Eskişehirspor kulüp başkanı Halil ünal, Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i istifaya davet ediyor…

Gerekçe olarak da…

-“Kulübün bu hale gelmesinin tek sorumlusu odur. Mesut Hoşcan’ın başkanlığına destek vermeseydi bu kulüp düşmezdi” diyor.

öncelikle şunu söyleyelim ki, herkes herkesi istifaya davet edebilir.

İstifaya davet edilen de gerekli cevabı çıkar verir.
Nitekim Büyükerşen de öyle yapmış…

Halil ünal’a hitaben “Sen önce kulübü borç batağına soktuğun 10 yılın hesabını ver” demiş.

Yukarıda da söyledik…

Herkes herkesi istifaya davet edebilir…

Ama Halil ünal’ın Büyükerşen’i istifaya davet etmesinde enteresan ve anlayamadığımız bir durum var…

Şöyle ki:

Halil ünal çıkıp “Bu şartlarda bu işin oluru yok” diyerek istifa etse ve bu istifasının ardından da “En az benim kadar kabahatleri var” diyerek, Büyükerşen dahil herkesi istifaya davet etse, olayın bir anlaşılır tarafı olacak.

Fakat…

Durup dururken “Büyükerşen’i istifaya çağırıyorum” diye bir çıkışta bulunması, insanların kafasında ister istemez “Bu önceden hazırlanmış ve Halil ünal’ın söylemiyle tetiklenmesi planlanmış, AK Parti içinden birilerinin büyükşehir adaylığı sinyalinin verildiği bir projeymiş” gibi anlaşılıyor.

Kısacası…

Bir-iki gün içinde birileri çıkıp, meseleyi halledecek bir çözüm önerisini ortaya koyarsa ve bunun ardından da “Bak Büyükerşen’in yapmadığını bunlar yaptı”  algısı yaratılmaya çalışılırsa, işte o zaman yukarıda bahsettiğimiz projenin, yani mahalli seçimlere yönelik ve siyasi  olduğu iddia edilen projenin doğruluğu da ortaya çıkmış olacaktır…

.....

Futbol üzerinden siyasi mevzi kazanmak kime nasip olmuş ki?

-Yılmaz Sezer Eskişehirspor kulüp başkanlığı yapmıştı…

Başarılı bir iş adamı ve tanınırlığı yüksekti.

Taraf     tarın gönlünde taht kurmuş bir kulüp başkanlığı dönemi geçirmişti

Şansını siyasette denemek istedi.

Bağımsız aday oldu.

5 bin oyu zor aldı…

-Aydın Begiter Eskişehirspor’un en tanınmış kulüp başkanlarından biriydi.

Başarılı ve varlıklı da bir iş adamıydı.

Şansını siyasette denemek istedi.

Anavatan Partisi’nden Milletvekili adayı oldu.

Listede gerilerde yer bulabildi.

Partisi yeterli oy alamadığı için milletvekili seçilemedi.

-Halil ünal Eskişehirspor kulüp başkanıydı…

Şansını siyasette denemek istedi.

ANAP ile DYP’nin birleşip, Demokrat Parti’yi kurduğunda milletvekili adayı oldu.

Listede 2 nci sıraya koydular kendisini…

Demokrat parti barajı aşamadı, Halil ünal da milletvekili olamadı…

-Kısa bir dönem Eskişehirspor kulüp başkanlığı yapan eski Emniyet müdürlerinden Atilla Aytek de şansını siyasette deneyenlerdendi.

MHP’den Eskişehir 1 nci sıra Milletvekili adayı oldu. Ama seçilemedi.

-Zeki ünal, zaten siyasetçiydi. Milletvekilliği yaptı. Kısa bir süreliğine de Eskişehirspor kulüp başkanlığı görevini üstlendi. Kulüp başkanlığı siyasette kendisine hiçbir katkı sağlamadı…

Sonuç olarak…

Siyaset ile futbol ayrı ayrı kulvarlar…

Bu kulvarları birleştirmek suretiyle siyasette mesafe almayı hedefleyenlerin hiçbiri bu hedefi tutturamadı.

Eskişehirspor üzerinden siyasette mevzi kazanmak hiç kimseye nasip olmadı.

O yüzden, “Eskişehirspor üzerinden siyasi hesabın tutma şansı yok” diyoruz sürekli.

çünkü…

örnekler ortada…

.....

Tek bir fotoğraf karesi hangi mesajları veriyor…

Fotoğraf dün açılışı yapılarak faaliyete başlayan Gültepe Mahallesi Şehit Yüzbaşı Güngör Caddesi üzerinde bulunan Büyükşehir Belediyesi Spor Merkezi’nden…

Fotoğrafta 3 Belediye Başkanı, yani Büyükerşen, Kurt ve Ataç yan yana ve hepsi bir spor aletinin üzerinde…

Şu son süreçte, siyaset ve Eskişehirspor ölçeğinde yaşananları şöyle bir düşündüğünüzde fotoğraf karesinden Büyükerşen’in vermek istediği şu mesajları çıkartmak mümkün:

1-      Eskişehirspor’a yardım etmediğim söyleniyor ama gördüğünüz gibi ben Eskişehir’in Spor’una önemli katkılar sağlıyorum.

2-      Belediye başkanları arasında sıkıntı olduğunu konuşuyorsunuz ama gördüğünüz gibi aramızda sıkıntı yok. Var olan sıkıntıyı da buzluğa kaldırdık.

3-      üçümüz de yapılacak mahalli seçimde aynı görevlere yeniden adayız.

4-      Yaşımızla başımızla uğraşıp duruyorsunuz ama gördüğünüz gibi son derece dinamik ve enerjik bir vaziyetteyiz.

Yukarıda da söylediğimiz gibi tek bir fotoğraf karesinden, verilmek istenildiği düşünülen bu mesajları çıkartmak mümkün.

Mesaj vermek önemli tabii…

Ama daha önemli olan, verilmek istenen mesajın kamuoyunda nasıl algılanacağı…

.....

Kitap okumaya başlıyoruz galiba…

Kitap sayıları ile ilgili bir araştırma yapılmış.

Türkiye’de en üst sosyoekonomik dilimde yer alan hanelerde ortalama 179 kitabın yer aldığı belirlenmiş.

Rakamın fena olmadığı söyleniyor.

Her ne kadar Avrupa ülkelerinin gerisinde de olsa ortalamanın geçtiğimiz yıllara oranla daha yükseldiği ifade ediliyor.

Demek ki okumaya yavaş yavaş başlıyor ülke…