1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Ama Cuma'ya gitti!

Şimdi…
Salı günü 10 liraya sattığı kolonyayı, çarşamba günü 30 lira yaptı esnaf.
Baktı dükkânın önünde kuyruk var…
Perşembe günü bir 5 lira daha ilave etti fiyata…
Cuma sabahı dükkanını açtığında ise, geceden planladığı şekilde bir 10 lira daha ilave ederek, 45 liraya çıkarttı kolonyanın fiyatını…
Birbiri ardına gelen müşterileri gördükçe, başladı ellerini ovuşturmaya…
Bir ara “keşke 50 lira mı yapsaydım acaba? Düz hesap olurdu. Nasıl olsa bu mallar üzerine ne fiyat koyarsan koy mecbur alıyorlar” diye düşünüp, kendi kendine hayıflandı…
Sonra öğlen oldu…
Hafiften karnı acıkmaya başladı…
Baktı dükkan müşteri, kasa da para dolu, yine kendi kendine “İyi bir yemeği hak ettim.” diye düşündü…
Dükkanda çalışan çocuklara “Ben yemeğe çıkıyorum. Oradan da Cuma’ya gidip geleceğim” dedi ve çıktı dükkândan…
Biraz ilerdeki kebapçıya gidip, bir buçuk porsiyon kebabını söyledi önce.
Kebabını afiyetle yedikten sonra, önce “şükürler olsun” dedi ve kalkıp tuttu caminin yolunu.
Aldı abdestini, girdi camiden içeriye…
Kıldı namazını, etti duasını…
Camiden çıkarken de “Allah’ım bizi affet. Günahlarımızı bağışla. Bizi günah işlemekten, insanların hakkını yemekten uzak tut.” falan dedi…
Yürüyerek dükkanın önüne geldiğinde, gözleri parladı…
Bu durum, biraz önce camide bulduğu huzurdan daha güzel, anlatılamaz bir mutluluktu.

Zira…
Dükkânın içi müşteri doluydu ve dükkânda olmadığı o 1,5-2 saatte malların da neredeyse yarısı satılmıştı.
-“Tam zamanı!” dedi kendi kendine…
Müşterilere çaktırmadan çalışanları bir araya toplayıp “bir 10 lira daha koyun fiyatın üzerine. Elimizde mal kalmayacak” talimatını verdi.
çalışanlardan biri “15 koyalım düz hesap olsun” dediyse de, önce hoşuna giden bu öneriyi, beş-on saniye düşündükten sonra “yok yok. 10 lira yeter!” diyerek geri çevirdi.
Korkan, endişeli ve çaresiz insanlara akşama kadar satış yaptı bizim esnaf!
Dükkânındaki malların neredeyse tamamını bitirdi…
Akşam kepenkleri kapatıp, evine giderken “ne bereketli gündü ama!” dedi kendi kendine…
Gece kafasını yastığa koyduğunda, aklında Cuma namazında ettiği dua falan yoktu bizim esnafın…
Aklındaki tek şey; “Yarın Cumartesi… Alışveriş günü… Acaba sabah kolonya fiyatının üzerine kaç lira koysam?” diye düşündü uzun uzun.
Uyku bir türlü tutmadı…
öyle ya!
İşin ucunda aşırı kardan zarar etmek vardı!


.....


Adam haklı çıktı!


2007 yılında çevre yolu karşılıklı 2’şer şeritten 3’er şeride çıkartıldı.
Yol üzerinde bat-çık’lar yapıldı…
Dönemin iktidar partisi aktörleri “Eskişehir’in yıllardır sıkıntısını çektiği bir sorunu çözdük” diye çıktılar ortaya.
Büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen önce “yaptığınız sadece günü kurtarmak” dedi önce…
Ardından…
-“şehrin içinden geçen çevre yolu mu olur?” dedi…
Son olarak da…
-“Bu genişlettiğiniz yol göreceksiniz yarın bir gün yine tıkanacak. Yol üzerindeki mahalleleri resmen hapsedeceksiniz. Devlet acilen Kuzey ve Güney çevre yollarını, hiç olmazsa birinden birini yapmalı.” Dedi.
Tepki gördü tabii bu sözleri…
-“Büyükerşen yapılan hizmeti de beğenmiyor” falan dediler…
-“çok biliyorsan sen yapsana?” diye tavsiyelerde bulundular…
Şehrin girişi ile çıkışının arasındaki mesafenin genişletilen yol sayesinde 20 dakikaya indiğini söylediler…

***
Dün sabah iktidar aktörlerinin “çevre yolu” , Büyükerşen’in ise “O çevre yolu değil, şehrin ortasından geçen bulvar” dediği yol kilit halindeydi.
Kilit hali neredeyse öğle saatlerine kadar da devam etti.
İşte tam bu sırada Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş internet üzerinden fotoğraflı bir paylaşımda bulundu.
Fotoğrafta yolun tıkalı hali görülüyor, paylaşımda da şu ifadeler yer alıyordu:
”ESKİŞEHİR çEVRE YOLU her geçen gün daha büyük sıkıntı, daha büyük işkence… İş kaybına mı yanalım?  sabah erken yola çıkmak zorunda kalan çalışanlarımıza mı üzülelim? Biz neye niye üzülelim? çözüm istiyoruz?”
***

Ne diyelim?
-“bakın bugün genişlettiğiniz yol yarın yine tıkanacak. Siz biran önce Kuzey ve Güney çevre yollarını yapın” diyen Büyükerşen, aradan geçen 12-13 yılın sonunda oluşan manzaraya baktığınızda, resmen haklı çıktı…

Not; Bu arada Kuzey ve Güney çevre yollarından “yapılacak-edilecek-proje hazırlanıyor-ödeneği çıkartılmıyor” söylem ve vaatlerine rağmen hala ses yok!


.....


Sakın ola! Cahilce ve
canice davranmayasınız…


Olağanüstü durumların yaşandığı süreçlerde dedikodu da bol olur…
Ortalık bilgi kirliliğinden geçilmez bir hal alır.
Tıpkı şu sıralar Korona virüs ile ilgili ortada dolaşan bilgi kirliliği gibi.
Son günlerde, söz konusu virüsün sokak hayvanlarından da bulaştığı iddiası yayılmaya başlamış.
Uzmanların “Sokak hayvanlarında yeni tip virüse rastlanılmadı. Kediler ve köpekler dahil sokak hayvanlarına cahilce ve canice davranılmamalı” denilmesine rağmen, insanlar doğru bilgi yerine, sokakta duydukları kirli bilgiye inanmayı sürdürüyorlarmış.
Aslına bakarsanız bu durum geçmiş yıllarda İtalya’da yaşanan bir olayı anımsattı.
İtalya’da büyük bir deprem olduğunda insanlar ne yapacağını şaşırıp, kiliseye koşmuşlar…
Din adamına “Neden böyle bir afet oldu.” diye sormuşlar.
Depremle ilgili hiçbir bilgisi olmayan din adamı bakmış bir şeyler söylemesi gerek, o sırada oradan geçmekte olan kedi’yi görüp “İşte” demiş… “Başımıza gelenlerin tek sorumlusu bu hayvanlar!”
İnsanlar, ülkede ne kadar kedi varsa yakalayıp öldürmüş bir daha böyle bir afet yaşamamak için…
Sonra ne mi olmuş?
Hiçbir kedi kalmayınca, her yer fare ile dolmuş.
Fareler ülkeyi resmen ele geçirmiş…
İtalya’da depremden daha büyük bir felaket olan VEBA ile tanışmış ve milyonlarca insan bu hastalık yüzünden canından olmuş…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi