1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK parti'de tık yok...

Kacaeli 12 ilçeden oluşan bir il.


Seçimlerde Büyükşehir belediyesi dahil 12 ilçenin 11’ini kazanıyor AK Parti.


Bir tek İzmit’i kaybediyor.


CHP’nin adayı yüzde 4 oy farkla kazanıyor İzmit’i…


Kısacası…


AK parti tek bir ilçe kaybediyor Kocaeli’nde.


üstelik AK parti, kaybettiği İzmit dahil tüm ilçelerde oylarını bir önceki seçime oranla arttırıyor.


üstelik AK Parti, kaybettiği İzmit dahil tüm ilçelerde belediye meclis çoğunluğunu da kazanıyor.


Hal böyleyken AK Parti Kocaeli İl Başkanı Abdullah Eryarsoy çıkıyor basının karşısına:


-“Sorumluluğunun bilincinde olan birisi olarak, genel merkezimize istifa talebimi ilettim ve bu talebim kabul edildi. AK Parti Kocaeli İl Başkanlığından istifa ediyorum” diyerek herkesle vedalaşıyor…


Şimdi!


Ankara, İstanbul, Antalya gibi illerin kaybedilmesi ile sonuçlanmış bir seçimin ardından hiçbir genel merkez, büyükşehir ile birlikte 11 ilçeyi kazanmış bir il başkanının istifasını istemez.


Zira ortada nereden bakarsanız bakın bir başarı var.


Belli ki, Kocaeli il başkanının istifası genel merkezin isteğinden çok kendi aldığı bir karar gibi görünüyor.


Hal böyleyken insan ister istemez dönüp Eskişehir’deki AK Parti’ye bakma gereği duyuyor.


Büyükşehir dahil merkezde kaybedilmiş 3 önemli belediye…


CHP’nin elinde bulunup da alınamayan 2 ilçe belediyesi…


Elinde bulunup kaybedilen 3 ayrı ilçe daha…


Nereden bakarsanız bakın başarının “B” si dahi yok…


Başarılı olduğu halde istifa eden Kocaeli il başkanının söylediği gibi, sorumluluğun bilincinde olup istifa eden de yok…


Adam bir “ilçeyi kazanamadık” diye istifa ediyor, burada kaybedilen ilçe sayısına 3 ilçe daha etlenmiş, tık yok…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


 


“Bana ne” diyerek intikam almak…


 



Eskişehir'in içinde bulunduğu ve her ortamda sıkıntısını içinde yaşadığı bazı sorunlar var.
Bu sorunlar aslında çözülemeyecek sorunlar da değil.
Ancak bu sorunlar çözülmüyor.
çözülememesinin nedeni imkânsızlıklar falan da değil.
Tek neden "Bana ne" zihniyeti.
örneğin;
Eskişehir'in yaşadığı ve her geçen gün de aran bir Trafik sorunu var.
Aslına bakarsanız bu sorun bu şehirde yaşayan herkesin sorunu.
Dolayısıyla bu sorunu çözmek için her kurumun taşın altına elini koyması lazım.
Ancak, ne böyle bir düşünce var, ne de böyle bir çalışma…
-"bana ne… Trafik belediyenin halletmesi gereken bir konu. Nasıl bu hale getirildiyse, bu hale getiren düzeltsin" denilebiliyor.
Netice olarak….
Eğer bu gün Eskişehir bazı sorunları yaşıyor ve bu sorunları çözemiyorsa…
çözülemeyen sorunlar da vatandaşa her geçen gün eziyetin daha da büyüğünü çektiriyorsa…
Bunun temelinde "bana ne" anlayışı var.
İşte bu anlayış nedeniyle bu şehirde bu çileyi çekiyoruz.
Bize bu çileyi çektirenler de, güya birbirlerinden intikam alıyorlar.


,,,,,,,,,,,,,,


 


Vakit, birbirlerini yeme vakti…


 


Her seçim sonrasında yaşanan bir durum var…


Bu durum, kazananın sevinci, kaybedenin üzüntüsü ortadan kalktıktan sonra çıkıyor ortaya…


Kazanan da kaybeden de kendi içine dönüyor bir süre sonra…


Seçim sırasında ara verilen kavgalar yeniden ateşleniyor.


Toprağa gömülen baltalar tek tek yerlerinden çıkartılıyor.


Teşkilatları ele geçirme planları, gelecek seçimin hesapları, mevcut durumu lehe çevirme yollarının haritaları oluşturuyor.


Kazanan kazandığı, kaybeden kaybettiği ve artık seçim de geride kaldığı için “yeni bir sayfa açalım” dönemi başlıyor partilerde.


İşte tam da bu sayfanın açılışının arifesinde bulunuyoruz.


önümüzdeki günler seçimi kazanan ve kaybeden partiler için de birbirlerini yeme günleri olarak yaşanacak.


Atamaların, kongrelerin, delege seçimlerinin, teşkilatları ele geçirme sürecinin, bir sonraki Milletvekili ve belediye başkanlık seçimlerinin hesap edildiği hiç şaşmayan bir dönem yaşanacak.


örneğin: CHP’li belediye başkanlarının içten içe mücadelelerine şahit olacağız hep birlikte…


AK partili aktörlerin birbirlerine karşı kuracakları oyunlara tanıklık edeceğiz…


çünkü vakit partilerde birbirlerini yeme vakti…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Zengin zengini ağırlamasın…


 


İslam aleminin en kutsal ayı olan ramazan başladı.


Ramazan ayının en önemli özelliği paylaşımcılıktır.


Olanın olmayana verdiği bir aydır Ramazan.


Mübarek ayın başlamasıyla birlikte her yıl olduğu gibi iftarlar düzenlenecek.


Dileğimiz o ki düzenlenen bu iftarlarda zenginlerin zenginleri ağırlamaması.


Ramazan ayının özelliğine uygun nitelikte iftarlar düzenlenmesi.


Şatafatlı iftarlardan kaçınılması…


İftar yemeklerinin ihtiyaç sahibi insanlarla aynı masada paylaşılması…


Umarız böyle olur verilen iftar yemekleri…


Umarız bu kutsal ayın en belirgin özelliği olan paylamışçılığın gerçekleştiğini  bu ramazan ayında görürüz…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM


 



Yaşlı amca Viagra adlı bir ilacın piyasaya salındığını duymuş. Ancak nereden ve nasıl temin edileceğini bilmiyormuş. Torununa başvurmuş bu konuda:
- At bakalım büyükbaba 10 milyon lira ortaya. Demiş bıçkın torun:
- Sana bulayım o ilaçtan...
- Şimdi yanımda yok demiş büyükbaba:
- Sen ilacı al ben odana bırakırım 10 milyon lirayı... Torun ilacı sağlayıp büyükbabasına vermiş. Ertesi akşam işten dönünce odasına bakmış bir kenarda 100 milyon lira duruyor.
Dışarı seslenmiş:
- Büyükbaba ilaç 10 milyon liraydı sen 100 milyon vermişsin.
- Ben 10 milyon verdim evlat demiş büyükbaba:
- 90 milyon da büyükannen verdi...


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi