AK Partiyi yıllardır savunup destekleyen, bildiğim ve tanıdığım insanlar var.
Bu güne kadar iktidar partisine toz kondurduklarına hiç şahit olmadım.
İktidarın en yanlış ve kötü uygulamaları karşısında dagi ya bile bile yanlışı savunurlar ya da tamamen susar, konuşmazlardı.
O yüzden.
Yanlış buldukları karar, uygulama ve söylemleri karşısında herhangi bir eleştirilerine şahit olmazdım.
Hatta...
Bu durum biraz garibime de giderdi.
İnsanların nasıl oluyor da, oy verdiği partinin yanlışına "Yanlış" demediğine, diyemediğine bir türlü akıl sır erdiremezdim.
Tarif edilmez bir güven ve inanç olduğunu düşünürdüm.
İşte AK Partiyi yıllardır savunan o bildiğim ve tanıdığım insanlar artık yukarıda anlattığım gibi değiller.
Eskisi gibi savunmuyorlar.
Eskisi gibi susmuyorlar.
Eskiden olduğu gibi yanlışı onaylamıyor, yanlışa "Yanlış" diyorlar.
Hatta...
Aleni eleştiriyorlar artık.
İçlerinde "Benim AK Partililiğim buraya kadar. Yıllarce destekledim ama ne partide ne ülkede işler iyi gitmiyor" diyerek oy vermeyeceğini söyleyenler de bir hayli fazla.
***

CHP'ye yıllarca oy vermiş, desteklemiş ve savunmuş olan bildiğim ve yakından tanıdığım insanlar var.
Partide yaşanan olumsuzlukları onaylamasalar da sırf iktidara prim vermeme adına CHP'ye aleni eleştiri yapmaktan sakındıklarına şahidim.
Partide yaşanan yanlış işleri içten içe eleştiryor olsalar da, bunun sırf sırf iktidara yarayacağı için oy verip destekledikleri partilerinin yanlışlarını görmezden geldiklerini biliyorum.
İşte!
CHP'yi başından beri destekleyen ve savunan o tanıdığım ve bildiğim insanlar da eskisi gibi düşünmüyorlar artık.
-"Yeter! Bu kadar da olmaz artık!" aşamasına çoktan gelmişler.
Yıllardan beri desteklediklerini ama iktidar partisinde eleştirdikleri aynı yanlışların partilerinde yapıldığını söylüyorlar alenen.
Başından beri destek ve oy verdiklerini fakat yıllar geçmesine rağmen CHP'de hiçbir değişimin olmadığından yakınıyorlar.
Aralarında artık oy vermeyi düşünmeyenlerin, oy kullanmayacaklarını söyleyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla.
***

İlginçtir ama AK Partide de CHP'de de, özellikle başından beri oy ve destek verenler arasında, partilerime karşı benzeri bir yılgınlık, bıkkınlık ve kızgınlık halleri mevcut.
En azından tanıdığım ve bildiğim insanlarda bunu sıkça gözlemlemeye başladım.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu kızgınlığın AK Parti ve CHP'de ne yönde bir etki yaratacağını da merak etmiyor değilim hani!

.....

TüLOMSAŞ ile ilgili tek teselli
 bu olsa gerek...

Sivas ilinde Demiryolu makineleri üreten bir şirket...
Sakarya ilinde Demiryolu vagonları üreten bir başka şirket...
Eskişehir'de Lokomotif üreten başka bir şirket...
Sırasıla TüDEMSAŞ, TüVASAŞ ve TüLOMSAŞ...
Hükümet bu 3 şirketi bir çatı altında birleştirip,, TüRASAŞ adında yeni bir şirket kurulmasına karar verdi.
Böylece aralarında TüLOMSAŞ'ın da bulunduğu asırlık 3 şirketin hükmi şahsiyeti sona erdi.
Sivas, Sakarya ve Eskişehir'deki bu Demiryolu şirketleri, yeni kurulan Ankara merkezli şirketin resmen bölge müdürlükleri haline geldi.
Daha önce genel müdürlük olan 3 şirketin de başına birer bölge müdürü atandı.
Aslına bakacak olursanız, madem bu 3 demiryolu şirketi tek çatı altında toplanacaktı, bu kesinlikle TüLOMSAŞ üzerinden yapılmalıydı.
Zira...
İşin realitesi ve lokomotifi, adı üzerinde lokomotif üretimi yapan TüLOMSAŞ idi.
Bu durum Eskişehir açısından en büyük olumsuzluğu oluşturdu.
TüLOMSAŞ'ın kadrolarının iptal edilmesi, alımlarının durdurulması, yan sanayi ile yaptığı anlaşmaların iptal edilmesi, yeni kurulan şirketin özelleşme ihtimali gibi diğer konular da  da hesap edildiğinde, yeni oluşumun Eskişehir'e yansıyan olumsuzlukları saymakla bitmez bir hale geldi.
Bu kadar olumsuzluk içinde tek teselli, Bölge Müdürlüğü statüsüne indirilen TüLOMSAŞ'ın başına, kurum içinden ve bu işe uygun liyakati bulunan Bülent Toksul'un getirilmesi oldu galiba...
Yoksa...
Tıpkı yeni oluşturulan TüRASAŞ'ın başına getirilen isim gibi, TüLOMSAŞ'ın da başına, demiryolculukla pek alakası bulunmayan bir belediyeci de gelebilirdi!

.....

Bazen yanlışlık olabiliyor...

önceki gün bu köşede bir konuyu dile getirmiştik.
Daha doğrusu, bir dostumuzun başına gelen bir olayı aktarmıştık.
Bir yakınını hastaneden taburcu eden dostumuzun, ilaçlarını almak için gittiği eczanede, yakınının hala hastanede yatıyor gördüğünü, buna da bir hayli şaşırdığını ifade etmiş, "Umarız bir yanlışlıktır. Altından başka bir şey çıkmaz" demiştik.
Umduğumuz gibi olayın bir yanlışlık sonucu olduğunu öğrendik.
Taburcu işlemi yoğunluktan aynı anda işlenmediği için eczanede hasts hala yatıyor görünmüş.
Birkaç saat sonra sisteme giriş yapıldığında da taburcu olduğu sistemden görülmeye başlanmış.
Mesele bundan ibaretmiş anlayacağınız.
İlgilenenlerin bilgisine sunulur.

.....

Devamı salgın
sonrası gelir umarız...

AK Parti il başkanı Zihni çalışkan, Eskişehir'deki parti il başkanlarına bir davette bulundu.
İl başkanlarının davete icabet etmesi üzerine kahvaltıda biraraya gelindi.
Kahvaltının birkaç saat sonrasında AK Parti il başkanı Zihni çalışkan'ın testleri pozitif çıktı.
Zihni çalışkan, bunun üzerine kendisini evde karantinaya aldı.
Haberin duyulması üzerine, çalışnan ile kahvaltıda biraraya gelen il başkanlarının tamamı, kendilerini evlerinde karantina altına aldılar.
Bu olay yaşanmamış olsaydı, bu toplantının sık sık tekrarlanması yönünde yazılar yazacaktık.
Muhtemelen...
Benzeri toplantıları Eskişehir milletvekillerinin de yapması gerektiğini söyleyecek ve isteyecektik.
Hatta...
Bir süre sonra "Niye yapılmıyor bu toplantılar? Göstermelik bir kereye mi mahsustu?" diye soracaktık.
Neyse artık!
Söz konusu toplantılarının devamı virüs salgını bittikten sonra gelir umarız...