1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Umarız bir daha ölümün ihalesine kalkışılmaz!

Babam Ormancıydı. çocukluğum çatacık Ormanlarında ve civarında geçti desem yalan söylemiş sayılmam.
çocuk yaşta çatacık ormanlarına 11 Geyik getirildiğini hatırlıyorum…
Dönemin Orman Genel müdürlüğü, nereden getirdi bilemiyorum ama Orman çevresinde doğal bir yaşamın oluşması adına getirmişti bu 11 Geyiği.
Hatta…
Geyiklerin çevreye adapte olabilmeleri için ilk kez salındığı ortamda bir dizi önlemler alınmıştı orman teşkilatı tarafından.
Getirilen Geyikler kısa sürede yeni ortamlarına alıştılar.
Orman köylüleri de son derece sahip çıktı ve özen gösterdi Geyiklerin yeni ortamına alışmasına.
Başta insanlardan çok ürkmeseler de sonradan yaban hayatının bir parçası haline geldiler.
Bu arada üreyip, sayıları da arttı.
Ormanın neşesi gelmişti.
Geyik sesleri çatacık ormanlarını şenlendirmiş, yaban hayatı daha da şekillenmişti.
***
Eskişehir’de kota dolduğu ve ekolojik dengeyi bozduğu gerekçesiyle 18 Geyiğin avlanması için ihale açıldığını duyduğumuzda, o ilk gelen Geyikleri düşündük.
-“O güzelim hayvanlara nasıl kıyılır?”
-“Devlet canlı öldürülmesi için nasıl ihale açar?”
-“Canlıyı yaşatma görevi olan kurum ve kuruluşlar nasıl olur da canlıyı öldürme uygulamasına başvurur?”
-“Doğada ekolojik dengeyi tahrip eden onlarca uygulamayı görmezden gelenler, 18 Geyik’i öldürmek suretiyle nasıl olur da ekolojik çevre dengesi koruma gerekçesine sığınır?” diye düşünüyorduk…
Ne kadar doğru ve haklı gerekçesi olsa da devlet can almaz, almamalı…
O ölüm ihalesi iptal edilmeli, 18 Geyik bu şekilde öldürülmemeli…
Devlet bu yapacağı katliamın dışında bir yöntemi ne yapıp edip bulmalı diyorduk ki…
Yapılan bir başvuru üzerine 18 Geyik’in av ile öldürülmesi ihalesinin yürütmesi, idare mahkemesi tarafından durdurulmuş.
Umarız, bu yürütmeyi durdurma sonrasında bu cinayet ihalesinden tamamen vazgeçilir.


......


Keşke bu defa da aynısı yapılsaydı


Bakanlık, illere bir genelge yollamış:
- Tarıma zarar veren hayvanların sayısını bildirin... Eğer yaban domuzu sayısı 150'yi geçerse, sürek avı başlatın... Vurulan yaban domuzlarının kuyruğunu da kesip gönderin.
İl Tarım Müdürleri, genelgeyi okumuşlar.
Herkes "bazı hayvanları... Bazı rakamları" yazmış.

***
Tabii kimse "başına iş almak" istememiş.
Ve kimse de yaban domuzu sayısını "150'nin üzerinde" göstermemiş.
Kimi 60 demiş, kimi 70, kimi 80.
Böylece "görev yerine getirilmiş."
Tabii, Ankara'nın genelgesine göre her yıl "rakamları yenilemek" gerekiyor.
Müdürler onun da "çaresini" bulmuşlar.
Bir yıl önce "bizim ilde 70 yaban domuzu var" diyen, bir yıl sonra "75'e çıktı" demiş.
Sayı 150'yi bulmadığı için ne "sürek avı" gerekmiş, ne de "domuzun kuyruğunu kesip, Ankara'ya yollamak."

***

Bir gün, bir ilin tarım müdürü değişmiş.
Yeni müdür "eski listeyi" incelemiş.
Bakmış ki her yıl sayı 3'er, 5'er arta arta, ildeki yaban domuzu sayısı "145'e ulaşmış görünüyor."
Düşünmüş, taşınmış.
"Nasıl olsa Ankara fark etmez" demiş.
"Kafasına göre uydurduğu yeni rakamı" Ankara'ya bildirmiş:
- 95.

***

Bakanlıklarda "APK" vardır.
"Araştırma, Planlama, Koordinasyon" birimi.
Genelde "kızak" diye bilinir.
Görevden alınan bürokrat "APK'ya çekilir."
İşte bu APK'da çalışanlardan biri, illerdeki "tarım zararlılarının listesini" incelemiş.
Ve görmüş ki:
Bir ildeki yaban domuzu sayısı 145'ten, 95'e inmiş.
Hemen durumu "makama" arz etmiş.
Makam da "il müdürüne" soruları dayamış:
- 145 eksi 95 eşittir 50... Bu 50 yaban domuzuna ne oldu?.. Vurulduysa, kuyruklar nerede?

***
İl müdürünü almış bir telaş.
Düşünmüş, taşınmış.
Aklına bir "çıkış yolu" gelmiş.
Ankara'ya cevabı döşenmiş:
- Sayı 150'ye yaklaştığı için sürek avına çıkıldı... Yaban domuzları takip edildi... Vurulacağını anlayan 50 yaban domuzu komşu kente geçti.

***

Ankara cevabı okumuş. Ve hemen "komşu kente" bir yazı yazılmış:
- Bitişiğindeki kentten size 50 yaban domuzu geçti... Ne yaptınız?.. Acele olarak bildiriniz.
Komşu ili almış bir telaş.
Onlar da "aynı formülle" yanıt vermişler:
- İlimize 50 yaban domuzunun geçtiğini haber alınca, sürek avına çıktık... Yaban domuzlarını kovaladık... Tam vuracağımız sırada öteki komşu kentin sınırları içine girdiler.

***

Yazışmalar sürmüş, gitmiş.
50 domuz hep "komşuya... Komşunun komşusuna doğru" gidiyormuş.
Sonunda iş Doğu'daki "sınır kentine" gelip, dayanmış.
Ankara sormuş:
- 50 yaban domuzunun akıbetinin acele bildirilmesi... Vurulduysa, kuyruklarının gönderilmesi.
Sınır kentinden yanıt gelmiş:
- Sürek avına çıkıldı... Yaban domuzları izlendi... Ancak komşu ülkeye kaçtıkları için vurulamadı.....

***

Komşu ülke  "Ermenistan."
Ankara'nın "oraya soracak hali yok."
Ayrıca Ermenistan'la "diplomatik ilişkimiz" de yok.
Böylece "yaban domuzlarının öldürülmesi sorunu" çözülmüş.
***
Bu anlattığımız olay bu ülkede yaşanmış bir olaydır.
Belki de “kurnazlık yaptılar” diye anlattığımız kamu görevlileri, o hayvanların öldürülmemesi için böyle bir yönteme başvurdu.
Eğer böyleyse düşündükleri, o görevlileri gerçekten kutlamak lazım.
Bugün Eskişehir’de öldürülmesi için ihale yapılan 18 Geyik ile ilgili de keşke yöneticiler onlar gibi düşünseydi.
18 Geyiğin Eskişehir’den doğu illerine doğru gittiğini ve gide gide sınır ötesine kapağı attıklarını rapor etselerdi.
Keşke, yalan da olsa o hayvanların canlarını kurtarsalardı…


.....


DEVA Partisi İl Başkanı İsmail Haşim Ateş…


Ali Babacan’ın kurmuş olduğu DEVA Partisi il örgütlenmelerini sürdürüyor.
Bir süredir Eskişehir’de örgütlenme çalışması yapan parti, Eskişehir’deki kurucu il başkanını belirlemiş.
Belirlenen isim; Odunpazarı eski belediye başkanlarından İsmail Haşim Ateş…
Söylenenlere bakılırsa, DEVA partisi, Eskişehir il başkanlığı için yaklaşık 10 isimle irtibat kurmuş…
Bu isimlerle de bir şekilde görüşmeler yapılmış.
Görüşülen isimlerin bir bölümü siyaset düşünmediğini söylemiş.
Bir bölümü de, göreve yeterli bulunmamış.
Yine söylenenlere bakılırsa, DEVA Partisi genel merkez yöneticileri, il başkanlığı için tanıtmaya gerek duyulmayacak, “Şehirde ismi tanınan ve bilinen” kriteri üzerinden yola çıkarak, Odunpazarı eski Belediye başkanlarından İsmail Haşim Ateş üzerinde karar kılmış.
Yapılan görüşme neticesinde görevi kabul eden Ateş, DEVA Partinin Eskişehir kurucu il başkanı olarak atanmış.
İsmail Haşim Ateş, tanınırlık ve bilinirlik açısından doğru bir isim…
Büyükerşen ile ters düştüğü için belediye başkanı seçildiği DSP’den ayrılıp CHP’ye geçtiği…
CHP’nin 2004’de Odunpazarı adayıyken, listeyi yetiştiremediği için CHP’nin seçim dışı kalmasını kendisine karşı bir organizasyon olarak görüp CHP’den de ayrıldığı…
Ve…
Büyükşehir aday adayı olduğu AK Parti’den de dikkate alınmadığı için ayrıldığı düşünüldüğünde, İsmail Haşim Ateş’in DEVA Partisi il başkanı olarak üç ayrı cepheyle de mücadele ortamı yakaladığını ve Eskişehir’de siyasetin biraz daha şenleneceğini söylemek yanlış olmasa  gerek…


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Kriz yüzünden işten çıkarılan bir akademisyen ile bir gazeteci yurt dışına çıkmışlar. Bir süre yiyip-içip eğlenmişler.
Doğal olarak paraları çabucak tükenmiş. İş aramışlar ve bir çiftlikte hayvan pisliklerini ahırdan kürekle kazıyıp çöp römorkuna atma işi bulmuşlar. Bir süre çalışmışlar, başarılı olmuşlar, çiftlik kahyası da onları sevmiş ve hallerine acıyarak "Size daha kolay bir iş vereceğim" diyerek onları yumurta paketleme işinde görevlendirmiş .
"Bunların irilerini ve iyilerini bu taraftaki kutulara, küçük ve kötülerini bu taraftaki kutuya koyacaksınız" demiş.
Fakat bizimkiler çok yavaş çıkmışlar, "Bu iyidir, değildir, küçüktür, büyüktür" tartışmaları ile işleri aksatmışlar.
Onları gözleyen kahya yanlarına gelmiş, "Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz? " diye sormuş. Bizimkiler "Gazeteci" ve "Akademisyen" diye cevaplamışlar.
Kahya, "Belli belli, sizin Türk aydını olduğunuz belli" demiş.
"çok iyi b..k atıyorsunuz ama iyi ve kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi