecek ve kusurlarımızı görerek, bir daha aynı kusurları tekrar etmeyeceğiz” açıklaması gelir.
Fakat…
Her seçimde aynı kusurlar tekrarlanır ve seçim yine kaybedilir.
çünkü…
Kaybedilen seçimin sonrasında söylenildiği gibi bir değerlendirme kesinlikle yapılmaz.
-“Biz seçimi neden kaybettik?” sorusunun cevabı asla aranmaz.
Bunun yerine bir şekilde teşkilatların başına gelip, bir sonraki seçimde kapağı belediye başkanlığı ya da milletvekilliğine atma hesapları yapılmaya başlanır.
AK Parti’de bu defa da böyle olacak…
Seçim yenilgisinin nedenleri asla aranmayacak.
Yapılan hatalar, izlenen yanlış stratejiler konusunda kesinlikle özeleştiri falan da yapılmayacak.
İşte biz de “madem onlar seçimi niçin kaybettiklerinin nedenlerinin tahlilini yapmıyor, o halde biz onlar adına yapalım” düşüncesiyle, kendilerine bir faydamız olsun istedik.
Zira…
Onlar seçimi kaybettiklerini zaten unuttu.
Hepsi bir sonraki seçimin hesabı ile izleyecekleri yol haritalarının peşine çoktan düştü…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi