1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hangisi daha kötü?

Kral sarayda otururken pencereden sesler gelmeye başlamış.
-“Güzel, sulu, tatlı elmalarım vaaar!”
Bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor. Etrafında da birkaç müşteri.
Kralın canı çekmiş ve Baş Vezirini çağırmış;
-“Al şu 5 altını, koş bana elma al.”
Baş vezir, vezirlerden birini çağırmış;
-“Al sana 4 altın, koş dışarıdaki satıcıdan elma al.”
Vezir, Saray görevlilerinden birisini çağırmış;
-“Al sana 3 altın, koş elma al”
Komutan nöbetçiyi çağırmış yanına;
-“Al sana 1 altın. çabuk koş elma al”
***
Nöbetçi çıkmış saraydan. Yaşlı ihtiyarı tutmuş yakasından “Hey sen ne bağırıp duruyorsun? burası han mı yoksa Saray mı? çabuk defol!  Arabana da elmalarına da el koyuyorum” demiş.
Nöbetçi, Muhafız komutanına dönmüş ve “Kurnazlık yaptım. 1 altına yarım araba elma aldım” demiş.
Komutan Saray görevlisine dönüp “İşte al sana 2 altına bir çuval elma”
Saray görevlisi Vezire dönüp “4 altına bir poşet elma aldım. Al bunları”
Baş Vezir kralın huzuruna çıkmış.
-“Buyurun Kralım! 5 altına 5 tane elma aldım. Aynen emrettiğiniz gibi.”
***
Kral önüne konulan 5 elmaya bakmış, başını ellerinin arasına alıp şöyle bir düşünmüş;
-“5 Elma 5 Altın. Bir elmanın fiyatı 1 altın ve halk elmalara hücum ediyor… Demek ki vatandaşın durumu çok iyi. Vergileri derhal arttırmak lazım.”
***

Şimdi bu hikayeden yola çıkacak olur ve günümüze de uyarlayacak olursak…
Sizce;
Kralın olup bitenlerden haberinin olmaması mı?
Kraldan çok kralcıların varlığı mı?
Ne olursa olsun, olanın her zaman vatandaşa olduğu mu daha kötü bir durum yaratıyor?
Hadi biraz beyin fırtınası yapın.


....


Millet Bahçesi….


 


Eskişehir’e yeni bir Stadyum yapılması gündeme geldiğinde ve yeni Stadyum için yer aranmasına başlandığında buna ilk karşı çıkanlardan biriydik.
Pek çok kişi gibi biz de Yeni Stadyumun, yılların anılarını barındıran mevcut Atatürk Stadyumunun olduğu yere yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyorduk.
Ancak bir sıkıntı vardı.
Yeni Stadyumu yapacak tek kurum olan TOKİ, Yeni Stadyum yapma karşılığında mevcut Atatürk Stadyumunun yerini istiyordu.
***
TOKİ, yapacağı Yeni Stadyum karşılığında, Atatürk Stadyumunun yerine Otel ve AVM yapacak, böylece Eskişehir’e yapmış olduğu Yeni Stadyumun da parasını da çıkartacak, hatta üstüne para bile kazanacaktı.
Haliyle buna da karşı çıktık.
Atatürk Stadyumunun yerinin Eskişehir’in malı olduğunu, bu yerin Eskişehirlilerin ortak kullanabileceği bir alan olarak değerlendirilmesinin daha doğru olduğunu söylüyorduk.
TOKİ “Ben size bedavaya Stadyum yapmam. Ya Atatürk Stadyumunun yerini bana verirsiniz, ya da yapacağım Stadyumun bir şekilde parasını verirsiniz” diye tutturmuştu.
***

Sonunda şöyle bir formül bulundu…
Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi kapsamında, TOKİ’ye yaptırılacak olan Yeni Stadyumun parası Anadolu üniversitesi bütçesinden alınıp, TOKİ’ye verildi.
Böylece, TOKİ Atatürk Stadyumunun yerini istemekten vazgeçti,  Eskişehir’e Yeni Stadyumu aldığı para karşılığı yaparak tamamladı.
Burada hakkını yememek lazım ki, sıkıntının çözüme kavuşturulmasında Nabi Avcı’nın, Ankara’da ve bürokratik işlemlerin çözüme kavuşturulmasında büyük katkısı oldu.
***
Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi üzerinden Anadolu üniversitesi bütçesi ile serbest kalan Atatürk Stadyumunun yerine, süreç içinde birkaç proje düşünüldü.
Zaman içinde bu projelerin maketleri Vilayet binası önünde de sergilendi.
Ancak…
Yapılan projelerin içinde beton ağırlıklı donatıların olması, yine içinde üniversiteye ait binalar bulunması, bu projelere karşı tepki yarattı.
En son Millet Bahçesi kavramı çıktı ortaya.
Kavramı ilk kez ortaya atan da Nabi Avcı’ydı.
Sonradan bu kavram, hükümetin tüm iller için düşündüğü ve uygulamaya koyduğu bir hizmet modeline dönüştü.
xxx
Netice itibarıyla Atatürk Stadyumu yıkıldı.
TOKİ’nin Otel ve AVM, üniversitenin ise bina yapacağı eski Stadyum alanına, yeşili bol, betonu az Millet Bahçesi yapımına başlandı.
Her ne kadar yapım süresi aşılmış olsa da, Millet Bahçesi neredeyse tamamlanma aşamasına geldi.
Eskişehir’in merkezinde nefes alınacak bir alan inşa edilmiş olundu.
***

Şimdi…
Atatürk Stadyumunun yerinde Millet Bahçesi yapılması süreci, bu alanın rant alanı olmasına ve sonrasında da beton ağırlıklı proje yapılmasına karşı çıkan Eskişehir halkının ortaya koymuş olduğu bir iradedir.
Bu irade karşısında “Siz istediğiniz kadar bağırın. Biz bildiğimizi yaparız” diye düşünenlerin kararını Eskişehirlilere dayatmadıkları, bir hal çaresi bulma adına uğraş verip, bunu da başardıkları için başta Nabi Avcı ve iktidarın o dönemki aktörlerinin önemli katkısı olmuştur…


......


Ayasofya samimiyetsizliği mi?


Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yıl önce, miting sırasında “Ayasofya açılsın” diye seslenen vatandaşa hitaben şu açıklamayı yapıyor;
-“Sultanahmet'i bir doldurun ondan sonra ona bakarız. Sultanahmet'i bir doldurun ondan sonra ona bakarız. Bak şimdi Büyük çamlıca Camii'ni yaptık. 4 tane 5 tane Ayasofya eder. O kadar büyük. 60.000 kişiyi alabilecek kapasitede. Ve Anadolu Yakası'nda tüm İstanbul'da ve Türkiye'de en büyük camii oldu. Buyurun mesele o değil. Bu işin siyasi boyu var. Yan tarafta Sultanahmet'i doldurmayacaksın, Ayasofya'yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah."
***
Aradan bir yıl geçiyor ve Ayasofya’ya Cami statüsü geliyor.
Cami olan Ayasofya’da ilk namazın da 24 Temmuz’da kılınacağı kararı alınıyor.
Şimdi…
Ayasofya’nın Cami olmasını hararetle isteyen, cami kararı sonrasında da sevinen bir kesim var…
Bunlara diyecek hiçbir şey yok…
Ancak…
Ayasofya’nın cami olmasını onaylamayan fakat onaylamadığını da açıkça beyan etmeyen, hatta “İyi oldu” taklidi yapan bir kesim var ki, CHP’nin yöneticileri de bu kesimin başında geliyor.
CHP’yi yönetenler ve CHP’nin seçilmişleri, Ayasofya’nın müze olarak kalmasını istemelerine rağmen, bunu çıkıp açıkça söylemiyor, söyleyemiyor.
Ayasofya’nın Cami olmasını isteyenlerin oyuna talip olma düşüncesinden olsa gerek, Cami kararına açıkça karşı da çıkamıyor.
Ayasofya’nın Müze olarak kalmasını istemelerine, seçmeninin de tamamına yakınının böyle düşündüğünü bilmelerine rağmen “Bu son derece yanlış ve ülkenin başını derde sokacak bir karardır” diyemiyor…
Hadi bunları bırakın bir kenara…
CHP genel başkanı, yöneticileri, seçilmişleri çıkıp “Biz Ayasofya konusunda cumhurbaşkanının ilk yaptığı açıklamanın doğru olduğunu, bu oyunlara gelinmemesini, bunların hepsinin tezgah olduğunu düşünüyoruz” bile diyemiyor…


......


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Görevi gereği orta kademeden bir bürokrat, emrinde çalışanları yerinde görmek, denetlemek üzere bir köy yoluna girer. Nasıl olduysa ayağı kayar ve kendini bataklıkta bulur. Kurtulmak ister daha da batar ve başlar bağırmaya:
— İmdat! Boğuluyorum. Kurtarın beni!
Yoldan geçmekte olan bir köylü bu sese gelir ve başlar olanları izlemeye... Köylünün gelip de kendisini sadece izlemesine bozulan bürokrat, kızgın ses tonuyla:
— Görmüyor musun be adam!?! Bataklığa düştüm. Kurtar beni!!!
Hiç oralı olmayan köylü:
— Görüyorum, geçmiş olsun, der.
Kurtarmak bir tarafa, neredeyse dönüp gidesi olan köylünün bu durumunu anlayan bürokrat panikler, başlar yalvarmaya:
— Lütfen! Bir dal uzat. Kurtar beni!
Köylü bağırır:
— Olmaz! Ben ve sen şu anda hazine topraklarındayız. Hazineden bir şey almak, koparmak suçtur! Sen benimle dalga mı geçiyorsun bey!
Ağzına dolan çamurlarla bağırmasını sürdüren bürokrat:
— ölüyorum. Kurtar beni!
Köylü hiç istifini bozmaz:
— Ben öyle hazine’den mal alıp suçlu duruma düşemem. Ancak köpek ciğer işte!! seni böyle bırakacak da değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakamı, kaymakam da valiyi arar elbet.. Malmüdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse, itfaiyeye talimat gider ve onlar seni kurtarır.
— Yahu! Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.
Köylü güler:
— Ben ölmezsin demiyorum ki. Hem ölsen de, mevzuata uygun ölürsün!


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi