1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehir'e ceza üzerine ceza...

Şu son 1-1,5 ay içinde Eskişehir’de neler olduğunu bir hatırlayalım mı?
önce, Eskişehir’in en önemli sanayi kuruluşu olan TüLOMSAŞ’ın hükmi şahsiyeti sona erdirildi.
Kurum, Ankara’da oluşturulan bir şirketin paydaşı yapıldı.
Böylece, Eskişehir7in elinden en önemli sanayi kuruluşu da gitmiş oldu.
TüLDMSAŞ ismi böylece tarihe karıştı.

***
ülke salgınla, yaşamı tehdit eden virüs illetiyle mücadele ederken, aynı ülkenin Eskişehir kentinde kurulmak istenen Kömürlü Termik Santral hevesinden vazgeçilmediği çıktı ortaya…
Bereket, Alpu’da kurulmasına karar verilen termik santral için müşteri çıkmadı da, ihaleler, müşteri çıkana kadar ertelendi.
Yani…
Eskişehir’e Termik kurma ısrarını, virüs salgını da engelleyemedi.
***
ülkede gündem salgına kilitlenmişken, bir gün bir haber duyduk.
Anadolu üniversitesinin Açık öğretim Fakültesi gelirlerinin büyük bir bölümüne devletin el koyacağı çıktı ortaya.
Anadolu üniversitesi, bu üniversiteden bölünerek bütçesiz bırakılan Eskişehir teknik üniversitesi ve hatta Eskişehir için harcanabilecek paraya, devlet tarafından el konulacağı kararı çıkıverdi.
***
Virüs salgını nedeniyle alınan tedbirler arasında, tarım bakanlığının aldığı tedbirler de vardı.
Bu tedbirler kapsamında birçok ile tohumluk desteğinin verileceği açıklandı.
Ama gelin görün ki, tohumluk desteği alacak iller arasında Eskişehir’in adı dahi geçmedi.
***
Sonuç olarak…
Şu 1, 1,5 ay içinde öyle şeyler oldu ki, Eskişehir adına olumlu tek bir uygulama olmadığı gibi, tam tersine ardı ardına alınan kararlarla, Eskişehirspor dahil, Eskişehir adeta cezalandırıldı…


....


Herkes maske soruyor…


Polis sokakta, görevli markette, güvenlik duraklarda maske soruyor.
Vatandaş devlete gelmeyen maskeyi soruyor.
Kendisine telefon mesajı gelmeyenler eczaneleri gidip maskeyi soruyor.
Eczacı, dağıttığı ama gelir gelmez tükenen maskelerinin yeni partisinin ne zaman geleceğini soruyor.
Salgınla mücadele sürecinde haftalar geride kaldı.
Fakat herkes birbirine maske sormaya devam ediyor…
Şu maske meselesi süreç içinde iyi yönetilemedi, hala da yönetilemiyor…


.....


Demek ki böyle
yapılacakmış bu iş!


Geçtiğimiz Cuma gecesi sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve insanlar bunu duyar duymaz alışveriş için kendini sokağa attı.
Sosyal mesafeyi hiçe sayan binlerce insan sokakta ve marketlerde alt alta, üst üste salgının yayılmasına adeta zemin hazırladı.
Sonuç olarak;
Sokağa çıkma yasağının 2 saat önceden duyurulması büyük tepki çekti.
-“Böyle bir karar 2 saat önce değil en az 2 gün önceden verilmeliydi” diye eleştirildi.
Bunu söyleyenlerin, söylediklerinde sonuna kadar haklı oldukları çıktı ortaya.
Zira…
O feci tecrübeden sonda hafta sonu 2 günlük sokağa çıkma yasağının olacağı ta hafta başında açıklandı…
İnsanlar birkaç gün içinde, hafta sonu uygulanacak sokağa çıkma yasağına hazır olmak için, ne eksikleri varsa temin etti.
Alışverişini son güne bırakan bile yoktu.
Ne bir izdiham oldu, ne de insanlarda kaygı ve korku…
Demek ki bu işin en makul yapılabilirliği bu yöntemi uygulamakmış.
Demek ki…
Alel acele alınan kararları alel acele uygulamaya koymak yerine, düşünerek en mantıklı yolu izlemek daha çok fayda sağlıyormuş!


.....


Nasipse Ramazan!


Ramazan çalışkan bir köylü…
çok çalışıp tarlasını ekip biçiyor.
Mevsimler de iyi gidince epey bir para yapıyor bu çalışkanlığıyla…
Köy kahvesinde otururken yanındakine “Valla iyi para biriktirdim. Şehirden bir ev alacağım. Bir de araba” der…
Yanındaki çayından bir yudum aldıktan sonra “Nasipse de istersen Ramazan. Ne de olsa bu işler nasip işi” diye müdahale edince, Ramazan pek umursamaz.
O sıradan içeriye jandarma girer…
Ramazan’ın yanına gelip “Cinayetten tutuklusun” der ve alır götürürler cezaevine…
Aradan 2 yıl geçer…
Bir gün savcı Cezaevine gelir ve “Korkunç bir hata yapılmış. Sen suçlu değilmişsin. Asıl suçlu yakalandı.” Dedikten sonra salıverirler Ramazan’ı…
Cezaevinden yürüyerek evine gelen ramazan çalar evinin kapısını.
Karısı içerden seslenir “kim o?” diye…
Ramazan cevap verir; “Nasipse Ramazan”
Herkes bu salgının ne zaman biteceğini merak ediyor.
Televizyonlara çıkan konunun uzmanlarına hep aynı soru yöneltiliyor.
Bazıları özellikle süre belirtmiyor.
Bazıları ise tahminen bir tarih veriyor…
Şu kesin ki, hiç kimse “şu gün bitecek” diyemiyor…
Nasipten öte bir şey olmayacağına göre “Nasipse bu illet bir gün bitecek” deyip beklemekten başka elden bir şey gelmeyecek sanırım…


.....


Aydınlanmanın neferlerine!


Mustafa Aytekin 90 yaşında…
Konya İvriz Köy Enstitüsü mezunu…
Bize kadar ulaşmış kendisi…
Anılarda kalmış olan, Köy Enstitüsü’nden arkadaşı İbrahim Mercan’a ait bir şiiri köşemizde yayınlamamızı istemiş.
Köşemizde şiir pek yayınlamıyoruz.
Ancak…
Bildiğiniz üzere önceki gün Köy Enstitülerinin kuruluşunun 80 nci yıldönümüydü…
Hem, Cumhuriyetle birlikte, ülkede aydınlanmanın ışığı olan Köy Enstitülerinin kuruluş yılını anımsatıp, kutlamak, hem de o ışığın ülkeye yayılmasında eğitim neferi olan Mustafa Aytekin ve binlerce Cumhuriyet öğretmenlerine olan vefa borcumuz nedeniyle, yıllar önce yazılan  bu güzel şiiri köşemize alıyoruz…


Köylüme


Köylüm sen yılma yakan sıcaktan.
Orakla tırpanı atma kucaktan.
O senin paslanmış eğik tırpanın.
Sınırı bekleyen süngüyle birdir.

Bekleme sabahı erkenden uyan.
Kollarına güven tırpana dayan.
Elinde şemsiye efendi olan.
Yaradılışında seninle birdir.

önüne geleni afiyetle ye.
çalışta onlardan kalma geriye.
Bin bir şerbet ile zevk sürenlere.
Deki:  Şerbetinizle ayranım vardır.


Yolun uğrarsa bir gün cepheye.
Kaçma geriye tırpan tepeye.
O zaman deki: Düşman kahpeye.
Senin toplarınla yumruğum birdir.

çıkmadık sade bir canım kalsa.
Kalbinde yurdunun sevgisi varsa.
Ey köylüm sanada soran olursa.
Deki: Cumhuriyetle imanım birdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi