1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehir'in bitmeyen cezası...

Malumunuz bir haftadır siz okuyucularla birlikte olamadım.
Pandemi ve yoğun gündem dolayısıyla zaten yaz aylarını kaçırmıştık.
Hiç olmazsa Sonbahar’ın son günlerinde, kendimize biraz olsun dinlenme fırsatı yaratmak istedik.
Bu bir haftalık süreçte önce Ege’ye, yani İzmir’e, ardından da Akdeniz’e, yani Antalya’ya gittik.
Meşhur bir söylem vardır ya “Yediğin içtiğin senin olsun. Gördüklerini anlat” diye…
İşte ben de öyle yapayım, gördüklerimi anlatayım istedim.
***
Şimdi;
Hem İzmir, hem de Antalya’ya giderken en az 4-5 tane şehirden geçmek durumundasınız.
Fakat…
Aynı şekilde hem İzmir hem de Antalya’ya giderken, hiçbir şehrin içine girmiyorsunuz.
Zira…
Yol üzerindeki tüm şehirler, çevreyollarıyla birbirine bağlana bağlana sizi İzmir’e ya da Antalya’ya kadar ulaştırıyor.
Dahası…
Aynı çevreyolları, bu iki şehrin ilçelerine de, yine güzergah  üzerindeki ilçelerin içine girmeden götürüyor.
***
İzmir ve Antalya’ya hem gidiş, hem de dönüşte bu duruma bizzat şahit olmuşken, Eskişehir’e döner dönmez gündemin yine sabah ve akşam saatlerinde tıkanan çevreyolu olduğunu gördüm.
Hani şu defalarca söz verilmesine rağmen bir türlü yapılmayan Güney ve Kuzey çevreyolları nedeniyle sık sık tıkanan, alternatif çevreyolu olmadığı için boydan boya şehir içinden geçen çevreyolundan yakınmalar vardı yine…
***

Sizi bilmem ama Eskişehir’e alternatif çevreyollarının söz verilmesine rağmen yapılmayışını bir “Cezalandırma” hareketi olarak değerlendiriyorum.
İktidarın, “Eskişehir bize mahalli seçimlerde oy vermiyor. O yüzden bu çevreyollarını hak etmiyor” diye düşündüklerini tahmin ediyorum…
Hatta…
Hiçbir şehirde, şehrin ortasından geçen çevreyolu kalmazken, Eskişehir’in hala alternatif bir çevreyolu olmayışının, üstelik defalarca söz verilmesine rağmen yapılmayışının başka bir gerekçesini bulamıyorum.
***
Böyle düşününce ister istemez 1954 seçimlerinde yaşanan olay geliyor aklıma…
Seçimlerde DP yüzde 58 ile iktidara gelir.
Meclisin yüzde 80’i DP milletvekillerinden oluşur.
Seçimden ezici bir başarıyla çıkan DP’nin kaybettiği sadece 5 şehir vardır.
Bunlardan biri de Kırşehir’dir…
Bayar ve Menderes, Kırşehir’de seçimleri Osman Bölükbaşı’na karşı kaybetmeyi kendilerine yediremez.
O kızgınlıkla Kırşehir il olmaktan çıkartılır. İlçe yapılır…
Yani…
Siyasi intikam için koskoca şehir iktidar tarafından “Bize oy vermediniz” denilerek cezalandırılmıştır.
***

Kırşehir’in, oy vermediği için iktidar tarafından ilçe statüsüne düşürülmesi, aslında Türk Siyasi tarihinin en trajik ve ibretlik olaylarının başında gelir…
Eskişehir’e alternatif çevreyollarının inatla yapılmıyor olması, 66 yıl önce Kırşehir’de yaşanan bu olayla aşağı-yukarı bir benzerlik taşımaktadır.
Zira…
Her ikisi de sonuçta “İktidar cezalandırması” dır…
İşin kötüsü…
Kırşehir’i siyasi kızgınlık sonucu “Bize oy vermediler” diyerek il statüsünden İlçe statüsüne düşüren DP İktidarı, 3 yıl sonra yaptığı yanlışı anlayıp, Kırşehir’i 1957 yılında yeniden İl yapmıştır…
Eskişehir’de ise, yıllar geçmesine rağmen alternatif çevreyollarının ısrarla yapılmıyor olduğunu düşünürsek…
Anlaşılan o ki; Eskişehir’in cezası daha bitmemiş ve bu gidişle de bitmeyecek sanki…


.....


Eğitim teknolojisinde vergiler alınmasın!


Pandemi süreci oldukça zorlu geçiyor.
Bu süreçte oldukça çile çeken sektörler var.
Aynı süreç öğrenci ve öğretmenleri de son derece zorlayan bir süreç haline geldi.
İnternet zaten başlı başına bir sıkıntı yaratmaya başladı.
Uzaktan eğitim için tablet ya da bilgisayar bulunamıyor.
Eğitimdeki ciddi eşitsizlik iyiden iyiye ortaya çıkmış durumda.
Bu sıkıntılı durumu ortadan tamamen  kaldırmasa da alınacak olan bazı tedbirlerle sıkıntı bir nebze olsun rahatlatılabilir diye düşünüyoruz.
Yani…
Bilgisayar, Notebook, Tablet, hatta cep telefonu alımlarında öğrenci ve öğretmenlere kolaylık sağlanabilinir.
En azından…
Bu saydıklarımız için ekstra ödenen KDV, TRT Bandrolü gibi vergiler alınmayabilinir.
Cep telefonlarında, sadece öğretmen ve öğrenciler için öTV alınmayabilinir.
Kısacası…
Eğitim teknolojisinde vergiler hiç olmazsa şu pandemi süreci sona erinceye kadar kalkabilir…
Yukarıda da söyledik…
Tüm bu yaşanan sıkıntıları tamamen kaldırmayacak olsa bile, vergilerin kaldırılması hiç olmazsa sıkıntının hissedilmesini daha da engelleyebilir…
Ne diyelim?
Umarız bu rahatlama  biran önce hükümet tarafından uygulamaya konulur…


.....


Yapılmaması gereken
tek şey siyaset ama!


 Zor günlerden geçiyoruz ve insanların büyük bir bölümü müşkül durumda.
Maddi yardıma ihtiyacı olan var, gıda, yakacak ihtiyacı olan var.
İşini kaybetmiş, evinde çoluk çocuğuyla ne yiyeceğini, nasıl geçineceğini kara kara düşünenler var.
Bu kadar yardıma ihtiyaç duyan varken, bu kadar olağanüstü günler yaşarken, bu kadar belirsizlik ve korku duyulurken, yardımı kimin toplayacağının ülkede gündem olması yanlışların en büyüğü.
Yardım toplama üzerinden güç gösterisi yapılması, böylesine bir ortamda yapılmaması gereken tek şey…
Salgının en büyük gündem teşkil ettiği, ikinci sırada ise ekonomik kaygının yer aldığı şu ortamda, yapılmaması gereken tek şey siyaset olsa gerek.
Ama gelin görün ki, yapılan tek şey siyaset!


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Sabah oğlunun odasına giren anne;
- Haydi oğlum, uyan artık! Okuluna geç kalıyorsun!
Yarı açıkgözlerle annesine bakan oğlu, uykulu bir sesle;
- öf yaa anne!! Bugün okula gitmek istemiyorum!
Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı:
- Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım? İki ciddi neden söyle bana
Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesine;
- Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyor, biiir... Tüm öğrenciler de nefret ediyor, ikiii... Anne bu iki ciddi nedenim yeter mi?
Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı;
- Bunlar okula gitmemen için neden olamaz ki!. Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan!...
Bu kez oğlan yatakta genleşir ve annesine;
- Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne?
Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı sinirli bir şekilde hızla çeker:
- Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca bir adamsın. İkinci ciddi neden ise, sen o okulun müdürüsün, oğlum!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi