1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Elektriğe çok paramız gidiyor. Doğrudur...

 


 


Buğday’ı, Rusya, Almanya, Fransa, Ukrayna’dan alıyoruz, Arpa’yı ise İngiltere ve Hırvatistan’dan…


Saman Gürcistan ve Bulgaristan’dan geliyor, Pamuk ise ABD, Yunanistan, Türkmenistan ve Hindistan’dan…


Pirinci ABD, Vietnam, İtalya ve Tayland’dan ithal ediyoruz, Kuru Fasülyemiz Etiyopya, Bangladeş, Mısır, Kırgızistan ve çin’den…


Bezelyemiz ABD, Kanada ve Ukrayna malı, Nohut ve Yeşil Mercimeğimiz ise Meksika ve Kanada’dan gelme…


Kuru Soğanımız İran ve Kanada’dan…                                                      


Kavunumuz Kostarika’dan…


Karpuz İran’dan,Elma Şili’den,Sarımsak çin’den     


Avustralya’dan Havuç,


Kanada ve Mısır’dan Marul


İspanya’dan Yaprak Kereviz


Sri Lanka’dan Siyah çay


Ekvator’dan Muz


Kanada’dan ise üzüm, Armut, Ayva, Erik, Nar, Şeftali, Lahana, Dolmalık Biber, Turp, Patlıcan…


Daha, oyuncaktan kıyafete, peynirden şekere, tuzdan içecekleri yazmıyoruz…


Et’i, Süt’ü, çikolatayı falan es geçiyoruz.
kısacası…


Hepsini saymaya kalkarsak sayfalar yetmez. Şu kadarını söylemek gerekirse 126 ülkeden 133 çeşit meyve ve sebze ithal ediyoruz.


Hani şu Termik Santral’ın kurulmasını destekleyenlerin “Bizim böyle bir zenginliğimiz var. Bu zenginlik yeraltında mı dursun? Kömür çıkartılsın ve bu kömürden elektrik üretilsin. Zira biz her yıl elektriğe kucak dolusu para ödüyoruz” diyorlar ya hani…


Bunları söyleyenlerin, ileride ortaya çıkabilecek ve canlıların sağlığını tehdit edecek tehlikeyi umursamayan bu sözlerini duyunca, ister istemez ülkemizde yetiştirilemez hale gelen ve kucak dolusu para ödediğimiz yukarıdaki mallar aklımıza geliyor…


Ve bir gülme tutuyor ki, sormayın gitsin…


Hele hele…


Yukarıda saydıklarımıza giden ülke parasını normalmiş gibi karşılayıp, “Ama elektriğe ülke olarak çok paramız gidiyor” diyenleri duydukça…


Gülme yerini düşünceye ve endişeye bırakıyor…


 


......


Seçim gelince kapıya…


 


Seçimler yaklaşınca ortam birden değişir.


Yıllardır olmayan şeyler olmaya başlar.


Yatırımlar birbirini izler.


Müjdeler üst üste gelmeye başlar.


Görev süresi boyunca göremediğiniz insanları görev sonu yaklaştıkça bol bol görmeye başlarsınız.


örneğin milletvekilleri…


örneğin belediye Başkanları ve parti yöneticileri…


Seçim kapıya dayandı mı başlarlar gezmeye.


Gitmedikleri yerlere giderler…


Bu yüzden insanların büyük bir bölümünde siyasetçi algısı “Seçimden seçime ortaya çıkan insanlar” şeklindedir.


Süreç, Oda ve Dernek gibi kuruluşları da ne yazık ki bu hale getirdi.


Sessiz sedasız yönetilen Oda ve Derneklerde şu sıralar büyük bir hareketlilik yaşanıyor.


Sebebi yaklaşan seçimler…


2-3 yıllık dönemde yapılan açıklamalardan çok açıklama şu son birkaç ay içinde yapıldı.


2-3 yıllık dönemde yapılan işten daha çoğu yine şu son birkaç ay içinde gerçekleştirildi.


Oda ve dernek başkanları  şu son birkaç ay içinde gitmedikleri kadar yere gidip, yıllardır katılmadıkları kadar açılış ve davette boy gösterdi.


Anlayacağınız…


Oda ve dernekler partilere, oda ve dernek başkanlığı için mücadele verenler de resmen siyasetçilere benzedi.


.....


 


İmamlara siyaset yasağı…


 


Diyanet işleri personeli, yani İmamlara siyaset yasağı var.


Bir mahkeme Anayasa mahkemesine müracaat ederek bu maddenin iptalini istiyor.


Yani…


Diyanet personeline siyaset yolunun serbest bırakılmasını.


Anayasa mahkemesi bu isteği ret ediyor.


AYM’nin aldığı karara göre imamlar, müftüler ve tüm diyanet personeli siyasi faaliyette bulunamayacak, herhangi bir partiyi övemeyecek, eleştiremeyecek. 1965 tarihinde çıkarılan bu yasa maddesi, geçerli olmaya devam edecek.

Bu eylemlerde bulunan kişiler hakkında soruşturma açılacak ve meslekten atılabilecek.


Bu haber gündem yoğunluğu içinde atlanıldı.


üzerinde çok konuşulmadı.


Eskişehir’de belki de duyulmadı.


Halbuki…


Anayasa Mahkemesine müracaat ederek iptal isteminde bulunan yerel mahkeme, Eskişehir’de bulunan İdari mahkemeydi…


.....


 


Yalanlara inanmak da sizin elinizde, inanmamak da…


 


Bundan yıllar önce İtalya’ya gittiğimizde, bize çevreyi gezdiren rehberden duymuştuk veba salgını hikâyesini…


Şehirler depremlerle sarsılıyor.


Halk panik içinde…


Bilim ilerleyemediği için insanlar ne olduğuna bir anlam veremiyor.


Olup bitenlerin tanrının insanlara yönelik bir gazabı olduğuna inanıyor.


O yüzyıllarda, söyledikleri yanlış da olsa, sorgulama yapmadan sözüne inanılan tek sınıf din adamları.


Gidiyorlar din adamlarına…


-“Yer niçin bu kadar sarsılıyor? Neden bu sarsıntılarda evlerimiz yıkılıyor? Niçin biz bu sarsıntılar yüzünden yıkılan evlerimizin içinde ölüp yaralanıyoruz?” diye soruyorlar…


Din adamları mantıklı bir cevap bulamıyor bu soruya…


-“Tanrı sizi cezalandırıyor” deseler bir türlü, “Siz günah işlemişsiniz. Tanrı da buna kızdı” deseler bir türlü.


O sırada bir din adamının gözü, oradan geçen bir kediyi görüyor.


-“İşte!” diye bağırıyor kediyi göstererek. “İşte bütün bu olup bitenlerin nedeni bu… Şeytan bunların bedenine girip aramızda dolaşıyor. Bunlardan kurtulursak, o sarsıntılardan da kurtuluruz”


Bu sözlerin ardından, içinde şeytanı barındırdığı söylenilen kedilere karşı müthiş bir katliam başlıyor.


Kediler görüldüğü yerde öldürülüyor…


Şehirlerde bir tane bile kedi bırakmıyorlar…


Kediler ortadan kaldırılınca farelere gün doğuyor.


Kısa sürede öylesine çoğalıyorlar ki, girip çıkmadıkları yer kalmıyor…


Her girdikleri eve de veba hastalığını taşıyorlar.


Deprem sarsıntıları yüzünden yüzlerce insan ölürken, vebadan binlerce insan telef oluyor.


Kısacası…


Bir yalan, neredeyse ülkedeki bir neslin veba’dan yok olmasına yol açıyor.


Konuyu nereye bağlayacağımız merak edenleri çok da bekletmeyelim…


Diyeceğimiz şu:


Siz siz olun, sonuçta toplu ölümü getirecek olan yalanlara itibar etmeyin…


Birileri çıkıp, bir takım yatırımlara yönelik olarak, sonucu ölüme götürebilecek bir takım süslü laflar söyleyip “Bu çok iyi olacak. çok kazanacağız. Hiçbir şey olmayacak. Bu işten karlı çıkan biz olacağız” diyebilir…


İnanıp inanmamak sizin elinizde…


İnanmayıp, gelebilecek ölümleri engellemek de size bağlı…


Tarihe, yalanlara inanıp kedi katliamı yaparak vebayı hortlatanlarla birlikte geçmek de yine size bağlı…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi