Buğrahan Doğangil - DUVAR
Toplu konut sermayesi
Bugünlerde Toplu Konut İdaresi’nin yani bildiğimiz kısaltması ile TOKİ’nin ülke genelinde başlayacağı sosyal konut projesi vatandaşın dilinden düşmüyor.
Türkiye’de artık bir ev almak pek çok insan için hayal olunca TOKİ konutları vatandaş için az da olsa bir umut oluyor. Buna hiçbir itirazım yok.
Sosyal konutlar bir toplumda gerekliyse, devlet bu işe el atıp vatandaşın refahını artırmak için bir şey yapıyorsa helal olsun derim. Ancak TOKİ bir rant hareketi mi yoksa gerçekten sosyal bir proje mi derseniz bana maalesef ilk seçenek çok daha yakın geliyor.
Neden mi?
Daha önce yapılan toplu konut projelerinde rant bulgularına sıkça rastladık. Vatandaşa direkt yansımayan bir rant var bu işin içinde. Hal böyle olunca çok da göz önüne gelmiyor. Vatandaş ucuz evimi alır geçerim diyor. Haksız da sayılmaz.
Fakat devletin parası hoyratça savrulduğunda bizim cebimizden çıkıyor yine.
Vergiler artıyor, her şeye zam, ceza… Alıyor başını gidiyor.
TOKİ üç tane bina yapmıyor ki 81 ilde 500 bin sosyal konut hedefi ile yola çıkıyor. Bu inanılmaz büyük bir inşaat projesi.
Bu projede hangi şirketler, hangi fiyatlar ile yer alıyor veya alacak?
Vatandaşa ucuz konut satacak hükümet maliyetleri ne kadar ucuza getirecek veya getirebilecek? Yoksa hükümet aradaki farkı kendisi ödeyip, yine müteahhitleri, tüccarları üzmeyecek mi?
Cepten ödenen fark vatandaşın cebinden çıkacak yine.
500 bin aile ucuz konuta ulaşırken devlet ne kadar zarara uğratılacak? Bunları açık yüreklilikle konuşmak lazım.
Çünkü AKP, inşaat balonunu şişiren ve beton üzerinden inanılmaz rant elde eden bir hükümet olarak bugün karşımızda duruyor. İnşaat sektörünün son derece yavaşladığı bir dönemde AKP’nin başlattığı bu sosyal konut projesinin bence iki ana dayanağı var.
Küskün, büyük inşaatçılara rant alanı sağlamak ve genel seçimlere kadar vatandaştan oy kazanmaya oynamak. Siyasi strateji olarak bence Türkiye şartlarında harika bir hamle. Fakat bu dev projenin maliyeti devletin yani bir bakıma yine halkın sırtına sarılacaksa vay halimize.
TOKİ’den kar etmemek oldukça normal karşılanır ancak; zarar etmek ve bu zararı da maliyetler yüzünden değil de birilerinin cebini doldurmak için etmek hiç anlaşılır ve normal karşılanmaz.
Sosyal konutlar yapacağını söyleyen hükümet “Toplu Konut Sermayesi” planı yapmıyor diye kimse beni ikna edemez. Çünkü geçmişte yaşananlar ortada.
Sosyal konutların yapılmasını doğru buluyorum, fakat bu işin samimiyetine inanmıyorum. Zamanlama oldukça manidar…
Bakın tekrar ediyorum inşaat işleri çok çok yavaşlamışken, seçim süreci konuşulmaya başlamışken atılan bu adım çok masum değil. Kazan kazan işi yapıyor AKP.
Bir de TOKİ’nin daha önceki projelerine başvuru yapan, evini teslim alamayan veya sıkıntılar çeken vatandaşların sayısı da az değil. Bu sorunlar da insanın kafasını karıştırıyor. Yine işin ucu sermayeye, ranta çıkıyor.
Sosyal konut diye baktığımız yapılar aslında sermayenin oyun alanı oluyor maalesef.
TOKİ özelinde Eskişehir’e bakarsak 500 binlik projeden bize düşen 6 bin 25 konut. Yüzdesel olarak baktığımızda rakam fena değil. Çünkü nüfus faktörü var. Deprem ve afetten etkilenen şehirlere daha fazla konut ayrılmış. Ve metropollere haliyle…
Bunlara lafım yok. Eskişehir için rakamlarda bir absürtlük yok denebilir. Sadece bazı kırsal ilçelerde ciddi anlamda yeni ve depreme dayanıklı konut ihtiyacı olduğu dillendiriliyor.
Her ne kadar bu projenin detaylarına isyan ve itiraz etsem de madem yapılıyor, Eskişehir AKP teşkilatına ufak bir çağrı yapayım. Artık belki çok geç ama kırsala biraz daha kontenjan ayırmanız gerekirdi. Benden söylemesi.
Herkese keyifli bir hafta sonu diliyorum. Sevgiyle kalın…