1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hayal kuranın...

 


 


Bill Gates 25 yıl önce bir televizyon programına katılıyor.


İlk defa İnternet denen bir şeyden bahsediyor.


Sunucu ile karşılıklı konuşuyorlar…


-Yahu şu internet denen şey de ne? Sen biliyor musun nasıl bir şey olduğunu?


-Elbette…


-Tam olarak ne yapıyor bu zımbırtı?


-İnsanların bilgi paylaştığı bir mecraya dönüşecek. Herkesin kendine ait bir sayfası olacak. Yeni bilgiler işte o sayfalarda olacak. Acayip bir teknolojimden söz ediyoruz. örneğin başka insanlara elektronik mektuplar göndereceğiz. Bu çok büyük bir yenilik olacak.


-Beyzbol maçını internetten mi dinleyeceğiz yani. Radyo bunu yapmıyor mu zaten?


-Aralarında büyük fark var. Hem görüntülü dinleyeceksin, hem de canın n ne zaman isterse o zaman dinleyeceksin.


-Benim hangi ihtiyaçlarımı karşılayacak peki bu?


-Senin gibi garip zevkleri olan insanlarla tanışabileceksin mesela!


Sunucu bu konuşmayı “Benim hala aklım yatmadı!” diyerek bitiriyor sözlerini…


Bill Gates ise “Bugünün hayali yarının gerçeği olacak” sözleriyle…


xxx


Yılmaz Büyükerşen’in 99 yılında ilk Büyükşehir belediye Başkanı olmasının ardından bir “Arama konferansları dizisi” gerçekleştirilmişti.


-“Arama konferansları dizisi” diye bir şeyi ilk kez duymuştuk.


Sormuştuk da kendisine “Ne arayacaksınız?” diye.


“Hayal” demişti. “Hayal arayacağız”


Bir daha şaşırmıştık “hayal mi?” diye…


Toplantıların bazılarına bizzat iştirak ettik.


İşin uzmanı olan insanlar, toplantıya katılanlardan şunu istiyorlardı:


-“Bize, Eskişehir’de yapılması imkansız olan, akla, mantığa sığmayacak projeler söyleyin”


İnsan bir hayli zorlanıyor böyle bir istek karşısında.


Düşünsenize? Olmayacak işler istiyorlar. Yani; saçmalamanızı bekliyorlar.


Nitekim bir müddet sonra başladı insanlar saçmalamaya:


-“Eskişehir’e deniz getirelim”


-“Şehirlerarası yolcu taşıyan trenler, ray döşeyelim mahalleler arasında da yolcu taşısın.”


-“porsuk üzerinde tıpkı Venedik gibi Gondollar yüzsün. Yine Porsuk üzerinden, Porsuğun gittiği her yere vapurlarla ulaşım yapalım”


-“öyle her gördüğümüz boş yere bir avuç çim tohumu atarak park yapmaktansa, insanların ailecek tam günü geçebileceği, içinde her ihtiyaca cevap verebilecek donanımlı devasa parklar yapalım”


-“çocukların hayal dünyalarını somut hale getirmek için kaleler, Gemiler falan yapalım”


Bunun gibi pek çok hayal çıktı insanlardan.


Bu saçmalamaların hepsi tek tek not edildi.


xxx


Süreç ilerledikçe bir de baktık ki devasa parklar yapılmaya başlandı.


Parkların içine Kaleler, Gemiler konuldu.


Porsuk üzerinde Gondollar yüzmeye, Tramvay ile yolcu taşınmaya başlandı.


Denizi olmayan Eskişehir’e yapay deniz geldi…


Bizim o zaman saçma bulduğumuz saçma hayaller bildiğiniz gerçek oldu.


xxx


Sonuç olarak her şey hayalle başlıyor…


Bulunduğunuz dönemde ve şartlarda gerçekleşmesi imkansız gibi görünse de her hayal gün geliyor gerçek olabiliyor…


O yüzden…


Sürekli hayal kurmak, imkansızın peşinde koşmak, daha doğrusu birileri “bu da kafayı yemiş” dese de, aldırmayıp,  saçmalamak gerekiyor…


Son söz: kendi kendinizi avutuyor olsanız da, çoğu zaman hüsrana uğrasanız da geleceğe yönelik imkansızı istemekten ve hayal kurmaktan asla vazgeçmeyin…


Not- Yazıyı kaleme aldığımızda, aklımıza Büyükşehir belediye Meclisi’nde yaşanan bir diyalog geldi.


Mesleği lokantacılık olan AK Partili bir meclis üyesi Yılmaz Büyükerşen’i “yıllardır sürekli hayal satıyorsun.” diye eleştirmiş, Yılmaz Büyükerşen de cevap olarak “Sen de yıllardır köfte satıyorsun. Aradaki fark, benim hayaller gerçek oluyor, senin köfte yıllardır hep aynı köfte” demişti…


....


 


“Dallama” lafı belki buradan bile gelmiş olabilir…


 


Hikaye UlviSaran’dan:


Krala 2 harika şahin hediye edilir


Biri gökte süzülürken, diğeri tüm çabalara rağmen bindiği daldan kalkmamakta ve uçmamaktadır


Denenmedik son eğitmen de getirtilir


Bir gün şahinin uçtuğunu gören kral bunun nasıl başarıldığını sorar


Eğitmen cevap verir;
“Gayet basit; bindiği dalı kestim”


xxx


Herkesin malumu olduğu üzere Torpil günümüzün en somut gerçeği…


Pek çok insan hak etmelerine rağmen kamuda iş bulamıyor.


Pek çok insan da hak etmedikleri halde, sırf torpili sağlam olduğu için kamuya kapağı atıyor.


örneğin KPSS birincisi mülakatta elenirken, KPSS sonuncusu mülakatta tam puan alarak kamu kurumuna yerleşiyor.


Hadi bu torpil gerçeğini kabul ettik diyelim.


Torpil ile işe yerleşenler, torpilinden aldığı güç ile çalışmıyor, yatıyor.


çalışmadığı için kimse bir laf söyleyemiyor kendisine.


çünkü…


Bindiği dalın onu nasıl taşıdığını herkes gayet iyi biliyor.


Tıpkı, yukarıdaki hikâye gibi, yerinden kıpırdayıp, çalışması için o dalla olan irtibatının kesilmesi gerekiyor.


Not- şimdi aklımıza geldi. Belki de Dallama lafı buradan bile gelmiş olabilir…


.....


 


Halk ister yöneticiler yapar aslında…


 


 


Demokrasinin gerçek anlamda var olduğu yerlerde halk ister, yönetenler bu isteği gerçekleştirir.


Demokrasinin gerçek anlamda uygulanmadığı ülkelerde ise bunun tam tersi olur.
Yani…


Yönetenler ister ve yapar, halk ise buna razı olur.


Tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi.


Bu anlattığımızı daha iyi kavrayabilmek için Eskişehir’i şöyle bir düşünün.


Eskişehir’de gerek hükümet gerekse belediyeler tarafından hazırlanıp uygulanan projeleri şöyle bir zihninizden geçirin.


Hangi proje halkın talep etmesi yüzünden yapıldı?


Hangi projede halkın fikri alındı?


Ve hangi proje tamamlandığında halkın ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayabildi?


Sayabileceğiniz elbette birkaç proje olacaktır ama burada sorun, söz konusu projelerin “cuk oturan” projeler olmasından ziyade, buna yönetenlerin tek başlarına karar vermesinde.


Zira…


Pek çok proje de, halka sorulmadığı, bölge yaşayanlarının fikirleri alınmadığı ve masa başında hazırlandığı için hiçbir iş yaramadı ve bunun sonucunda da hem zaman hem de para kaybına neden oldu.


Dahası…


Güya halk için yapıldığı söylenilen projelerin hiçbir aşamasında halk olmadı..


Halk adına birileri karar verip uygulandı.


Bunu yaparken de “Nasıl olsa seçimlerde yetkiyi aldım” ın kendince gerekçesine sığınıldı.


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi