2009’un en kaliteli komedisiydi film.

Yolları tesadüfen kesişen, erkekler arasında geçen bir yol filmiydi.

Farklı dünyalara ait, tamamen zıt karakterli iki erkeğin, ülkeyi baştan aşağıya kat ederken, birbirlerine katlanma öyküsüydü kısaca…

Filmin ismi: “Zoraki Birliktelik” idi..

Film boyunca bu zoraki birlikteliğin getirdiği çelişkiler komedi formatında yansıyordu izleyiciye.

Ne yalan söyleyelim, dün haber merkezine gelen 2 haberde de bu film geldi aklımıza…

Neden geldi bilemiyoruz ama geldi işte!

Bize, sözünü ettiğimiz bu filmi aynı gün iki kez anımsatan haberler hangi haberler miydi?

Hemen söyleyelim:

İlki: Yardımsevenler Derneğinin “Gönül ödülü” verdiği iki isim olan, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın törende yan yana ve hafiften gülümseyerek “Gönülsüz” duruyor oldukları fotoğraftı…

İkincisi ise: AK Parti Eskişehir milletvekilleri Harun Karacan, Nabi Avcı ve Emine Nur Günay’ın, il başkanı Dündar ünlü ile birlikte, aynı masa etrafında kongre değerlendirmesi yaptıklarına ilişkin habere ait fotoğraftı.

Ne yalan söyleyelim?

Bu iki fotoğraftan yola çıkarak, “Zoraki Birliktelik” filminin 2 ve 3’ncüsünün rahatlıkla çekilebileceği aklımıza gelmedi de değil hani

.....

Soruların şekli değişti…

Bundan bir-iki ay öncesine kadar yolda yürürken durduranların yönelttiği sorular farklıydı.

-“Hoca yeniden aday olacak mı?”

-“Hoca aday olursa yeniden seçilir mi?”

-“Ne olur Eskişehir’de seçimlerin sonucu?”

-“AK parti bu defa kimi aday gösterir?” gibi sorulardı genelde…

Bu sorulara ya tahmini cevaplar verirdik kendimizce ya da soruya soru ile cevap vermek suretiyle topu taç’a atardık.

Son günlerde, özellikle yolda durduranların sorduğu sorular değişti.

Emin olun hemen her gün bir tek konuda ve benzeri sorularla karşılaşıyoruz sokakta…

-“Ne olacak bu Termik meselesi?”

-“Termik santrali gerçekten yapacaklar mı?

-“Bu santral yapılırsa halimiz ne olur?” türünden sorular adeta birbirini izliyor…

Yine tahmini cevaplar verip, Bunu yapacakların kararlı gibi gözüktüğünü söylüyoruz…

Ya da topu taç’a atmak için “Yapılırsa ne olur ki?” diye soruya soruyla karşılık veriyoruz…

Hem sorulardan, hem de bizim sorularımıza verdikleri cevaplardan anladığımız şu ki, Termik Santralin kurulacak olmasının endişe yarattığı insanlar arasında, hatırı sayılı oranda, seçimlerde iktidar partisinden yana oy kullanmış insanlar var…

.....

Güvenlik endişesi- gelecek endişesi…

Eskişehir’de bazı Sivil toplum örgütleri ve partilerin de içinde bulunduğu düzenleme komitesi, kurulacak termik santral’e tepki amacıyla bir miting düzenlemeye karar verdi.

Mitingin de 24 Şubat günü Sıhhiye meydanında yapılması kararlaştırıldı.
Bu mitinge  ilişkin gerekli müracaatlar valiliğe yapıldı.

Valilik, “ilimizdeki genel güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve vatandaşlarımızı hak ve özgürlüklerinin koruması amacıyla” diye sürüp giden cümleler sonrasında söz konusu mitinge izin vermeme kararı almış…

Kısacası…

Termik santral karşıtı mitinge, güvenlik nedeniyle izin verilmemiş.

Ne diyelim?

Bu durumu ancak “güvenlik endişesinin gelecek endişesinden daha önemli olduğu bir durum yaşıyoruz galiba” sözleriyle açıklamak yanlış olmasa gerek…

.....

Kazım Kurt “sıkıntı yok”

Ben ikisinin hukukunun, ikisinin dostluğunun, araya Kazım Kurt’un giremeyeceği kadar büyük olduğunu düşünüyorum. çözülür, bir sorun olmaz. Buradan yararlanmaya çalışan bazıları bu işi gazlıyor olabilir. Bu iki başkan akıllıdır. Ve o dostluklarına zarar vermeden, partinin ve Eskişehir’in menfaatlerini düşünerek doğru bir tavır koyarlar. 50 tane senaryo yazılıyor. Böyle bir şey olmaz. Oturup değerlendirip doğru karar vereceklerine inanıyorum. Bir sıkıntı görmüyorum. Hoca sonuçta bizim hocamızdır, büyüğümüzdür, önderimizdir. Ahmet Abi’nin de bu konuda onunla oturup rahatlıkla konuşabilecek, sorunu giderecek olgunlukta olduğunu biliyorum. Ben o nedenle bir sıkıntı hissetmiyorum.

Bu sözler Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a ait…

“Büyükerşen ile Ataç arasındaki ayrışma nereye kadar gidecek?” sorusuna televizyon programında vermiş olduğu cevap…

Kısacası…

Kazım Kurt’a göre ortada herhangi bir sıkıntı yok…

Ama…

Sıkıntı olmasını isteyenler var…