1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Aynı kadro ile maça çıkma kararı almış AK Parti...

 


 


AK parti Eskişehir Milletvekili aday listesini açıkladı.


Listenin ilk 3 sırasına dokunulmamış…


Yani…


Mevcut Milletvekilleri Nabi Avcı, Harun Karacan ve Emine Nur Günay, 1 Kasım seçimlerindeki sıralamalarında olduğu gibi, aynı dizilişle listede yer almışlar.


İl Başkanlığından istifa ederek aday adayı olan Dündar ünlü 4’ncü sırada yer bulurken, AK parti’nin Eskişehir milletvekili listesinin 5’nci sırası Büyük birlik partisi kontenjanına,yani Namık Akdoğan’a verilmiş…


Sonuç olarak:


Listenin en ilginç tarafı, yukarıda da söylediğimiz gibi mevcut 3 Milletvekilinin, 1 Kasım seçimlerinde olduğu gibi listede sıralamalarının dahi değişmesi…


Bu durum elbette değişik şekillerde yorumlanacaktır…


Listede ilk 3 sıranın aynı olmasını olumlu bulan da, tepki gösteren de mutlaka olacaktır.


Ancak…


Anlaşılan o ki AK parti genel merkezi  “Eskişehir’de aynı kadro ile maça çıkıyoruz” kararına varmış…


 


 .....


 


45 yılda bir tek o değişmedi…


 


1973-Deniz Baykal Milletvekili oldu…


1975-Vietnam Savaşı sona erdi…


1979-İran Devrimi oldu. Şah devrildi.


19 81-Papa suikasta uğradı. Suikastı yapan Mehmet Ali Ağca’ydı.


1985-İlk cep telefonu piyasaya çıktı.


1989-Berlin Duvarı yıkıldı. 2 Almanya birleşti.


 1991-SSCB dağıldı.


1993-Avrupa Birliği resmen kuruldu.


1996-İlk kez kolonlama yöntemiyle Dolly isimli doğdu.


1099-Euro doğdu. Avrupa Birliği bu paraya geçti.


 2001-11 Eylül saldırıları oldu. Dünya büyük bir şok yaşadı.


2002- AK parti kurulduktan hemen sonra girdiği seçimi tek başına kazanarak iktidara geldi.


2003-Irak’da iç savaş. Saddam devrildi.


2007-İlk akıllı telefon iPhone piyasaya çıktı.


2010- Tunus’ta bir gencin kendini yakmasıyla Arap baharı başladı.


2012-Curiosity aracı Mars’a gitti.


 2018-D.Baykal Milletvekili adayı oldu.


Kısacası…


45 yılda hem Dünya hem Türkiye’de pek çok şey değişti.


Hem Dünya’da hem de ülkemizde büyük değişimler oldu.


Bu 45 yılda değişmeyen tek şey, Deniz Baykal’ın Milletvekilliğiydi…


Deniz Baykal tedavi gördüğü hastanede Antalya 1 nci sıradan Milletvekili adayı gösterildi.


Bir önceki seçimde, yapılan önseçimde Deniz Baykal’ı geride bırakan isim is e listeye dahi alınmadı.


....


 


Tepkiler…Tepkiler…


 


CHP Eskişehir milletvekili aday listeleri açıklanır açıklanmaz pek çok görüş bildiren oldu.


Gerek açıklamalardan gerekse sosyal medya paylaşımlarından takip edebildiğim kadarıyla açıklanan listedeki isimlere 3 farklı yaklaşım var.


1-“Benim için aday o olmuş, bu olmuş fark etmez. Ben CHP’liyim” diyenler…


2-“Listedeki isimler fena değil. Zaten topu topu 17 aday adayı vardı. 7 aday da, Eskişehir için başvuru yapan isimler arasından belirlenmiş” diyenler.


3-“Bu liste Vişne evlerindeki evde yapılmış. Kesinlikle benim oyumu alamaz. Listenin seçilebilir yerinde örgütten bir Allahın kulu yok.” Diyenler…


Tabi bunun yanı sıra…


Listedeki ilk 3-4 sıranın Genel Merkez ve Büyükerşen tarafından yapıldığını ve ne kadar tuzu kuru varsa CHP Eskişehir milletvekili olacağını söyleyenlerle, CHP içinde siyaset yapanların bir kez daha kenara itildiğini söyleyenler oldu…


öte yandan…


Bu liste ile sokakta çalışacak CHP’lilerin nasıl bulunacağı sorusunu soranlar ile  “Artık seçim çalışmalarını Büyükşehir ve Tepebaşı Belediye Başkanları yürütür” şeklinde görüş belirtenlerin de bir hayli fazla olduğu dikkat çekti.


Hatta…


Bazı CHP’lilerin “Liste nasıl?” sorusuna “İYİ, İYİ hem de çok İYİ” cevabı vererek direkt mesaj gönderdiğine de şahit olundu…


Sonuç olarak…


Her seçim öncesi olduğu gibi, parti çevresinde oluşan liste tepkileri bu seçim öncesi de yaşandı ve yaşanacak…


Gerçek şu ki…


Her seçim öncesi olduğu gibi bu seçim öncesi de listelere olan olumlu ve olumsuz tepkiler, listelerin değişmesini falan sağlamayacak…


....


 


Katılmıyorum!


 


CHP Eskişehir aday listesinin 2 ve 3’ncü sıra adaylarına parti içinden tepki var…


Yani…


2’nci sırada yer alan Jale Nur Süllü ile 3’ncü sırada yer alan Nuray Akçasoy’a yönelik, onların bunu hak etmediği, birilerinin koltuğu altında o sıralara getirildikleri ve CHP’liliklerinin sorgulandığı bir durum söz konusu…


Her iki ismin kim ve ne şekilde o sıralara getirildiğini bir tarafa bıraktığınızda, iki ismin de diğer suçlamaları hiç hak etmediklerini düşünüyorum.


Hele hele bu 2 ismin CHP’liliklerinin sorgulanıyor olmasını çok da yanlış buluyorum.


Şöyle ki:


Jale Nur Süllü CHP’de il başkanlığı yapmış bir ismin kızı…


Nuray Aksoy ise, CHP’nin kadın kolları başkanlığını yapmış bir annenin kızı.


Her ikisi de DSP’den CHP’ye katılan ve o tarihten bu yana da CHP’nin meclis üyeliklerini yapan isimler.


Biri Belediye Başkan adayı, diğeri Kent Konseyi başkanı görevini bu kentte üstlenen kişiler.


Kıdemse eğer mevzu, kendilerinden sonra CHP’li olup pek çok görevi üstlenenlerden de daha kıdemliler aslına bakacak olursanız…


O yüzden…


Yakıştırıp, yakıştırmama meselesi ayrı bir konu…


Birilerinin sayesinde o sıralara yerleştirilmeleri konusunda yapılan eleştiri de bir yere kadar haklı kabul edilebilir…


Ancak…


Bu 2 ismin CHP’liliklerinin sorgulanmasına yönelik eleştiriler bana hiç doğru gelmiyor.


.....


 


Biraz da gülmek lazım


 


1960'lı yılların Türkiye'sinde Anadolu'nun bir İlçesinde kimseye zararı dokunmayan bir deli yaşıyormuş. İşi gücü olmayan bu deli, aç kalmamak için; ondan bundan para istermiş. Delinin sık sık para istemesinden bıkan biri, bir gün gırgır geçmiş: 
- Git kardeşim işine, Tanrı versin, ben vermiyorum!.. 
Deli aklı bu, hemen inanıp sormuş: 
- Tanrıdan nasıl isteyeceğim? 
Gırgır geçen şahıs, deliyi başından savmak için demiş ki: 
- Tanrıya mektup yaz! 
Deli hemen bir mektup yazmış:
- "Yüce Tanrı makamına; Yüce Tanrım, benim param yok, bana acele 100 lira gönder!..” 
Deli yazdığı mektubu postaneye götürmüş. Zarfın üzerindeki "Yüce Tanrı makamına" yazısını gören görevli memur itiraz etmiş: 
- Olmaz kardeşim, bu dediğini yapamam! 
Deli, "Olur!" diye diretince postanede kavga çıkmış. Olay ilçe kaymakamına iletilmiş. Kaymakam durumu anlamış. Deliyi makamına çağırtarak, ilçe memurlarının maaş bordrosundan kestirerek topladığı 50 lirayı deliye vermiş ve demiş ki: 
- Bak, sen mektup yazdın ve Tanrı da sana 50 lira gönderdi. 
çok sevinen deli, aldığı parayla bir müddet idare etmiş. Deli, parayı bitirince bir mektup daha yazmış:
- "Yüce Tanrı makamına; Yüce Tanrım, benim param yok, bana acele 100 lira gönder, ama kaymakamı aracı koyma, çünkü yarısını kesiyor!”


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi