1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bizi de, sizin vaatleriniz öldürecek!

Hani!
Cumhurbaşkanından Başbakanına, Bakanlardan milletvekillerine kadar Eskişehir’e gelen hr devlet yetkilisi Eskişehir için müjdeler veriyor ya yıllardır…
Hani!
-“Eskişehir Hızlı Tren yapacak”, “Eskişehir yerli otomobili yapacak”, “Eskişehir Türkiye’nin ilk yerli uçağını yapacak”, “Türkiye’nin ilk Akıllı yerleşim projesi Eskişehir’de uygulanacak” diyorlar ya…
Hatta!
-“Eskişehir’e Güney çevre yolunu yapacağız”, “Eskişehir’e Kuzey çevre yolunu yapacağız”, “Eskişehir’i demiryolu ile limana bağlayacağız” da diyorlar ya…
Dahası!
-“Eskişehir termal kenti olacak”, “Eskişehir bilişim vadisine kavuşacak”, “Eskişehir tarımın başkenti olacak” falan da diyorlar ya…
Sonra da!
Bu verdikleri müjdeler, vaatler, sözler yerine getirilmiyor ya…
Biz de verilen bu sözlerin tutulmadığını sık sık bu köşede dile getirip, “yeter artık! Tutamayacağınız sözleri bu şehre artık vermeyin! Müjdeniz batsın!” diye tepki gösteriyoruz ya…
İşte bu eleştirimize karşı çıkanlar oluyor zaman zaman…
***

-“Tamam! Adamlar söz vermiş yapamamış. Bu kadar abartmaya gerek var mı?” diyorlar…
-“Ne var yani? Belki iyi niyetle söz verdiler, sonradan yapılamadı. Bu kadar üstlerine gerek var mı?” diye bize höykürüyorlar ya zaman zaman.
Aslına bakarsanız bizi anlamıyorlar…
Biz, verilen sözlerin tutulmamasına karşı çıkıyoruz.
Bizi asıl rahatsız eden işin bu kısmı.
Söz verilmemiş olsa da yapılmasa, vallahi sesimiz çıkmayacak…
-“Neden yapmıyorsunuz?” diye sorarsak namerdiz!
Kısaca…
-“Ya verdiğiniz sözü tutun, ya da tutamayacağınız sözü vermeyin” diyoruz.

Ama verdikleri sözü tutmamaları yaralıyor bu şehri…
***

Kral, dondurucu soğukta nöbet tutan askere “üşüyor musun?” diye sormuş…
Asker “Ben soğuğa alışkınım. Dayanırım” diye cevap verince, Kral “Olmaz öyle! Sana sıcak tutacak elbiseler göndereceğim” deyip, ayrılmış nöbet tutan askerin yanından.
Ancak unutmuş Kral verdiği sözü.
Ertesi gün nöbet tutan asker soğuktan donup ölmüş nöbet yerinde.
Başında bir not bulmuşlar.
Nöbette donarak ölen asker aynen şu yazmış:
-“Ben soğuğa dayanıklıydım. üşümüyordum. Ancak beni, sizin yerine getirmediğiniz sıcak elbise vaadiniz öldürdü!”
Şehre verilip de tutulmayan sözlere karşı tepkimiz işte bu yüzdendir…
Mesele kısaca bundan ibarettir…


.....


İşte devlet adamı ile siyasetçi kıyaslaması;


-Devlet adamı yaşatmak için vardır, siyasetçi yaşamak için...
-Devlet adamının özel hayatı yoktur, siyasetçi özel hayatı için vardır.
-Devlet adamı yakmamak için yanar, siyasetçi yanmamak için yakar.
-Devlet adamını hakperestler destekler, siyasetçiyi fanatikler.
-Devlet adamı hak ve adalete dayanır, siyasetçi sandığa güvenir.
-Devlet adamı birleştirir, siyasetçi ötekileştirir.
-Devlet adamı toplar, siyasetçi böler.
-Devlet adamı uzlaşmacıdır, siyasetçi insanlar arasındaki ihtilaftan beslenir.
-Devlet adamı sevdirir, siyasetçi korkutur.
-Devlet adamı mütebessimdir, siyasetçi mağrur ve asık suratlı.
-Devlet adamı öfke ile kalkanın zararla oturacağını bilir, siyasetçi öfkenin de bir sanat olduğunu sanır.
-Devlet adamında tedbir, teenni vardır, siyasetçide cahil cesareti.
-Devlet adamı konuşur, siyasetçi bağırır.
-Devlet adamı vicdana hitap eder, siyasetçi cüzdana...
-Devlet adamı gelişir, siyasetçi değişir.
-Devlet adamının düşüncelerinde istikrar vardır, siyasetçi gömlek değiştirir gibi fikir değiştirir.
-Devlet adamı tek yüzlüdür, siyasetçi çok yüzlü...
-Devlet adamı dik durur, siyasetçi diklenir.
-Devlet adamı kendini milletin hizmetine adar, siyasetçi ise millet kendine itaat etsin, hatta minnet etsin ister.
-Devlet adamı yanlışları anında görür, siyasetçi atı alan üsküdar’ı geçtikten sonra fark eder.
-Devlet adamı din ile politikayı ayırır, siyasetçi dini politikaya âlet eder.
-Devlet adamı liyakate bakar, siyasetçi sadakate.
-Devlet adamı icabında “hayır” diyebilenleri sever, siyasetçi “evet efendim”cileri...
-Devlet adamı millete hesap verir, siyasetçi seçmenine...
-Devlet adamı rüyasında milleti görür, siyasetçi seçmenini...
-Devlet adamı emin adımlarla ilerler, siyasetçi zikzak çizerek yürür.
-Devlet adamı uzun vadeli düşünür, siyasetçi günlük yaşar.
-Devlet adamı görür, siyasetçi bakar.
-Devlet adamı düşünür, siyasetçi eşinir veya kaşınır.
-Devlet adamının etrafında vatandaşlar vardır, siyasetçinin yanında yandaşlar...
-Devlet adamı vatan tutar, siyasetçi taraf tutar.
-Devlet adamının adı ebedî kalır, siyasetçi koltuktan düştüğü gün kaybolur.


.....


Doğru söylemişiz…


Eskişehirspor’da yeni yönetim işbaşına geldiğinde şöyle bir yorumda bulunduk:
-“Eskişehirspor’un en büyük sıkıntısı kesinlikle para değil. Kulüp güven sorunu yaşıyor” dedik.
Zira…
Bu güvensizlik futbolculardan taraftara, Eskişehirspor kamuoyundan tüm şehre kadar son derece olumsuz bir etki yaratıyordu.
“Yeni yönetimle birlikte para sıkıntısı çözülmese bile güven sorunu çözülür ki, bu bile Eskişehirspor’un ligde kalmasını sağlar” diye ikinci bir yorumda bulunmuştuk…
Gördüğümüz kadarıyla doğru bir tespit yapmışız…
Baksanıza…
Futbolcular bile sağlanan güvenle oynuyor.
Hem de öz güvenle…


.....


Daha ne desin?


İnşaat mühendisleri Odası diyor ki:
-“Geçtiğimiz yılda İMAR BARIŞI (AFFI) adı altında kaçak yapıların deprem güvenliği yapı sahibinin beyanına bırakılmıştır. Bu yapıların depremde yıkılma ihtimali çok yüksektir. Bilimi, tekniği ve mühendisliği yok sayarak yapı üretilmesinin bedelini çok ağır ödeyeceğiz.”
Sonra da diyor ki:
 “Deprem bir doğa olayıdır ve bu doğa olayını değiştirmemiz mümkün değildir. Ancak depreme dayanıklı yapılar yapmak mümkündür.”
Ve sonunda da diyor ki:
“ Bunu yolu da aklı, bilimi ve tekniği öncelikli kılarak planlama yapmak, gereken yasaları çıkarmak ve uygulayarak denetleyecek, etik anlayışın hakim olacağı bir inşaat sektörü oluşturmaktır.”
Kısa, yalın, kafa karıştırmayacak şekilde ve herkesin anlayabileceği bir dille söylüyor…
Daha ne desin?


.....


Biraz da gülmek lazım


Temel çok karlı bir iş olarak düşündüğü için tavukçuluk yapmaya karar vermişti. ilk olarak elli tane civciv alıp ayaklarından toprağa gömer. Güzelce gübreleyip sular fakat iki gün sonra civcivlerin hepsinin öldüğünü görür.
Yaptığı yanlışın farkına varan Temel elli civciv daha alıp bu seferde kuyruklarından toprağa gömer. Aynı şekilde gübreler, sular fakat nafile bu civcivlerde ölür. Ne yapacağını şaşıran Temel, " Ankara"da tavukçuluk eğitimi gören, amcaoğlu İdris"e durumu yazıp yârdim ister. Birkaç gün sonra İdris"in cevabi gelmiştir,
"Sevgili amcaoğlum Temel, yazdıklarını okuyup, anladım. Fakat doğru bir teşhis koyabilmem için bana bir miktar toprak numunesi gönderirsen sevinirim."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi