1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İnsanları adaylığa gazlayanlar...

 


 


 


 


Adaylık konusunda bir kendi kendini gazlayanlar var, bir de başkaları tarafından  “Aday ol” diye gazlananlar mevcut…


 


Kendi kendilerini gazlayanlar neyse de, başkaları tarafından gazlananlara üzülüyoruz…


 


Şeyle ki:


 


Bir seçim olacak, adaylar çıkıyor ortaya…


 


Bakıyorsun, “adayım” diye ortaya çıkan adamın zerre kadar şansı yok.


 


Ama “Şanslıyım” diyor. “Ben kazanacağım, eminim” diyor…


 


Israr edemiyorsun tabii.


 


Etrafıyla konuştuğunu, oy vereceklere tek tek gittiğini, destek sözü aldığını söylüyor…


 


Aslına bakacak olursanız yalan da söylemiyor hani…


 


Gerçekten tek tek gezmiş ve oy verecekleri tespit etmiş…


 


İçlerinden biri de çıkıp “Yok arkadaş! Sana oy falan veremem. Zaten senin şansın da yok. Bu işe niye girdin anlamış da değilim zaten. Sen bu işten vazgeç” dememiş…


 


Aksine…


 


Oy ve destek vermeyeceklerine rağmen bile bile ve yüzüne hemen hepsi “Tabii ki sana veririz oyumuzu. Senden iyi bizi kimse temsil edemez. Bizim oyumuz garanti” demişler.


 


Dahası…


 


-“Kesin kazanırsın. Senin için çalışır kapı kapı gezeriz. Bu iş garanti.” diye bir de vermişler gazı…


 


Şimdi bu “Adayım” diye ortaya çıkan adama git de anlat şansı olmadığını…


 


Seçimi kazanamayacağını, boş yere para ve zaman harcadığını, seçimde rezil olacağını anlat anlata bilirsen…


 


Ne yapsın adam? İnanmış “Destekleyeceğim. Oy vereceğim” diyenlere…


 


“Koskoca adamlar yalan söyleyecek değil ya” diye düşünüyor…


 


İşte en büyük yanlışı da burada yapıyor.


 


çünkü…


 


Koskoca adamlar resmen yalan söylüyor…


 


“Desteklerim” diye söz verip, desteklemiyor. “Oy veririm” diye söz verip, oy vermiyor…


 


 “Oy veririm” dediği ama vermeyeceği insanın hallaç pamuğu gibi atılmasından adeta zevk alıyor.


 


“Desteklerim. Oy veririm” diye kandırıp, avuttuğu insanla, daha kapıdan çıkar çıkmaz dalga geçip alay etmekten keyif duyuyor.


 


üstelik bunu koca koca adamlar yapıyor iyi mi?


 


Şehirde güya saygın pozisyonu olduğu söylenen, ismi cismi bilinen, marka sahibi olan insanlar başvuruyor bu tip çocukça numaralara…


 


Arkadaş!


 


Yarışa girmiş bir insana “Kusura bakma sana oy falan veremem. Seni destekleyemem” demek, açık açık görüş beyan etmek bu kadar mı zor?


 


İşin gerçeğini söylemek, tutulmayacak bir sözü vermekten, yalan söylemekten daha mı zor Allah aşkına?


 


Bir kere de delikanlı olun yahu!


 


 


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


 


 


üçte ikisi oldu. Sıra üçüncüde…


 


 


 


CHP’nin geçtiğimiz hafta yapılan il kongresinde il başkanlığına seçilen Recep Taşel ile konuştuk, tebrik ettik…


 


“Buraya kadar da önemliydi elbette ama asıl önemli olan bundan sonrası. Ne olacak bundan sonra?” diye sorduk…


 


İl başkanlığına aday olduğu gün 3 önemli hedefinin bulunduğunu söyleyerek başladı anlatmaya…


 


-“Ben adaylığımı açıklarken, 1- Barış içinde bir yarış, 2-çarşaf liste ile seçim ve 3-ön seçimle aday belirleme konusunda üç hedefimin olduğunu ve bu 3 hedefin gerçekleşmesi için çaba harcayacağımı söylemiştim. Barış içinde yarışın gerçekleştiği bir kongre yaptık. Birinci hedefi gerçekleştirdik. Kongrede seçimleri çarşaf liste yöntemiyle yaptık. Böylece ikinci hede1 de gerçekleşmiş oldu. Şimdi sıra üçüncü, yani adayların ön seçimle belirlenmesi maddesine geldi. Göreceksiniz bunu da gerçekleştireceğiz. Eskişehir’de adaylar ön seçimle belirlenecek. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağım” diyerek tamamladı sözlerini…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Şarlatanlar!


 


Türkmen evine bir Şıh misafir gelir, cübbeli, sarıklı, torba sakallı.

Buyun ederler. Köylülerle birlikte odaya geçerler. Köylüler ne keramet edecek diye ağzının içine bakarken, Şıh arada bir irkilir gibi yapıp “hoşt” diye bağırır.

Köylüler bunun bir keramet olduğunu anlarlar ama ne kerameti olduğunu anlayamazılar, merakla sorarlar:
“Ya Şıh hazretleri nedir o arada hoşt dediğin?”

Şıh:
“Bir köpek Kabe’nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor, onu görüyorum tabii ki hoşt diye kovalıyorum.”
Köylülerin itikadı bir iken bin olur.
Olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazır. Herkesin önüne üzerinde et olan pilav gelir.
Şıh’ın tabağında sadece pilav vardır.
Şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan sonra, kapıda beliren hanım ağaya, “benim tabağımda et niye yok. Bunun bir sebebi var mıdır ey hatun?” diye sorar.

Hanım ağa yaklaşır, tabağı ters çevirir. Onun etlerini pilavın altına koymuştur. Pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi Şıh’ın kafasına indirir:
“Ulan! Kabe’deki İTİ görüyon da tabağındaki ETİ niye göremiyon?”


 


xxx


 


2019 yılına gelmişiz hala kendini Şeyh, Şıh, Hızır olarak tanıtan, İslam dinini insanları dolandırmak, aldatmak için kullanan şarlatanlar var.


 


Birçok insanın canını yakmaları bir tarafa, İslam dinini de olabildiğince küçük düşürüyorlar.


 


Bunu ne diye söylüyoruz?


 


Şu sıralar birileri Corona virüsünden koruyan muskaları internet üzerinden satışa çıkartmış…


 


29 liraya satıyor muskaları.


 


İsteyenlerin evine kadar yolluyor.


 


Güya muskayı takana söz konusu virüs hiçbir etki yapmayacakmış.


 


İnanıp da alan var mı bilemeyiz ama insanları bu yolla dolandırmaya hazır bir dolu şarlatan var bu ülkede.


 


üstelik bu şarlatanlar, gündemdeki her olayı anında dolandırıcılık unsuru olarak kullanma becerilerine sahipler.


 


Bu tip insanlardan kurtulmanın tek yolu da, tıpkı yukarıda anlattığımız hikayedeki kadının yaptığı gibi, kepçeyi  kafalarına kafalarına vurup, rezil rüsva etmekten geçiyor olsa gerek…


 


……………………………….


 


Biraz da gülmek lazım


 


Temel, Dursun’a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler, içmişler sıra yatmaya gelmiş.
Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." demiş.
Ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı. İçinde çiçek var.
çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla:
"Temel, nereye s..tın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik, hala kokuyor"


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi