1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen Hipodrom düşünmez mi?

Geçtiğimiz hafta sonu Cunda’da, eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk ile görüştüğümüzü yazmıştık bu sütunlarda.
İşte o görüşmede gündeme gelmişti konu.
Hüsamettin Cindoruk Hipodrom meselesini açmış ve “Yılmaz Hoca Eskişehir’de hipodrom düşünmez mi?” diye bir çıkışta bulunmuş, bunun üzerine konuşma ister istemez Hipodrom üzerinde yoğunlaşmıştı.
Cindoruk, Türkiye Jokey Kulübünün neredeyse Futbol Federasyonu kadar etkili ve güçlü olduğunu söylüyor.
Eskişehir’i yakından bildiği için, çifteler ve Mahmudiye’de Haraların bulunduğunu ve saf kan atlar yetiştirildiğini de takip ediyor.
At yarışlarına olan ilgi ve bu yarışlarla ilgili katma değerin de azımsanmayacak oranda olduğunu söylemenin ardından “Eskişehir’e kurulacak olan bir Hipodrom, şehre büyük katkı sağlayacaktır. Bunu da yapsa yapsa Yılmaz Büyükerşen yapar. Düşünsenize, yakın ilçelerinizde bulunan Haralar ve bu Haralarda yetişen saf kan atlar. Haftanın belirli günleri yapılan yarışlar vs. Eskişehir’e aynı zamanda büyük bir hareket de gelir.”

Yukarıda da söyledik…
Yaptığımız görüşmede Hüsamettin Cindoruk bize sordu “Hoca Eskişehir’de Hipodrom düşünmez mi?” diye…
Biz de duyuralım o zaman “Büyükerşen Eskişehir’e Hipodrom düşünmez mi?”


.....


Demiryolu’nda
 eğitim şart!


“Bir zamanlar şehrimizde Demiryolu Meslek Okulu vardı. Bu okulda genç yaşta alınan öğrenciler 3 yıl süreyle demiryolculuk dersleri alır, yarıyıl ve yaz tatillerinde ise staj yaparlardı. özellikle seyrüsefer (trafik) ve riskli işlerde çalışanların eğitim ve öğretimi çok daha önemliydi.
Mezuniyetten sonra atandıkları iş yerinde uzun süre stajyer olarak çalışır, Usta-çırak sisteminden yeterince yararlanırlardı.
özellikle Makinistler belli bir süre usta nezaretinde çalışıp gerekli referanslardan sonra sorumlu olarak görev alırlardı. Günümüzde ise Makinistler maalesef kısa bir hizmet içi eğitimden sonra, gereğince ve yeterince beceri kazanmadan çok önemli olan makinistlik görevine başlıyorlar. Suç elbette onların değil. O yüzden meydana gelen tren kazalarının asıl nedeni bana göre, denetimin yeterince yapılmaması, personel tasarrufuna gidilmesi ve eğitimdir…
Biran önce 1996 da kapatılan Demiryolu Meslek Okulunun biran önce açılması gerekmektedir.”
Sk sık yaşanan ve ülkeyi de yasa boğan demiryolu kazalarına ilişkin bu sözler, emekli Demiryol öğretmeni Naci Şakar’a ait…
Kısaca söylediği şu:
-“Demiryolculuk ciddi bir iştir. Bir Makinist 3 ayda değil, en az 3 yılda yetişir. Bunun için eğitim şarttır. Bu eğitimi veren okul 1996 yılında kapatılmıştır. Eğer bu okul faaliyetine devam etmiş olsaydı, eğitimli Demiryolcular ile bizi üzen bu kazaların pek çoğu yaşanmamış olurdu”
Naci Şakar, bu okulun yeniden açılıp eğitim vermesi ve demiryolcu yetiştirmesi için zamanın Milli Eğitim bakanı Nabi Avcı’ya bir ziyaret sırasında ricacı olmuş.
Nabi Avcı da “Olur tabi. Yeniden açabiliriz” demiş…
Fakat sözünü ettiği okul bir türlü açılmamış.
Naci Şakar “Demiryolu Meslek Okulunun yeniden açılmasını sağlayan insanın, biz demiryolcular olarak heykelini dikeriz. çünkü bu okul çok önemli. Tren rayların üzerinde eğitimle gider. Eğitim yoksa sürekli bizi üzen kazalar olacaktır” diyerek tamamlıyor sözlerini…


.....


Bir kulübün geleceği…


-Eskişehirspor, şampiyon olup süper lige çıktığı 2007-2008 sezonu sonrasında işi gücü bırakıp sağlam bir altyapının temelini atsaydı.
-Yarım saat bile top oynamayan futbolcu transferlerine verilen kucak dolusu paraların yarısı Eskişehirspor’un geleceği olan çocuklara harcanmış olsaydı.
-Şehrin en değerli markası olan kulüp iki kişi arasında pinpon topu gibi bir oraya bir buraya savrulup giderken, Eskişehirspor’u bugünlere taşıyacak olan çocukların yetişeceği altyapı tüm bu olup bitenlere kurban edilmeseydi.
-Kulübün başına gelen başkan ve yöneticiler, altyapı takımlarını sırtlarında bir kambur olarak görmeseydi.
-Yönetimler, transfer edilecek olan futbolcuların sırtından para kazananlara değil de kulübün geleceği olan yetenekli çocukların bulunmasına emek verecek insanlara önem vermiş olsaydı.
-Bir gün de o küçük çocukların sırtları sıvazlanabilseydi.
-Başkan ve yöneticilerin bir gecelik meyhane hesabı keşke altyapı’daki çocuklara harcanabilseydi.
-Transfer edilen ama ayağı topa bile değmeyen üstelik kulübün başına her türlü belayı saran adı sanı duyulmamış futbolculara ödenen paralar keşke bu çocuklardan esirgenmeseydi…
Bu gün Eskişehirspor’un arkasından gelen en az 3 Eskişehirspor daha vardı.
2008’den sonra bu iş yapılsaydı, o tarihte 15 yaşında olan çocuklar, bugün 23 yaşında, Türkiye futbol kulüplerinin peşinden koştuğu futbolcular olacaktı.
O gün 10 yaşında olan çocuklar, bugün 18 yaşında ve ağabeylerinin yedek kulübesinde sıralarını bekleyecekti.
Eğer o gün ve sonrasında bu yapılmış olsaydı, bugün transfer yasağı mı gelmiş? Puan mı silinmiş İnanın kimsenin umurunda bile olmazdı.

Zira…
Eskişehirspor’un kendi çocukları karşımızda kapı gibi dururdu…
2008’den sonra gelen her yönetim yaptığı yanlışlarla Eskişehirspor’u da geleceğini de mahvetti.
Bugün eğer sokaktan geçen adam bile “Eskişehirspor’a başkan olayım” diyebiliyorsa, tüm kabahat işte o yönetimlerdedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi