1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Hiç mi iyi bir şey yok?" diyor insan!

İnternet üzerinde bir anket yapılmış.
Tesadüfen denk geldik…
Sorulan soru şu;
-“Türkiye’nin şu an için acil çözüm bekleyen en önemli sorunu nedir?”
“Cevaplanması için de en fazla 4 sorun yazabilirsiniz” diye de bir not düşülmüş altına.
Binlerce kişi katılmış ankete.
Başlamışlar dörder dörder sıralamaya Türkiye’nin şu an için acil çözüm bekleyen sorunlarını
Şöylesine bir taradık cevapları…
Neler yok ki içinde?
-İşsizlik ve işsiz sayısının her geçen gün artması…
-Ekonomik kriz ve yarattığı iflaslar…
-Liyakat sorunu…
-KHK’lıların durumu…
-EYT’lilerin durumu…
-Fetö…
-Belediye personeline kadro…
-Atama bekleyen öğretmenler…
-Süresiz nafaka meselesi…
-İnfaz yasasının çıkmayışı…
-Suriyeliler meselesi…
-çek yasasının yetersizliği…
-Ahlaki yozlaşmanın artması…
-Cahillik ve eğitimdeki kalitesizlik…
-Sözleşmeli personelin durumu…
-üniversiteli çalışan işçilerin durumu…
-Terör ve terörün aldığı canlar…
-Torpil ve adam kayırma…
-Niteliksiz siyaset ve siyasetçiler…
-Vergi sicil affının çıkmaması…
-Tarımın her geçen gün yok olması…
-Emeklilerin düşük maaşı…
-Kalitesiz üniversite eğitimi…
-Trafik cezalarının abartılması…
-üretimin olmayışı, ithalatın ve tüketimin çok fazla oluşu…
Liste böylesine uzayıp gidiyor.
İfade edilen her sorun, yüz binlerce insanı ilgilendiriyor.
Dile getirilen her sorun milyonlarca insanı olumsuz etkiliyor…
Valla ne yalan söyleyelim? Listeyi gördüğümüzde insan kendi kendine soruyor “Bu ülkede hiç mi iyi bir şey yok?” diye…
Bu kadar sorun başka ülkede olsa, o ülke ayakta dahi duramaz…
Biz yine iyi dayanıyoruz…
Ne de olsa bağışıklılığımız var…
Yıllar boyu, bir türlü çözüme kavuşturulmayan bu ve benzeri sorunlarla yaşamayı öğrenmişiz…
Gerçi buna ne kadar “yaşamak” denirse…


.....


Diyelim ki kral iyi olsun!


Kralın biri taht odasında otururken, pencereden sesler gelmiş.
”Güzel elmalarım vaaaaaar!”
Bakmış, ihtiyar biri, at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler.
Kralın canı çekmiş ve başbakanı çağırmış;
– Al sana beş altın, koş bana elma al.
Başbakan bakanı çağırmış;
– Al sana dört altın, koş elma al.
Bakan saray sorumlusunu çağırmış;
– Al sana üç altın, koş elma al.
Saray sorumlusu muhafız komutanını çağırmış;
– Al sana iki altın, koş elma al.
Komutan nöbetçiyi çağırmış;
– Al sana bir altın, koş elma al.
Nöbetçi çıkmış satıcı ihtiyarı yakasından tutmuş ve;
– Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı, yoksa saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalara da el koyuyorum.
Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş;
– İşte şef, iyi dalavere çevirdim. Bir altına yarım araba elma.
Komutan saray sorumlusuna dönmüş;
– İşte, iki altına bir çuval elma.
Saray sorumlusu bakana dönmüş;
– İşte, üç altına bir torba elma.
Bakan başbakan’a dönmüş;
– İşte, dört altına yarım torba elma.
Başbakan kralın huzuruna çıkmış;
– İşte kralım, emrettiğiniz gibi. Buyurun, beş elma.
Oturuyor kral taht odasında ve düşünüyor;
”Beş elma-beş altın.
Bir elma-bir altın ve halk elmalara hücum ediyor..
Demekki vatandaşın durumu çok iyi.Bu halkın vergilerini hemen arttırmam lazım!”
Burdan anlayacağımız şu ki ;
öncelikle kral iyi olacak…
Kral iyi oldu diyelim! ne kadar iyi olursa olsun kralın çevresindekilerde kraldan iyi olmadıkça düzen sağlanamaz.


.....


Böl ve yönet!


Bir gün Büyük İskender, büyük bir filozof olan hocası Aristo’ya sorar:
-“Zapt ettiğim topraklardaki insanları, yönetimim altında tutmak için ne yapmalıyım? ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim? Hapse mi atayım? Yoksa kılıçtan mı geçireyim?”
Aristo, “sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar” der ve ilk eler.
“Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar” der ve ikinci şıkkı da eler.
“Kılıçtan geçirirsen, onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür ve tahtını sallar” diyerek üçüncü şıkkı da eler ve şu nasihati verir:
-“İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin. Onlar birbirleriyle savaşırken, sen kendini hakem olarak kabul ettireceksin ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.”
İşte bu hikâyeden yola çıkarak varacağınız sonuç şudur ki rakiplerini bölerek ya da onları bölünmüş vaziyette tutarak zayıf durumda bırakmak isteyen devletlerin, taa Büyük İskender’den bu yana izledikleri yol budur.
Yani, böl ve yönet politikasıdır.


.....


Milletin yüreğini ağzına getirmiş!


Yılmaz Büyükerşen önceki gün Halk TV’de düzenlenen bir programa katılıyor…
Tarım programında, Büyükşehir Belediyesi olarak kırsal kalkınma projelerini anlatıyor sırasıyla…
İpek Böcekçiliği ve Koza üretimi, satış büfelerinde Süt Yumurta ve Ekmek satışı , Marul ve  Manda yetiştiriciliği…
Detayına kadar anlatıyor.
Konu bir anda 20 yıldır belediye başkanlığı görevini sürdürdüğüne geliyor…
“Evet” diyor Büyükerşen…
Ardından…
-“İnşallah önümüzdeki dönem…” dediğinde, izleyenlerin büyük bir bölümü, birden dikkat kesiliyor televizyon başında…
“Bu sözün arkasından mutlaka yeniden aday olacağının sinyali gelecek” diye bekliyor…
Büyükerşen “İnşallah önümüzdeki dönem…” diye başladığı sözü “Bu sözünü ettiğim projelerin tamamı ve daha fazlası tamamlanmış olacak.” diye bitiriyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi