1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yapın şu değişikliği "helal olsun" diyelim...

 


 


CHP Lideri Kılıçdaroğlu “Yeni kurulan partileri seçime sokmamak için baskın bir seçim kararı alınırsa, biz bu kumpası bozmak için ne gerekiyorsa yaparız” dedi.


Yani…


Yeni kurulan her iki partiye de grup kuracak kadar milletvekili gönderip, onların seçime girmelerini sağlayabileceklerini söyledi.


İşte bunun üzerine, MHP ve AK Parti cenahında hem Seçim hem de Siyasi Partiler Kanununda değişiklik yapılması gündeme geldi.


Şu sıralar, bu kanunlarda yapılacak değişiklik maddeleri ile ilgili çalışmaların olduğu söyleniyor.


Bu çalışmalar neticesinde hem Seçim hem de Siyasi Partiler Kanununun değişeceği söyleniyor…


xxx


Ancak…


Söylenenlere bakılırsa her iki kanunda da yapılacak olan değişikliklerin, milletvekili transferini önlemeye yönelik olduğu, Seçim ve Siyasi Partiler Kanununda yer alan ve büyük sıkıntı yaratan maddelerin es geçileceği konuşuluyor.


AK Parti ve MHP’nin, meclis çoğunluğu ile yapacağı kanun değişikliklerinin, öncelikle Milletvekili transferlerini yasaklamaya yönelik olacağı, böylece yapılacak erken ya da baskın bir seçimde yeni kurulan partilerin seçime girememelerinin sağlanacağı ifade ediliyor.


xxx


Halbuki….


Hem Siyasi Partiler Kanunu hem de Seçim kanununda, demokrasiye uygun olmayan, siyasi mağduriyetler yaratan,  temsilde adaletsizliği sağlayan birçok hüküm var.


öyle ki…


Milletvekili transferleri bu hükümlerin yanında çok da masum kalıyor…


xxx


örneğin; milletvekili ve Belediye Başkan adaylarının genel başkan tarafından belirleniyor olması var.


Aday belirlenirken parti üyesi ve delegesi ile seçmenin tercihi yok sayılıyor.


Ne kadar niteliksiz ve karşılıksız olursa olsun bir kişi genel başkanın iki dudağının arasından çıkacak söz ile aday yapılabiliyor.


Aday belirlemede ön seçim uygulanmıyor.


çünkü…


Genel başkanlar, seçimle gelip kendisinin yanlışlarına diklenen insanlar yerine, sözünden çıkmayacak emir eri gibi her söylediğini yapacak ve onaylayacak insanları yanında istiyor.


xxx


örneğin;


Seçimlerde yüzde 10 barajı var.


Oy oranı yüzde 10’un altında kalan partiler mecliste temsil edilmiyor.


Mesela bir şehirde en yüksek oyu almasına rağmen, ülke barajını geçemediği için o şehirde o parti milletvekili çıkartamıyor.
hal böyle olunca o parti mecliste temsil edilemiyor, fikirlerini mecliste savunamıyor.


Hâlbuki her fikrin mecliste olması lazım.


Her fikrin meclis kürsüsünden düşüncesini dile getirmesi gerekiyor.
bunun için de ülke barajı diye adlandırılan saçma bir uygulamanın ortadan kalkması gerekiyor.


xxx


Alın size bir örnek daha;


Partiler, her seçim sonrasında hazineden para alıyor…


Seçimlerde aldıkları oy oranında milyonlarca lira para ödeniyor partilere…


Tabi yüzde 10 barajını geçen partiler alıyor bu parayı…


Nereden alıyor? Hazineden…


Hazinenin parası kimin? Milletin…


Siyaset para ile değil gönüllü yapılan bir uğraş.


öyleyse devletin hazinesi milletin parasını bu partilere niçin veriyor?


O yüzden, partilere verilen hazine yardımlarının kaldırılması, o paranın millete hizmet olarak dönmesi gerekiyor.


xxx


 


Sonuç itibariyle…


Seçim ve Siyasi Partiler Kanununda değişiklik yapılacağı, bunun çalışmalarının sürdürüldüğü konuşuluyor.


Eğer bu değişiklikler, yukarıda belirttiğimiz üzere; Adayların ön seçimle belirlenmesi, ülke barajının kaldırılması ve Hazine yardımlarının sona erdirilmesini sağlar nitelikte yapılacaksa, bu değişiklikleri ayakta alkışlarım!


Yoksa…


Yapılacak değişiklik bu üç maddenin yanından bile geçilmeyip, sadece milletvekili transferlerini önlemeye yönelik olursa, işte o zaman birilerinin derdinin demokrasi olmayıp, koltuklarını kaptırmamak olduğu ortaya çıkar…


Bakalım ne yapacaklar?


Hep birlikte göreceğiz…


.....


Kimler neler yaşadı?


 


Yaklaşık 2,5 aydır kapalı olan bir mekanın sahibi.


Normalleşme adımları başlayınca, etçiğimiz Cuma günü mekanını yeni kurallar çerçevesinde yeniden açmaya karar veriyor.


Birkaç gün öncesinden işyerini yeni düzene göre oluşturuyor.


çalışanlarını işe çağırıyor, alışveriş yapıyor ve işyerini Cuma günü açılışa hazır hale getiriyor.İşyerini 2,5 ayır ilk kez açacağı Cuma gününe saatler kala, Perşembe gecesi bir haber; “Cumartesi Pazar günleri sokağa çıkma yasağı var.”


Bütün hayalleri o anda yıkılıyor.


Yaptığı o kadar hazırlığa mı yansın, aldığı o kadar yiyeceğe mi, yoksa geri çağırdığı çalışanlarına mı?


O sırada, 3 çalışanından kardeş olan 2’si arıyor mekan sahibini…


-“Abi hafta sonu sokağa çıkma yasağı varmış. Biz memlekete, köye gidiyoruz. Nasıl olsa dükkan açılmayacakmış” diyorlar.


-“Gidin” diyor mekan sahibi…


Sonra da, sokağa çıkılmayacağı için Cuma günü açılış için hazırladığı bütün yiyecekleri ve aldığı diğer malzemeleri “yazık olmasın” diye evine taşıyor.


Cuma günü kalkıyor.


öğle saatlerine doğru hafta sonu uygulanacak olan yasağın iptal edildiğini öğreniyor.


Yeniden eve getirdiği yiyecek ve malzemeleri dükkanına götürüyor.


Köye giden çalışanlarına “Acil gelin. Dükkânı akşama açıyoruz” diye haber gönderiyor.


çalışanlar “nasıl gelelim? Şimdi binsek bile akşama yetişemeyiz. Zaten otobüs yok” diyorlar.


Mekan sahibi, 2,5 ay kapalı olan işyerini ilk defa bu şartlarla, yani bir kendisi bir de çalışanıyla açmak zorunda kalıyor.


xxx


İşte! Perşembe ve Cuma günleri alınan birbirine tezat kararların mağduriyet yaşattığı insanlardan birinin yaşadığı durumu anlattık size.


önce “sokağa çıkma yasağı yok” denilen, ardından sokağa çıkma yasağı ilan edilen, bunun ardından da yasağın iptal edildiği karar karmaşasının yol açtığı mağduriyet örneklerinden birini aktardık…


Kim bilir bu karar karmaşasında daha kimler ne mağduriyetler yaşadı?


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Alt sol


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Ne kitlersen kitle!


 


 


önce söylenen buydu;


-“Sokağa çıkma yasağına gerek olmaması doğru karardır. Neticede bunu söyleyen sağlık bakanı. Mutlaka elinde gerekli bilgiler var ki bunu söylüyor. Ben Sağlık bakanımıza sonuna kadar güveniyorum.”


Ardından şu söylendi;


-“Hafta sonu sokağa çıkma yasağı doğru bir karardır. Neticede bu kararı alan İçişleri Bakanı. Mutlaka elinde sokağa çıkma yasmağını gerektirecek bilgiler var ki bu kararı aldı. Hem zaten Cumhurbaşkanının bilgisi olmadan bu kararı kendi başına alamayacağı için demek ki böyle bir zorunluluk hasıl oldu. Ben İçişleri bankımıza ve aldığı kararlara sonuna kadar güveniyorum”


Son olarak söylenen de şuydu;


-“Cumhurbaşkanımızın sokağa çıkma yasağını kaldırması doğru bir karardır. Yasak uygulansaydı, hafta sonu işyerlerini açması gereken bir sürü insan mağdur olacaktı. Demek ki elinde yasağı gerektirmeyen bilgi mevcut olmalı ki sokağa çıkma yasağını kaldırdı. İyi ki de kaldırdı. Ben Cumhurbaşkanımıza ve aldığı kararlara sonuna kadar güveniyorum…”


Evet… Bir gün içinde sırasıyla söylenenler aynen bunlardı…


üstelik…


üçünü de sırasıyla söyleyenler aynı kişiler, aynı kitleydi.


Mesele resmen tiyatroya benzedi…
Mevzu “Kitle işte! Ne kitlersen kitle” ye döndü…


.....


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM.



Rehber İstanbul da bir
Amerikan turist kafilesini gezdiriyormuş ve İstanbul hakkında bilgiler veriyormuş
- "isşte burası 1. boğaz köprüsü su tarihte yapıldı inşaatı 3 sene sürdü" anlatmaya başlamış ki Amerikalı lafı bölerek



- "ooooo biz aynı köprüyü 2 senede bitirdik hem de bundan daha büyüktü." der. Rehber bozulur biraz derken... Sabancının ikiz kulelerin yanından geçerken rehber gene anlatmaya başlar
- "şu kadar metre yüksek 2,5 senede yapıldı" Amerikalı gene lafa karışır
- "bizde daha yüksekleri var 2 senede bitirdik" der ve rehber gene bozulur... tur devam ederken gurup Sultan Ahmet Camisinin önünden geçerken
- "Amerikalı sorar bu ne zaman yapıldı" diye sorar Rehberde
- "iki gün önce yoktu ne zaman yapmışlar bende hatırlamıyorum..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi