1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Kadı hamama giderse...

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde kendisine “biliyor musunuz? Sizin İstanbul’u fethedeceğinizi burada yaşayan 2 tane rahip çok önceden bildi.” derler.
Bu durum ilgisini çeker Fatih’in…
Hemen yanına getirtir rahipleri.
-“Nereden bildiniz İstanbul’u alacağımı? Siz müneccim misiniz?” diye sorar.
Rahipler cevap verir;
-“Müneccim falan değiliz. Sadece Kostantinepolis’de Adalet ve Hukuk bitmişti. Bu işin uzun sürmeyeceği ortadaydı. O yüzden sizin bu şehri alacağınızı ve hukukun bittiği devletin de çökeceği aşikârdı.”

***
Bunun üzerine Fatih rahiplere “Peki bizim devletimiz ile ilgili bir tahminde bulunun o zaman” diye sorar.
Rahipler  “Biz sizlerin uyguladığı kadılık (Hukuk) sisteminin ne durumda olduğunu ve işleyişini bilmiyoruz. O yüzden bu sorunuz karşısında herhangi bir tahminde bulunamayız. Bunu söyleye bilmemiz için sizin (hukuk) kadılık sistemini görmemiz, bilmemiz lazım.” derler.
Fatih “Gidin o zaman görün ve gelip anlatın o zaman” diyerek, yol parasını da vermek suretiyle rahipleri görevlendirir..
Bunun üzerine rahipler de kadılık sisteminin nasıl işlediğini anlamak için başlarlar Anadolu’yu dolaşmaya…
***

Dolaşırlarken, karşıdan elinde at ile gelen  bir köylüye denk gelirler.
Sorarlar nereden geldiğini.
Köylü başlar anlatmaya;
-“Ben bu atı 500 kuruşa aldım. 200 kuruşunu peşin verdim. 300 kuruşunu sonradan vermek için anlaştım. Ama at hasta çıktı. At’ı satan adama durumu söyledim. “Ben anlamam. Paramı isterim” dedi. Bunun üzerine durumu Kadı’ya anlatmaya gittim. Ama gel gör ki kadı bugün Hamam’a gitmiş. Bana “yarın gel” dediler. Ben de bunun üzerine evime dönüyordum. Yarın yine kadı’nın yanına gideceğim”
Rahipler kendi kendilerine “işte tam da aradığımız bir olay” derler kendi kendilerine.
Ardından da köylüye “yarın biz de seninle gelebilir miyiz? Kadının önüne seninle birlikte çıkabilir miyiz?” diye sorarlar.
Köylü “Hay hay. Gelin tabi” der.

***
Sabah olduğunda, şans bu ya, köylünün aldığı at gece yarısı ölmüştür.
Köylü ve rahipler birlikte tutarlar kadının yolunu.
çıkarlar kadı'nın karşısına.
Köylü başlar anlatmaya;
-“Kadı efendi. 500 kuruşa at aldım. 200 kuruşunu peşin verdim. Fakat At hasta çıktı. Dün size geldim ama siz Hamam’a gitmişsiniz. Bugün gelmem söylendi. Ama at gece yarısı öldü. Ben de çıkıp geldim. 200 kuruş zararım var. Eğer 300’ü de verirsem zarım 500 kuruş olacak. Zararımın karşılanmasını isterim”
Kadının önüne atı satan satıcı da gelmiştir.
Onu dinler kadı.
-“Ben atı 500 kuruşa sattım. 200’ü peşin aldım. 300’ü sonra verecekti. Ben sattığımda at sağlıklıydı. Ne malum sattıktan sonra hastalanmadığı? Benim de zararım var. Ben de zararımın karşılanmasını isterim. Geri kalan 300 kuruşumu istiyorum.

***

Kadı her iki tarafı da dinledikten sonra “ikiniz de haklısınız” der atı satan ile satın alana.
Ardından yardımcısına dönüp, kendisine ait para kesesinin getirilmesini ister.
Sonrasında da “Kabahat ikinizde de değil, bizzat bende. Dün hamama gitmeyip, görevimin başında olsaydım, bu olayla ilgili karar başka olacaktı. Ama görev başında olmadığım için ikinizin de mağduriyeti benim yüzümden” der ve yardımcısına dönüp “ O keseden atı satın alana 200, satana da 300 kuruşunu ver. Bu mesele kapansın. Kanun işlesin.Hak yerini bulsun.”

***

Rahipler tanık oldukları olaya bir hayli şaşırır.
Hukuk sistemi ile ilgili kafalarında bir fikir oluşmuştur artık.
Dönerler İstanbul’a ve çıkarlar Fatih Sultan Mehmet’in makamına…
Derler ki;
-“Biz gittik, gördük, şahit olduk, öğrendik. Sizin Kadılık(Hukuk) sistemi hakkaniyetli ve adaletli bir şekilde işliyor. Bu şekilde işlemeye devam ederse, yüzyıllar geçse de devletinize bir şey olmaz. Adalet-Hukuk olduğu müddetçe kimse sizin ülkenizi fethedemez”

***

Anadolu üniversitesi önceki dönem rektörlerinden Prof Dr  Davut Aydın anlattı yukarıdaki olayı…
Kendisiyle ile zaman zaman konuşur anlatır, sohbet ederiz.
önceki gün de öyle yaptık…
Selami Vardar’dan, önceki gün ölüm yıldönümü olan Aydın Arat’tan, eğitimden falan derken laf Hukuk ve Adalete geldi.
İşte tam da o sırada anlattı yukarıdaki yaşanmış olayı…
Şu sıralar, 1885-1887 yıllarında İstanbul’da konsolosluk yapan Samuel Sullivan Cox ‘un “Bir Amerikan diplomatının İstanbul Anıları” isimli kitabı okuyormuş.
Anlattığı ve bizim de yukarıda sizlere aktardığımız olay da bu kitapta yer alıyormuş.

***

Hukukun ne denli önemli olduğunu gösteren, yaşanmış müthiş bir örnek olduğu için yazıyı sizlerle paylaşma gereği duyduk.

Ne diyelim?
Kadıların(Hukuku uygulayanların) hamamdan fırsat bulup da işlerinin başından ayrılmadığı, alan ile satana adalet dağıtıp, mağdur etmediği, verilen adil kararlarla devletinayakta tutulduğu güçlü  bir hukuk sisteminin biran önce temin edilmesi dileğiyle...


.....


Osmangazi 20,
Anadolu 26'ncı sırada


URAP, belirli kriterleri baz alarak her yıl üniversitelerin başarı sıralamalarını çıkartan bir kuruluş.
2020 yılına ait sıralamaları açıklamış.
Listeye şöyle bir göz gezdirdik.
Türkiye'deki devlet üniversiteleri sıralamasında Eskişehir Osmangazi üniversitesi 20 nci sırada, Anadolu üniversitesi ise 26'ncı sırada yer almış.
önceki yılların URAP sıralamalarına baktığımızda, Anadolu üniversitesi'nin mevcut sırasını koruduğu, Osmangazi üniversitesi'nin ise gözle görülür bir yükseliş içinde olduğu gözleniyor.
Bu Osmangazi üniversitesi'nin göstermiş olduğu başarı açısından olumlu bir sonuç.
Umarız bu sonuçlar Osmangazi ve Anadolu üniversitelerimiz açısından, önümüzdeki yıllarda daha da artar ve bu üniversitelerimizi sıralamada daha da üst sıralarda görürüz.


.....


Konfor iyi güzelde...


çok yakın bir gelecekte vücudumuza takılacak bir şeyle, yani takılacak bir çip ya da yutulacak bir hapla, sağlık verilerimizin sürekli kontrol edileceği söyleniyor.
Sağlıklı değilsek uçağa, otobüse falan binemeyeceğimizden, belki de evden çıkamayacağımız öngörülüyor.
Sağlık hakkında sürekli veri üreten algoritmalar, tahlil yapan akıllı tuvaletler ve bu veriler ışığında yemek hazırlayacak robotlar sayesinde sürekli kontrol altında ve sağlıklı olacağımız ifade ediliyor.
Bunlar olurken...
Sürekli sağlıklı ve konforlu olacağız ama özgür olamayacağız.
Zira...
Kapitalizm her zaman olduğu gibi konfor verecek ama karşılığında özgürlüğü alacak.


......


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Temel, Dursun’a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler, içmişler sıra yatmaya gelmiş.
Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." demiş.
Ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı. İçinde çiçek var.
çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla:
"Temel, nereye s..tın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik, hala kokuyor"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi