1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Şehir hizmet, onlar talimat bekler...

Siyasetle uğraşıp, makamlara talip olanları takip ettiniz mi hiç?
Hemen hepsi "Bu işi en iyi ben yaparım" diye düşünür.
Her biri hemen her fırsatta..."Halkın vekili olacağım" der.
Neredeyse tamamı...
Gece gündüz çalışacağından tutun da, Eskişehir için müthiş projelerinin olduğunu söyleyip gezer.
Ancak hiçbiri;
-"Genel başkana karşı çıkma pahasına yanlışa yanlış diyeceğim" demez.
-"Eskişehir söz konusu olduğunda partimin karşısına dikilirim" de diyemez.
-"Ben Ankara'nın isteklerini size kesinlikle dayatmayacağım, aksine bu şehrin isteklerini Ankara'ya dayatmak için baskı yapacağım" diye bir cümleyi hayatta kuramaz.
Hiçbirisi…
-"Ben Genel başkanın emir eri değil, siz Eskişehirlilerin emrinde olacağım" gibi cümleleri asla sarf edemez…
-"Bir daha seçilme endişesiyle, partim ve genel başkanım ile ters düşmemek için, seçim bölgemin menfaatini göz ardı etmeyeceğim, ikbal uğruna sizi satmayacağım" diyemez.
çünkü...
Talip oldukları makama gelebilmeleri, genel başkanlarının iki dudağı arasındadır.
Makama gelmeleri halinde ise, bir dönem daha seçilebilmeleri de yine o genel başkanlara kayıtsız şartsız sadakatten geçer.
O yüzden, hiç birisi, bir türlü söyleyemezler yukarıda yazdıklarımızı.
Hiçbiri  "Eskişehir'in menfaati için gerekirse genel başkanın karşısına dikilirim" diyemez.
-"Eskişehir'in hakkı yendiğinde, gerekirse partimle de gemileri yakarım" falan gibi cümleler de çıkmaz hiçbirinin ağzından.
Zira…
Hemen hepsi, şehir halkının tercihi ile değil de, genel başkanın tercihi ile vekil olacaklarının farkındadır.
Ve o yüzdendir ki;
O yüzden, genel başkanlarına olduğu kadar, şehre ve şehirde yaşayanlara karşı kendilerini hiç bir zaman borçlu hissetmezler.
Sonuç olarak…
Şehir halkı onlardan hizmet, onlar ise genel başkanlarından talimat bekler.


.....


çok merak
ediyorum!


-Arap ülkeleri Türk mallarına ambargo koydu.
-ülkelerine bir tek Türk malı sokmuyorlar.
-Aynı Arap ülkeleri, Akdeniz meselesinde Yunanistan’ın tarafında yer alıyor.
-Yine, aynı Arap ülkeleri Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermenistan’ı destekliyor.
-Suudi Arabistan, 5 yıl süreyle Türkiye’den hacı kabul etmeyeceğini açıklıyor.
-Aynı Suudi Arabistan’ın veliaht prensi, Türkiye’den toprak alan Suudi vatandaşlarını takibe aldıklarını söyleyerek, alınan toprakların satılmasını istiyor.
-Suudi prenslerden birine gittiği bir yerde kahve ikram ediliyor. Prens, ikram edilen kahvenin Türk kahvesi olduğunu öğrenince, kahveyi geri veriyor…
Birkaçı dışında ne kadar Arap ülkesi varsa, Türkiye’nin hasımlarıyla birlikte Türkiye’ye hasım oluyor…
Merak ettiğim…
Arapların bu yaptıklarından sonra, ülkemizde bulunan ve salya sümük “Araplar kardeşlerim” diye peşinde koşanların bu fikirlerinin değişip değişmediği?
Yani…
-“Ulan bunlar gerçekten hainlermiş” mi diyecek noktaya mı gelecekler?
Yoksa…
-“ne yaparlarsa yapsınlar onlar bizim kardeşimizdir”  diye düşünmeye devam mı edecekler?
Gerçekten merak ediyorum…


.....


Bedava tatil!


İngiltere’den gelen bir Türk ile tanıştım Antalya’da…
Yıllar önce gitmiş İngiltere’ye. Orada evlenmiş. önce oturma izni almış, ardından da vatandaşı olmuş.
Londra’da bir taksisi varmış. Havaalanından yolcu alıp, gitmek istedikleri yere götürüyormuş.
Aylık kazancı bazen 5-6 bin sterlini bulduğu, bazen daha fazla da kazanabiliyormuş.
Tatil için Antalya’ya gelmiş.
5 yıldızlı bir otele 20 günlüğüne yerleşmiş.
Kaldığı otelin bir günlük fiyatı, neredeyse 1,5 asgari ücrete denk geliyor.
1 Sterlin 10 liranın üzerinde olduğu için çok da dokunmamış kendisine 5 yıldızlı otel fiyatı.
-“Salgından korkmadın mı?” diye sorduk, “salgın İngiltere’de de var” dedi…
Sonrasında da…
-“Her yıl 20 gün kendime tatil izni veriyorum. Bu yıl Antalya’ya geldim. 20 gün otelde yiyip içeceğim. Eğer bu 20 günü İngiltere’de geçirseydim, inanın buraya vermiş olduğum paranın en az 3-4 katını harcardım. Bu tatil bana bedavaya geldi desem yalan söylemiş olmam” dedi.
Ne diyeceğimizi inanın bilemedik…
Asgari ücret ile çalışan bir işçinin 1,5 yılda alacağı maaş tutarını 20 günlüğüne otel’e veren, buna rağmen son derece ucuza tatil yaptığını söyleyen, aslında kendisi de İngiltere’de normal bir kazanca sahip birini düşünün.
Sonra da…
Türk parasının ne hale geldiğini…


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


 Bizim Temel ile Cemal bir gün lüks bir otelin lobisinde harika bir bayan görürler.
Temel der ki, ’Ula Cemal, gidip bi bakayim, bu hanımdan iş cikar mi ?’
Temel yaklaşır kadına, sorar :
- ’Benimle bi yemek,yemek ister misiniz ?’
- ’Bahse girerim şu kapidaki Mercedes sizin değil’
- ’Değildir’
- ’Şöyle iyi durumda bir banka hesabınız da yoktur sanırım’
- ’Yoktur’
- ’Karadeniz kıyılarında şöyle iki katlı bir çiftlik eviniz de yoktur heralde’
- ’Yoktur’
- ’Hadi o zaman çek arabanı!’
Temel boynu bukuk döner Cemal’in yanına :
- ’Ula Cemal, benim Limuzini sana versem Mersedesini bana verirsin ?’
- ’Veririm Temel’im’
- ’Bi telefon etsem kendi bankamda bana hesap açarlar mı ?’
- ’Acarlar Temel’im’
- ’Tamam o da kolay da, herhalde bizim peder üçuncu katı yıkmama izin vermez.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi